36: ileriye gidecek misin?

6.9K 997 751
                                    

merabalar uyarı yapıcam ama nası uapıcam bılmıyom. sokusmadılar. on sevısme gıbı dusunebılırsınız ama hanı soyunmadılar bıle. (e hıc yazmasaydın amk) ona gore rahatsız olacaklar bu bolumu okumasın opuyom🫶🏻💋💋

(♡)

-lee minho.

tek bir anımız bile normal geçmediği için yine saçma olaylar yaşamıştık. kamp ateşi üzerinden atlama oyunu oynayan beomgyu ve hyunjin ikilisi eşofmanlarının ucunu yakmıştı mesela.

jisung gitar çalmak için fazlasıyla heyecanlanıp gitarının tellerini bozmuştu. ardından suçu changbin'e atmıştı ve changbin de saatlerdir sigara içmemesinin getirdiği gerginlikle ona küfür etmişti. sonrasında da diğer hocalar tarafından azarlanıp maç sahasına gitmişti sinirli bir şekilde.

kafasını dinler diye onu rahatsız etmek istemeyip eve geçmiştik ama hepimizi tek tek arayıp ve üstüne dakikalarca küfür saydırıp bizi yanına çağırmıştı.

dokuz kişi alakasız bir biçimde sıralanmıştık sahanın ortasına. yanımızdaki fazladan kişi de bay min, yani okulumuzun müdürüydü. neden burada olduğunu kendisi dahil hiçbirimiz bilmiyorduk, bir anda çıkagelmişti işte. sonra da kendi kendine hakem olmaya karar vermişti.

şimdi de saatlerce top peşinde koşturmanın getirdiği yorgunlukla herkes bir tarafa dağılmıştı. bu gruptan aksi bir hareket beklemediğim için yine ortama kaos hakimken oturmuş duşa girme kavgası yapıyorduk. daha doğrusu onlar yapıyordu, ben de koltukta oturmuş tavanı izliyordum.

jisung'u soracak olursanız eğer, yemek masasının üzerine çıkmış bir şekilde bağırıyordu. evet, bu enerjiyi tam olarak nereden alıyordu bilmiyorum ama sürekli bir şeyleri yönetebileceğini düşündüğü için halkına seslenir gibi elini sallayıp duruyordu havada.

"eeee sikerim o zaman hep birlikte girelim amına koyayım ya!"

bıkkınlıkla söylediği cümleye oturduğum yerden güldüm, böylelikle herkes dikkatini bir anda bana verdi.

"siz hiç yorulmadınız sanırım hocam?" diye seslendi felix. jeongin de onaylayan birkaç mırıltı çıkarmıştı peşinden.

"kaleciydim, hatırlarsan eğer." dedim gülümsemeye devam ederek. "takımının on iki tane gol yemesini engelledim yani."

jisung da dikildiği yerden inip tekrardan bağırmaya başladı. "minho hocamızı tebrik edelim hemen!" hızlı bir şekilde alkışlarken konuşmaya devam etti. "umarım her konuda bu kadar hazır cevaptır!"

laf attığı konuyu anlıyordum, haklıydı da ama yine de bir şey söylemedim. hâlâ kendimi hazır hissetmiyordum çünkü. chan ve changbin, jisung ile olan ilişkimi öğrenmek için biraz daha bekleyebilirlerdi sonuçta.

bir saat sonra herkes sırasıyla duşunu alıp çıktığında ben de işimi halledip odama geçtim. hava bulunduğumuz yerden dolayı fazlasıyla sıcaktı, bu yüzden saçlarımı kurulamayıp öylece yatağa uzandım.

ama aklımı karıştıran bir şeyler vardı. kıskanç bir insan olduğum söylenemezdi mesela, yine de kafamın içinde parazitleşen düşüncelerle birlikte uzanıyordum burada.

seungmin'in jisung'a söylediği şey arkadaşçaydı, biliyorum. her şeyi ciddiye alıp öküzlük yapmamın sırası değildi ama kendimi de durduramıyordum. en ufak bir seste kalkıp odalarını basmak ve etrafı incelemek istiyordum. uyuduklarına emin olduktan sonra da kendi odama geçerdim işte. en azından rahatlamış olurdum.

paronayaklaştığım sırada duyduğum belli belirsiz seslerden sonra hızla doğruldum yatakta. nevresimin çıkardığı ses changbin'in rahatsız olup daha yüksek bir şekilde horlamasını sağlarken kapıyı yavaşça açtım ve merdivenleri inmeye başladım.

young & dumb ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin