Bölüm 5

22 6 10
                                    

|Kafamı duvarlarda geçirtiyorsun, benimle uğraşıyor; duygularımla dans ediyorsun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

|Kafamı duvarlarda geçirtiyorsun, benimle uğraşıyor; duygularımla dans ediyorsun.
"Sana cidden inanamıyorum!" diye sertçe söylenerek durduğum balkon korkuluğunun dışarı tarafında zorla ayakta durabilen bana doğru ilerledi ve ellerini koltuk altlarıma geçirip beni kolayca içeri çekti.

Bu sırada ise ben; yüzünün her bir yerini özel bir ilgiyle süzüyor, artı bir yara ya da bir sivilce var mı diye merakla irislerimi hızlı hızlı geziye çıkarıyordum. Ah! sağ kaşının hemen altında küçük bir sivilce çıkacakmış gibi duran bir kızarıklık vardı, ki sivrisinek ısırığı olabilme ihtimali de düşüncelerimin arasına yerleşmişti çoktan.

"Bana öyle bakmayı kes ve otur şu kitap yığının üzerine." dediğinde ise irislerim bu defa kalbimi ağzımda attıran o eşsiz gözlerine takıldı. Ah o güzel ela gözleri... "Duymadın mı beni, Yoongi?" sinirle elini gözümün önünde bir sağa bir sola sallamasıyla kirpiklerimi kırpıştırarak dediğini yapıp kitap yığının üzerine temkinli, oldukça ağırlıksız şekilde oturttum kendimi. Bu sırada önümde ki dev çocuk -Tamam belki çok dev denilmez benim için lakin benden bile geniş ve düzgün bir bedene sahip olması böyle dememi sorun ettirmiyordu düşüncelerimde.- kolları çapraz, tek ayağından ağırlığını diğerine verip, kuzguni perçemlerinin arasından sinirli olduğunu tek bakışta ama karışık olduğunu ise benim gibi defalarca bakan birisi anlayabilirdi.

Ama her türlü güzel olması ise başka bir meseleydi.

"Yine mi sessiz sinema oynamaya karar verdin çocuk?" diye yine cevabını alamayacağı bir soru daha yöneltti. Pekâlâ bir dilim olduğunu, lakin onun çevresinde bunu yutan birisi olarak her sorusunun cevapsız kalacağını bilmek beni gerdi.

Ya benden sıkılırsa?

Kenesi olmaya devam ederim.

Ya benden nefret etmeye başlarsa?

Onun benden nefret etmeyeceği birisine dönüşürüm.

Ya beni severse?...

...

Konuşamayacağımı anladığım o bir dakikalık süreçte, başımı bir kere bile yerinden oynatmadan gözlerinin içine bakmaya devam etmiş ve balkona çıkmaya çalışırken olan çiziklerle dolu kolumu ona doğru kaldırarak elimde ki 'Portakallı' meyve suyuna irislerinin çevrilmesine sebep oldum. Bu ise onun elalarını uzun süre kolumda durmasına neden olmuştu. Kolum ise bu uzun süre içinde havada tutmaktan dolayı titremeye ve ağrımaya başladığında ise yine de usanmadım ve öylece tutmaya; onun ise kendince düşünmesine izin verdim. 

O ise o belki iki belki üçe on saniye kalan bir dakikalar silsilesi içinde, elaları kadar karmaşık renkler oluşturup değiştikçe değişen karmakarışık irislerini devirip; çevik bir hareketle elimde artık eğri duran şişeyi alıp, "Her neyse işte Yoongi." dedi hep duyduğum ve duyduğumda ise beni sebebi meçhul bir mutluluk veren o dört kelimeyi zikretti, kulaklarım ise şenlik ateşi kurdu. "Bunun için okulu bekleyebileceğini biliyorsun," dediğinde ise gözlerim parladı neredeyse!

Kabul mu ediyordu beni yanına?

İznim var mı artık seninle uzun süreli oturmalara, kokunun rüzgarla ahenk dansıyla burnuma gelmesine?

"Belli ki sen, hayırdan anlamıyorsun?" diye sorarcasına bir alayla gözlerime baktı, gözlerimi kaçırdım.

Beklerim ben seni.

Elalarının sonbahardan ilkbahara geçmesini beklerim ben.

Sabrım sadece sana Wal-e.

Derin bir nefesi ciğerlerine misafir ettiği sırada; ben de elimde olmadan içime bir nefesi davet etmiş, en azından aynı havadan nefes alışımıza mutlu olmayı kendime hediye etmek istedim. "Hadi git artık, verdiğine göre," derken elinde ki meyve suyunu kaldırıp salladı biraz. "Kalman içinde bir sebebin kalmadı ki benim de seni burada tutmama." diye de sözünü bitirdiğinde, hiç gücenmeden hafif bir tebessümle kafamı sallamış ve ellerimden aldığım destekle birlikte oturduğum yerden ayaklanıp balkonun korkuluklarına taraf döndüm.

Tam ayağımı diğer tarafa atacağım sırada arkamdan gelen pes etmiş bir sabır çekiş mırıldanmalarıyla birlikte arkama; yanisi ona taraf döndüm sorgularcasına. O ise bakışlarımı görünce dayanamıyormuş gibi gözlerini devirdi ve bir elinin iki parmağını burun kemerlerine götürüp sıktı. Hâlâ aynı şeklinden bir gram dâhi kıpırdamadan bana taraf konuştu.

"Kapıdan çık Yoongi, kapıdan."

Ben senden daha çok severim o hâlde.

|Bölüm sonu|

BLACKFISHWhere stories live. Discover now