be my baby tonight

104 8 1
                                    

bir barın tuvaletinde yaşadıkları heyecan dolu dakikalardan sonra ikili mark'ın evine gelebilmişti. mark'ın motoru vardı ve yol boyunca donghyuck mark'ın ensesini öpüp durmuştu. günün sonunda eve donghyuck'u getireceğini düşünmeyen mark yanında bir tane kask oluşundan dolayı motora binmemeyi bile önerdi, çünkü kaskı takmasına donghyuck'u ikna edememişti, ama bir şekilde gelebildiler.

kapıdan içeri girdiklerinde donghyuck heyecan ve gerginlikle evi incelemeye çalıştı göründüğü kadarıyla. mark ışıkları açtı, tam da donghyuck'un isteyeceği gibi loş ışıklıydı salonu. çok fazla eşya vardı denemezdi, sakin ve sadeydi.

"lavabo şu tarafta, bir şeyler içmek ister misin?"

"aslında su iyi olabilir, hemen geliyorum elimi yıkayıp."

mark anlaşıldı diyip amerikan mutfağı olduğundan salonun mutfak kısmına geçti. dolaptan soğuk su çıkardı ve bardağa koyup salona geldi. salonda geniş bej rengi L şeklinde bir koltuk vardı ve iki tane de tekli. büyük koltuğun önündeki sehpaya suyu bıraktıktan sonra ellerini dizine koyup kafasını geriye yasladı mark. parmağıyla dizinde ritim tutarken kısa süreliğine gözlerini kapadı.

sağ tarafında bir hareketlilik hissedince donghyuck'un yanına geldiğini anlayıp gözlerini araladı mark.

"salonun çok güzelmiş." sudan bir yudum alıp bardağı geri sehpaya bırakan donghyuck yan oturup mark'a döndü. mark teşekkür ettikten sonra ikisi de birbirleriyle bakıştı. vücutları birbirlerine dönüktü, ikisinin de kolu koltuğun başlığına dayalıydı ve ikisi de kafalarını kollarıma yaslamışlardı.

donghyuck salak değildi, mark muhtemelen lavaboda yaşananların devamı için onu devam etmişti. ama böyle anlarda ne yapması gerektiğini bilmiyordu çünkü daha önce yaşadığı seks hayatı sevgililerinden oluşuyordu, daha hayatına yeni girmiş ve bir anda kendisini evinde bulduğu insanlardan değil.

mark, donghyuck'un daldığını fark edince kolundan tutup onu kendi üstüne çekti. donghyuck da mark'ın kucağına çıktı.

ikisi de birbirlerine o kadar yoğun bakıyorlardı ki gözünü ilk çeken kaybeder yarışı yaptıklarını düşünebilirdiniz.

donghyuck sırtında gezinen ellerle elini kendi kucağından karşısındaki çocuğun boynuna götürmüştü. mark'ın yüzünü tutup geriye yatırdığında üzerine eğilip onu öpmeye başladı. bu sefer yavaş ya da sakin değillerdi. ikisi de yoğun ama hızla öpüyordu birbirlerini. donghyuck mark'ın dudaklarını aralaması için kendini kucağında oturduğu çocuğun ön kısmına sürttü. ağzının açılmasını fırsat bilerek dilini ağzının içinde gezdirdi.

mark hissettiği sıcaklığa rağmen soğuk kalmış ellerini sırtında gezdirirken donghyuck'un üstündeki kıyafetin içinden geçirdi. soğukluğu hisseden oğlan refleksle kendini irkilerek öne çekince alt taraflarında tekrar bir sürtünme oldu. bu ikisinin de inlemelerine sebep oldu, bu sefer yüksek sesle.

donghyuck önce mark'ın üzerindeki gömleği çıkarmak için karşısındaki çocuğu yakalarından kendine çekti. öpüşmeleri bölünmeden bunu yapabildiklerinde donghyuck bu sefer de mark'ın tişörtünü çıkardı.

"kokun çok güzel." mark'ın kafasından çıkardığı tişörtü kendisine çekti. mark, onun bu hareketine derin sesiyle bir gülüş bırakmıştı. altta kalan çocuk biraz uzanıp donghyuck'u tekrar öptü ve bu sefer karşısındaki çocuğun kıyafetini çıkardı.

donghyuck yüzünün kızardığını biliyordu ama yine de şu an eşit olduklarını düşünüyordu. tabii karşısında mark'ın çok olmasa da kendisininkinden geniş ve kemikli olan omzu varken eşitler miydi, bilmiyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 10, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

bar sokakları ve dalgalı saçların, markhyuckWhere stories live. Discover now