BONUS

389 30 287
                                    

:-Bölüm, tüm olanlardan 4 yıl, Amerika ve Türkiye'nin sevgili olmasından 2 yıl sonra gerçekleşiyor-:

"Hadi ama kaç gündür birşey yemiyorsun, en azından su iç."
"Iyiyim ben. Aç olsam yerim Azer."

Türkiye oturmuş kitap okuyordu ve bir yandan Azerbaycan'ın sızlamalarını dinliyordu.

"Şu hafta boyunca sadece 2 defa odandan çıktım ve biri tuvalet içindi abi! Yemek yemen lazım."

Azerbaycan tepsinin üzerindeki beyti'yi Türkiye'nin gözüne soktu. "Hadiii sen seversin beyti'yi!"

Türkiye her ne kadar beyti'ye aç köpek yavrusu bakışı atsa da ağzını kapattı ve kafasını çevirdi.
"H-Hayır! Istemiyorum."

Azerbaycan sinirli sesler çıkardı ve odadan sitem içinde çıktı. Kapıyı çarpmayı da unutmadı tabi.

"..."

Türkiye kitabı kapattı ve Azerbaycan'ın az önce beyti tabağını koyduğu yere sarılıp koklamaya başladı.

"Euuuuuğ beyti kokuyyyyoooooo uyu açım...."

Birden ayağa kalktı ve kapıya yürüdü. "Yok arkadaş yakında açlıktan şizofreniye bağlayacağım."

Fakat aklıma gelen şey ile duraksadı ve banyoya gitti. Tişörtünü biraz yukarı kaldırdı ve karnındaki fazlalığı inceledi.

-Geçmiş-

1 hafta önce,

Türkiye ve Amerika kanepede sarılmış hem gökyüzünü izliyor hem de sohbet ediyorlardı.

Amerika ayağa kalktı ve kendine şarap almaya gitti.

Türkiye ise bulunduğu yerde gerindi ve dayı göbeği ortaya çıktı. Tam o sıra Amerika döndü. Türkiye'nin vücuduna göz gezdirdi. Sonra Şarap şişesini bir kenara koyup Türkiye'nin yanına gitti. Karnını dürttü.

"Bu ne?"
"Hm? Göbeğim?"
"...niye bu kadar... Büyük?"
"Bilmem?"

Amerika suratını astı ve kadehine biraz şarap koydu. ".... kötü gözüküyor Türkiye."

"Ö-Öyle mi?"
"Hm... Bayağı... Hatta şunu aklımın köşesine yazdım ki seninle plaja gitmeyi düşünmüyorum."
"..."

Türkiye'nin gözlerine hüzün sindi. Yanındaki yorganı aldı ve karnına örttü.

-Şimdi-

"Lanet olsun! Hala aynı."

Türkiye'nin üzüntüsü 5 katına çıktı. Karnının biraz bile azalmaması onu çok üzmüştü.

Onluk bir sıkıntı yoktu. Amerika öyle dediği için kendini değiştirmeye çalışıyordu.

Telefonun zil sesi ile irkildi. Telefonunu eline aldı ve arayan kişiyi görünce gözleri bu sefer mutluluk ile parladı.

"Alo?"
"Hmm naber Türkiye?"
"Iyi senden Ame?"
"Ben şuan Fransa'dayım gelmek ister misin? Takılırız biraz."
"Neden olmasın bende patlamak üzereydim sıkıntıdan."
"Ben seni alırım havalimanından haberleşiriz."
"Tamam görüşürüz."

Türkiye telefonu kapattı ve gülümsedi. Yine de Amerika'nın sesinde bir soğukluk vardı. Korkunç bir soğukluk.

-~-

"Merhaba! Nasılsın canım?"

Türkiye kollarını Amerika'nın kollarına sardı fakat Amerika ona karşılık vermedi.

"Eh işte."

Türkiye Amerika'dan ayrılınca, Amerika Türkiye'nin valizini aldı ve beraber arabaya yürümeye başladılar. Sonra da arabaya bindiler.

Doğruluk mu Cesaret mi? -CountryHumansWhere stories live. Discover now