23. Bölüm

22.1K 741 91
                                    

Çok oy, çok yorum = Motive Olan Yazar = Hemencecik Yeni Bölüm

Çok fenayım a dostlar. Size söz verdim diye bölümü yazdım ama sonlara doğru çok kötü oldum. İyi değilim, midem falan bulanıyor. Neyim var anlamadım. Neyyyyse.

Ailemize katılarak beni takip etmek isterseniz hesabım lanetlibalik

ig: lanetlibalik

Keyifli okumalar.

***

"Sen gerçek bir aptalsın Yaman." Dedim.

Sinirlendi. "Neden durup dururken bana hakaret ediyorsun?" Dedi.

"Durup dururken mi?" Diye sordum. "Sen şu son yaptıklarınla en ağır hakaretleri hak ediyorsun ama neyse. Daha fazla seninle muhatap olamayacağım. Ben uyuşturucu falan kullanmıyorum. Uzun süredir yetimhaneden bir arkadaşımdan haber alamıyordum. O benim ailem gibi. Ne yazık ki görüşmediğimiz zamanda uyuşturucuya bulaşmış. Satıcıya borcu vardı. Adam peşini bırakmıyordu. O yüzden gidip borcunu ödemek istedim. Sen de o sırada geldin. Yani ben uyuşturucu falan kullanmıyorum."

"Yani bir arkadaşın yüzünden kendini o durumlara düşürdün öyle mi Dolunay?"

"Ne bekliyorum ki?" Dedim. "Senin gibi bir adamın dostluktan, vefadan, insanlıktan anlamasını beklemek aptallık olur zaten. Ben de burada boş boş konuşuyorum. Sen sevgi denen şeyi anlamazsın ki Yaman."

"Beş kuruş paran yokken gidip arkadaşının borcunu ödemeye kalktın. Üstelik de ben gelmesem kim bilir o adamlar sana neler yapacaktı Dolunay? Şimdi ben mi aptallık etmiş oluyorum?"

Güldüm. "Uğraşma Yaman." Dedim. "Anlayamazsın. Her insanın bir kapasitesi var. Senin de insanlık kapasiten bu kadar işte. Sana dert anlatmaya çalışarak daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum. Sen nesin biliyor musun Yaman? Bir hayal kırıklığısın. Ama hata bende. Yaşadığım bütün acılara rağmen yine de hala saçma hayallere kapılıyorum. Sen de saçma bir hayalden başka bir şey değildin. Şimdi defol git buradan!"

Yüzünde acı bir gülüş vardı. Onu tanımasam üzüldüğünü düşünecektim. "Tamam gidiyorum." Dedi. Arkasını döndü. Kapıya gidecekken bir an sarsıldığını fark ettim. Umursamadan kapının koluna dokundu fakat gitmeyi başaramadı. Orada durdu ve alnını kapıya yasladı.

"İyi misin?" Dedim.

"İyiyim. Bir an gözüm karardı." Dedi.

Alnını kapıdan çekip gidemiyordu. Kahrolası merhamet duygum hemen harekete geçti. "Gel biraz otur kendine gelene kadar." Dedim.

"Gerek yok." Diyerek kapıyı açtı ve çıkıp gitti.

O gidince bir süre boş boş kapıya baktım. Ardından odama gidip üstümü değiştirdim. "Atlatacağım." Dedim kendi kendime. "Bu da geçecek. Hep geçmedi mi?"

Çok beklemek istemediğim için kaynayan suyla sallama çay yaptım. Depresif bir şekilde üfleye üfleye çayımı içerken içime garip bir his doldu. Çok saçmaydı ama Yaman gidebildi mi diye düşündüm. Öyle güçlü bir histi ki kalkıp kapıya gittim. Kendi kendime, "Sen tam bir aptalsın!" Diye söyleniyordum. Yine de kapıyı açıp apartman boşluğuna baktım. Yaman oradaydı. Yere oturmuş, bir dizini kendine çekmiş, başını dizine yaslayarak orada, öylece kalmıştı.

"Yaman iyi misin?" Dedim.

Başını kaldırıp duvara yasladı. "İyiyim. Sen içeri gir. Birazdan giderim." Dedi.

Derin bir nefes aldım. ''Geç içeri, biraz otur." Dedim. "İyi değilsin."

''İyiyim Dolunay. Sen gir evine." Dedi.

"Sen burada bekle." Diyerek ev sahibine gidip tansiyon aletini vermelerini rica ettim. Aleti alıp tekrar yanına döndüm. Yanına çöktüm, "Uzat kolunu da tansiyonunu ölçelim." Dedim. Üzerindeki gömleğin kolunu açtı. Tansiyonu 8'e 5'ti.

"Sen tam bir aptalsın Yaman." Dedim. "Ayakta durabilmen bile bir mucize ama içeri geçmemek için inat ediyorsun. Bir hastaneye git bari."

"Bugün bana yeterince hakaret etmedin mi Dolunay?" Dedi.

"Hayır Yaman." Dedim. "Bütün hayatım boyunca hiç durmadan sana hakaret etsem bile hak ettiğin kadarını etmiş olmayacağım. Hadi kalk. Eve girelim de sana tuzlu bir ayran yapayım bari."

"Tuzlu ayran mı?"

"Evet tuzlu ayran. Biz varoş insanlar tansiyonumuz düştüğünde tuzlu ayran yapıyoruz."

"Tamam." Diyerek ayağa kalktı.

İçeri girerken hareketleri o kadar yavaştı ki cidden iyi olmadığını anladım. "Geç otur şöyle." Dedim koltuğu göstererek. Zorlukla gidip oturdu. "Ben ayran yapıp geliyorum."

"Neyse ki dolapta yoğurt vardı. Ayranı yapıp içine bir miktar tuz attım. Ardından Yaman'ın yanına gittim. "Al iç bunu." Dedim.

Sözümü ikiletmedi. "Teşekkür ederim." Diyerek içti.

Üçlü koltuktaydı. "Uzan biraz." Dedim. İtiraz etmeden uzandı. Cidden çok kötü durumdaydı. Gözlerini kapatıp derin nefesler alarak yatmaya devam etti.

"Hastaneye mi gitsek?" Dedim.

"Biraz uzanayım kendime gelirim." Dedi.

"Tam bir pisliksin Yaman. Bana, istersen bu gece benimle ilgilenebilirsin, dedikten sonra sırf dediğin şey olsun diye fenalaştın değil mi?"

Güldü. "Evet o yüzden fenalaştım." Dedi.

"Anlamıştım zaten." Dedim. Mutfağa gidip kendime bir çay aldım. Karşısındaki koltuğa oturup çay içerek, gözleri kapalı yatan Yaman'ı izledim. Ne kadar da masum görünüyordu pislik. O yıkılmaz görünen Yaman şu an bir insanın ilgisine ve yardımına muhtaçtı. Ne yazık ki bu muhtaçlığının sebebi bendim. Benim yüzümden yaralanmış, kan kaybetmişti. Ne hali varsa görsün, ölsün diyemiyordum. Bunu söyleyemeyecek kadar merhametli bir insandım.

Yaman'ın nefesleri düzenli bir hal alınca uyuduğunu anladım. İçeriden bir battaniye getirip üzerine örttüm. Canım onu orada bırakmak istemiyordu ama merhametimi hak etmediğini de biliyordum. Onu bırakıp odama gittim. Uzun süre yatakta öylece uzandım. Yaman'ın evimde olduğunu bilerek uyumak çok zordu.

Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre sonunda gözüme vuran ışıkla uykumdan uyandım. Hala çok yorgun hissediyordum. Ruhumun dinlenmeye ihtiyacı vardı. Gözüm açık tavana bakarken yanımda biri olduğunu fark edip başımı sağa çevirdim. Yaman yatakta yatmış, bana doğru dönmüş uyuyordu. Utanmadan yanıma gelmiş uyumuştu. Bu yaptığı yüzsüzlüğün kaçıncı seviyesiydi bilmiyordum. Onu sarsarak uyandırıp, defol git dememek için kendimi zor tuttum.

Sinirle yataktan kalktım. Beni ancak koyu bir kahve kendime getirirdi. Suyu kaynaması için bırakıp mutfak masasının yanındaki sandalyeye oturdum. Aşk çok boktan bir şeydi. Bu saatten sonra aksini iddia edene kesinlikle inanmazdım.

Kapının çalındığını duyarak kendime gelerek kapıya doğru yürüdüm. Açtığımda karşımda yaşlı bir adam duruyordu. Sanki birine benziyordu ama kim olduğunu anlayamamıştım. Bana sert, karanlık bakışlarla bakıyordu. Bu bakışları hak edecek ne yaptığımı anlayamamıştım.

"Bir şey mi istediniz?" Dedim.

"Torunum burada mı?" Dedi.

***

Dolunay?

Yaman?

Seviliyorsunuz bebişlerim.





















<333

DİLEFGARWhere stories live. Discover now