9

522 92 15
                                    

Bölüm 9: kaçmak istiyorum

Jimin

"Bay Jeon beni ektiğinizi düşünmüştüm." Bir saattir bay Jeon'u bekliyordum ama gelmemesi beni ektiği düşüncesine itmişti beni. Sonunda kapıdan içeri girdiğinde ise derin bir nefes almıştım.

Ekilmek çok utanç vericiydi. "Üzgünüm öğretmen, unutmuşum son dakika hatırladım" evet unutulacak biri olmak üzücüydü.

"Açıkçası beni unutacak kadar değersiz biri olarak görmeniz çok kırdı beni." İçimde tutmadan söylemek istemiştim.

"Kafam çok dolu öğretmen. Kendine yorma her şeyi." Ben mi her şeyi kendime yoruyordum? Adam resmen seni unuttum diyor, sonra da abartma diyerek kızıyordu. Sabır diliyorum tanrım.

"Peki, ne zaman başlayacağız ve beyaz atım nerede?" Gözümle etrafı tararken bay Jeon ahırın içine girmiş ve atımı getirmişti. Onların hemen arkasından da simsiyah çok asil bir at geliyordu.

"Bunun adı Astra, benim atım. Bu beyaz beyin adını da sen seç. Nede olsa o senin artık." Ellerimi bembeyaz yeleli atın saçlarından geçirmiş ve tam kafasının ortasına bir öpücük koymuştum.

"Ona kesinlikle gladiolus demeliyim." Bay Jeon bana açıklama yapmam için bakıyordu. "Beyaz glayör çiçeği dostluğu temsil eder. O benim dostum artık." Bay Jeon bana gülümsemiş ve Astra'yı alıp gerçek sahaya giriş yapmıştı.

Bende bir kez daha gladiolus'u öpmüş ve iplerinden tutup bay Jeon'u takip etmiştik. "At binmek kolay bir şey değildir öğretmen." Astra'nın üstüne çok kolay bir şekilde çıkıp eğerine oturmuştu. Onu taklit ederek bende tek seferde çıkmayı başarmıştım. Yüzündeki o ifadeyi görmeniz gerekiyordu.

"Sanırım çok yetenekliyim bay Jeon. Ne dersiniz?" Kafasını belli belirsiz yukarı aşağı sallamış ve bu sefer geri yere inmişti. "İnmeye çalış"

İnemiyordum. Tanrım çok zordu. Ayağımı bastığım yerden destek alıp inmeyi düşünürken ayağım kaymış ve yere kapaklanmıştım.

Hayır bay Jeon ellerini belimden geçirip beni tutmamış ve biz Hint dizilerindeki gibi uzun uzun bakışıp mest olmamıştık. "Neden beni tutmadınız" bay Jeon dediğimi komik bulmuş olacak ki gülmüş ve baştan aşağı Jimin'i süzmüştü. "Afedersin öğretmen ama eşek kadar adamsın neyini tutayım?" Ağzımdan çıkan öküz kelimesine engel olamamıştım.

"Duymamış gibi yapacağım öğretmen" çok utanmıştım. Kıpkırmızı olduğuna yemin edebilirdim. "Ağzımdan kaçtı, başka birini düşünüyordum." Kafasını aşağı yukarı sallamış ve tekrar Astra'ya binmişti. "Benim yanımda başkasını düşünme, sadece kafanı işine ver."

••••••••••

"Bugün için teşekkür ederim bay Jeon." O atına binmiş giderken arkasından bağırmıştım. "Ödevlerinizi yapmayı unutmayın" elini tamam dercesine sallamış ve gözden kaybolmuştu.

gladiolus'a henüz tam binemediğim için, tamamen öğrenene kadar ahırda kalacaktı ama daha sonra kapımın önündeki yerini alacaktı.

O çok naif bir attı. Tertemiz ve bakımlıydı da. Nalları daha yeni değiştirilmişti belli. Astra ise; bilemiyorum, başkaları o siyah atı uğursuzluk olarak karşılayacak olsa bile bana göre çok asil bir attı. Sahibine benziyordu. Uzaktan gören biri Jeon Jungkook'un atı diyebilirdi.

Buraya ilk geldiğimde kesinlikle içimde çok güzel duygular vardı. Daha sonra köy  halkına biraz daha hakim olmuş ve burdan kaçmak istemiştim. Nakilimi bile istemiştim ki hâlâ sistemde bekliyordu.

Öğrencilerim beni çok seviyordu ve bende onları çok seviyordum. Ama şehirde doğmuş büyümüş biri olarak burası benim için fazla gelenekçiydi.

Ben gaydim ve öğrenilirse beni taşlayabilirler bile.  Bazen kaçmak istiyorum ama Canımın kıymetini çok bilen biri olarak ne yapmam gerektiğini tam bilmiyordum.

İlk öğrencilerimi arkamda bırakıp kaçmalı mı yoksa onları geçirip öyle mi gitmeliydim?



Şunu açıklamak istiyorum. Köyde her sene öğretmen değişiyor yani 1. Sınıf ve 2. Sınıftaki öğretmeniniz farklı ama iki dönemi de tek bir öğretmen yürütüyor. Jimin 2. Döneme kalmadan gitmek istiyor çünkü o gay ve öğrenilirse zarar göreceğini düşünüyor.

Belki de haklıdır?

SWYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin