5-Tears&hug

1.2K 122 132
                                    

Bu bölüme bir şarkı eklemek istedim:

cardigan-Taylor Swift

Pencereden yüzüne vuran gün ışığıyla sızlanarak kafasını diğer yana çevirdi Minho. Gözlerini açtı. Yorganı üzerinden attı ve ayağa kalktı. Gözlerini ovuşturdu, terliklerini giyip banyoya ilerledi. Koridorda karşılaştığı küçük kuzeninin saçlarını karıştırmayı da eksik etmedi. Banyoda işlerini halledip tekrar odasına döndü. Okul kıyafetlerini giyip saçlarına hemencecik şekil verdi ve çantasını alarak odadan çıktı.

Sabahın körü olmasına rağmen tüm ev halkı ayaktaydı. Masanın başındaki anneannesine günaydın diyerek yerine oturdu.

Dün keyfi kaçmıştı, İm Jae'nin ona olan son davranışı kırmıştı onu. Minho, onu korumaya çalışıyordu. Onun iyiliğini düşünmüştü. Belki de abartı bir hareket olmuştu. Evet, dün olduğundan daha bir sinirle hareket etmişti. Normalde gerçekten kazanmak istediği birşey yoksa kimseyle laf dalışına girmezdi. Ama arkadaş bildiği insanları İm Jae ile dalga geçerken görünce bir an tepesi atmıştı.

Yemeğini bitirip hemen yola düştü. Okula gitmek için sabırsızlanıyordu adeta. Uzun zaman sonra ilk defa böyle hissediyordu. Tekrardan yaşadığını hissediyordu. Belki de bugün giderken İm Jae'yi de almalıydı yetimhaneden. Yönünü değiştirdi ve yetimhaneye gitti.

Yetimhanenin önüne gelince telefonunu çıkardı İm Jae'yi aramak için, ama birbirlerine telefonlarını vermemişlerdi ki. Bir iç çekti ve bahçe kapısından içeri göz attı. Güvenlik görevlisi vardı. Ona sorabilirdi.

Bahçe kapısını itip içeri girdi. Güvenliğe doğru yürüdü. "İm Jae ile görüşebilir miyim?" dedi. Adam ona dik dik baktı ilk önce, ardından "Nesi oluyorsunuz genç adam?" diye sordu. Duraksadı bir an, "Arkadaşı, arkadaşı oluyorum." dedi. Adam ofis telefonuna benzer bir telefonu eline aldı ve "İm Jae'yi gönderin bahçeye." dedi.

Bir süre sonra İm Jae binadan çıkıp yanlarına ilerledi, "Minho, neden geldin? Zaten okula gidiyordum." dedi. "Birlikte yürüyelim istedim." diye yanıtladı onu Minho. Birlikte yürümeye başladılar.

Okul sokağına girdiklerinde bir sürü öğrenci doluydu etraf. Minho ellerini ceplerine yerleştirirken konuştu,"Changbin'ler bir daha bulaşmaya yeltenirlerse onlara benimle çıktığını söyle." Kızın gözleri açıldı duyduklarıyla, kalbi de çarpıyordu.

Minho, ona besbelli bir şekilde 'Sevgili olduğumuzu söyle' demişti. Ne yapmalıydı şimdi, ne demeliydi. Hiçbir şey diyemedi. "Jae?" dedi Minho ondan cevap alamayınca. Jae ona dönüp başıyla onayladı onu. Ardından tekrar önüne döndü.

Minho ellerini çantasının kollarına sardı. "Şey, bir şey soracağım çok özel olmazsa." diye izin istedi ilk önce. Jae onu onaylayınca konuştu, "Ne zaman Chan'ın evine taşınacaksın?" Kız, bir kez daha yetimhaneden gideceğini hatırlayınca sevindi. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı. "Sekiz gün, sekiz gün sonra oradan kurtuluyorum."

Aklına yarı zamanlı iş aradığı geldi. Belki Minho ona yardımcı olabilirdi. Durdu ve heyecanla döndü ona. Minho, Jae kendisine heyecanla döndüğünde onun bu heyecanına gülümsedi. Yetimhaneden çıkmak için sabırsızlanıyor olmalıydı. "Ben yarı zamanlı iş arıyorum da, bir tanıdığın falan var mı? Çalışana ihtiyacı olan falan." diye sordu Jae.

Düşündü bir süre. Teyzesi! Evet teyzesinin çalışana ihtiyacı vardı. "Teyzemin avukatlık bürosunda çalışana ihtiyacı var. Böyle postaları evrakları onlara dağıtan biriydi sanırım akşam konuşurum onunla istersen." Kız sevinçle onayladı onu. Arkalarından birileri Minho'ya seslenince arkalarına döndüler.

Voices |Lee Minho|Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz