24.BÖLÜM

48 16 0
                                    

Bir insan duygularından kaçmak ister miydi? Kimisi evet kimisi hayır...
Bu duygularından kaçan kişilerden birisi de bendim. Ondan kaçmaya çalıştıkça yine tüm yollarım ona çıkıyordu. Önceleri bu hissettiklerime bir isim koyamıyordum. Ya da koymak istemiyordum. Kaçmak en kolay yol gibi görünüyordu. Ama şimdi...
Asaf'tan ne kadar uzak durmaya çalışsam da, içimde bir yerlerde ona karşı bir şeyler hissetmeye başladığımı fark ediyordum. Bunun yanlış olduğunun farkındaydım ama bir türlü kalbime söz geçiremiyordum. Olmuyordu...
Özgür'e karşı hissettiklerim böyle değildi. Bu hissettiklerim çok farklıydı. Bambaşka duygulardı.
Bana her yaklaştığında garip bir şekilde heyecan yapıyor ve hislerimin daha çok derinleştiğinin farkına varıyordum.
Evet bu hissettiklerim çok yanlıştı. Sonunu bile bile yanlışa yürümem doğru değildi. Benim kalbimle değil aklımla hareket etmem gerekiyordu.

Asaf bana bir adım daha yaklaştığında aramızda sıfır mesafe kalmıştı. Elini yanağıma koyup parmağıyla dudağımın kenarını okşamaya başlayınca kafamı yana çevirip teması kestim.

"Ne yapıyorsun?"dedim. Konuşurken sesimin titremesine engel olamamıştım.
Sesim kısık ve titreyerek çıkmıştı.

"Asıl sen ne yapıyorsun? Beni kıskandırmak çok mu hoşuna gidiyor?"dedi aynı benim gibi kısık sesle konuşarak.

"Ne saçmalıyorsun? Niye seni kıskandırayım ki? Niye böyle bir şey yapayım?"dediğimde yüzünde ufak bir tebessüm oluştu.

"Bilmem, bende bunu sana soruyorum."

"Sorma, çünkü yok öyle bir şey. Sen kendi kafanda kurup duruyorsun. Öyle bir şeyin olması için senden hoşlanmam gerekmiyor muydu? Bırak hoşlanmayı senden etkilenmiyorum bile"dedim yalan söyleyerek. Bu söylediklerimin doğruluk payının olmaması beni geriyordu.

"Demek benden etkilenmiyorsun bile, o zaman neden yanına yaklaştığım zaman yanakların kızarıyor, ellerin titriyor?"dedi gözlerimin içine bakarak. Ardından titreyen ellerime baktı. O ana kadar ellerimin titrediğini fark etmemiştim. Git gide yanaklarımda ki sıcaklığı da hissediyordum. Elimi yanağıma götürdüğümde, Asaf küçük bir kahkaha attı. Gözüm yanağında ki gamzeye kaydığında, istemsizce elim yanağına gitti. Ne yaptığımı fark ettiğim an kendime engel olup elimi hızlıca indirdim.
Ne yapıyordum ben böyle ya? Duygularımı bastırmaya çalışacağım yerde, az kalsın onun yüzüne dokunuyordum.

"Ela göz, bir bilsen böyle ne kadar tatlı göründüğünü"dedi gülümseyerek. Gözleri dudaklarıma kayınca, derin bir nefes alıp onu göğsünden ittirerek kendimden bir kaç adım uzaklaştırdım.

"Offf rahat bırak beni, hiç seninle ve saçma sapan düşüncelerinle uğraşamayacağım." deyip ondan biraz uzaklaştım. Birkaç adım attığım gibi tekrar kolumdan tuttu.
Ona dönüp ne var der gibi kafamı salladım.

"O adam, seni bir daha aradı mı?"dedi. Sesi deminkine göre daha ciddi çıkmıştı. Asaf'la daha fazla diyalogda kalmamak için kafamı iki yana salladım.
Özgür üç gündü sürekli arıyordu. Ben telefona cevap vermedikçe, o ısrarla aramaya devam ediyordu.

"Aradığı zaman haberim olsun." Dediğinde, ona ters bir bakış atıp kolumu elinden çektim.

"İyi geceler"diyerek odaya girdim. Sabahtan hazırladığım valizden pijamalarımı çıkartarak lavaboya girip üzerimi değiştirdim. Rutin işlerimi de halledip yatağa oturarak ayağımdaki ateli çıkartıp kenara bıraktım. Baş ucumda ki gece lambaları söndürüp uzandım.
Artık bu son gecemdi burada, uzun bir süre geleceğimi de sanmıyordum. Semra hanım ve Yasemin dışında, buradaki herkese kanım ısınmıştı ama burda kalmak iyi gelmiyordu. Semra hanım davranışlarıyla teyzeme çok benziyordu. Ama teyzemin onun kadar iğneleyici bakışları yoktu.
Gece lambalarını kapatmama rağmen, odanın içi ay ışığından dolayı aydınlıktı. Kolumla gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Aklıma Asaf'la ilk karşılaştığımız an gelince kendi kendime gülmeye başladım. Nihayetinde adamın kafasında telefon kırmıştım. Nerde ve nasıl olduğunu bilmiyorum ama Asaf'la daha önceden karşılaşmış gibiydim. Daha önceden gördüğüm simaları asla unutmayan biriydim ama Asaf'ı nasıl hatırlamıyordum?

Acı GerçeğimWhere stories live. Discover now