131- Dünyaya Düşen Nefes

964 94 20
                                    

Kıyamete 15 Gün Kala

Saat sabahın beşiydi. Ayaklarımın yönü yine çalışma odası oldu, yine bilgisayarın başında oturdum. Kaç saattir izliyordum, bilmiyordum ama her defasında ilk bıraktığım yere kadar geliyor, videonun sonrasına devam etmiyordum. Onlara ne kadar sinirlensem de bir şekilde oturduğum yerden kalkamıyordum. Videonun sonrasını oynattım.

''O çocuğu delirtircesine büyüttü. Şahan'ı kurtarırken Sinan'ı harcamışız, bunu çok sonra fark edebildik."

Videoyu durdurtup gözlerimi yumdum. Şahan'ı kurtarmak mı? Şahan'ın hayatını asıl karartan sen oldun baba. Gözlerimi aralayıp tişörtümün yakasını çekiştirdim. Babama veda etmek için bu videoyu izleme kararı almıştım almasına ama içimde daha önce hissetmediğim bir duygu belirdi. İntikam duygusu ruhumu sararken tenim üşüdü. Hayatta olmayan aileme karşı içimde oluşan kinlenme kızgın bir ateşe döndü. Hızlanan nefeslerimi sakinleştirip ellerimi çenemin altında birleştirdim. Dizlerim titriyordu, vücudumun titremesini engelleyebilmek için kemiklerimi kastığımda bu defa bedenim üşüyordu. Gözlerimi yumup zihnimi boş tutmaya çalıştım.

Ne kadar süre geçmişti bilmesem de nefeslerim düzene girdi. Başımı kollarımın arasına alıp biraz da öyle zaman geçirdim. Babamın videodaki gözleri üzerime iğne gibi batıyor, ona bakmamı bekliyordu. Bu defa çalışma odasının kapısını kilitlemediğim için kapı arada açılıp kapanmıştı. Birbirine karışan kokular etrafımı sardığında başımı kaldırıp önce sağımda duran Aydız'a, ardından da solumda duran Bedir'e baktım. İkisinin de üzerinde pijamalar vardı. Bütün gece rüyalarında beni gördüklerine eminim çünkü sabah sabah soluğu yanımda almışlardı.

''Artık izlemek zorunda değilsin Şehnaz. İçinden gelmediği fazlasıyla belli oluyor.'' Kara incileri yüzüme mıhlanırken yutkundum.

''Bence de Şehnaz,'' dedi Aydız diğer tarafımdan. Biri yap, diğer yapma diyen melek olması gerekirken ikisi de aynı görüşteydi. ''Sana söylediğim şeyi yapmalısın. Ekrana tükür.'' Aydız'ın söylediği şey üzerine Bedir ona ters ters baktı. ''Niye öyle bakıyorsun Bedir? Bu kızın hayatındaki en kötü insanlar bence annesi ve babası. Ne yaşadılarsa hepsi onlar yüzünden oldu.''

''O haklı Bedir,'' dedim kısık sesimle. Ekrana döndüm. Videoyu durdurduğum için babamın ağzı açık kalmıştı. Bilgisayarın kapağını sertçe indirip ayağa kalktım. Odanın ortasına geçip ikisine birden baksam da boğulduğumu hissedip pencereleri açmaya başladım. ''Çok havasız. Çok sıcak.'' Aslında sinirden üşüyordum.

''Bugün kahvaltımızı dışarıda yapalım. Sakin, güzel bir yerde. Haydi, hazırlanalım.'' Bedir içime ne kadar serinlik yaymak istese de bunu başaramadı. Benim için mekanın değişmesi bir şeyi fark ettirmeyecekti.

''Bedir haklı. Değişiklik olur bize. Acıktım zaten, hemen hazırlanalım.'' Aydız kollarını yukarı doğru esnetip gerinirken Bedir bir kez daha ona ters ters baktı. Bedir ikimiz için kahvaltı düşünürken Aydız'ın kendini dahil etmesi komik olabilirdi ama şu durumda hiçbir şey beni eğlendirmedi.

''Bedir,'' diye mırıldandığımda bakışlarını Aydız'dan ayırıp benim üzerime düşürdü. İki avucumu karnıma bastırdım. ''Berat ile konuşsan. Doğumumu erkene çeksek. Nasıl olsa ameliyatla bebeği doğuracağım. Bugün beni ameliyata alsa olmaz mı? Ya da en kötü yarın?''

Aydız'ın yüzü değişirken Bedir'in kaşları çatıldı. ''Şehnaz doğuma iki hafta var. Erkenden nasıl doğuma alabilir Berat seni?'' Aydız'ın yanından uzaklaşıp bana yaklaştı. Yüzümü ellerinin arasına aldığında kısılmış gözleri daha da kısıldı. ''Ne geçiyor aklından?''

Yüzümü ellerinin arasından çekip ondan uzaklaştım. ''Bana bir şey olmadan bebeği doğurmak istiyorum. Bedenim sağlam olsa da aklım felaket durumda Bedir. Artık bebeğimi içimde saklayamıyorum.'' Parmaklarımı başıma bastırıp saçlarımı geriye doğru taradım. ''İki hafta çok uzun bir süre. Arkadaşım Bebeği nasıl tutacağım içimde? Keşke beni doğuma kadar uyutmanın bir yolunu bulabilsen...''

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now