Final~ Zamanın Sonsuzluğunda

1.1K 101 12
                                    

Başlayan kocaman bir hikaye vardı. Birbirine düğümlenmiş hayatlar, döngüsü süren yaslar... Hikayenin kaçanları da oldu, yerinde bekleyenleri de... Terk etmeler, terk edilişler... Yaşamak için direnenler... Ölmek için fırsat kollayanlar...

Ölmek isteyen çok kişi oldu. Yaşamayı bir tek Şehnaz seçti.

*

Şehnaz kapının önünde durmuş, aralıktan ablasına bakıyordu. Şahan, gözleri aynada üzerindeki beyaz elbiseyi izliyordu. Boynundaki büküklük Şehnaz'ın içinde ince bir sızı oluşturdu. Şahan aynada elbisesini değil, yaşamadığı hayatı, yaşayamayacağı dünyayı izliyordu. Şehnaz kapıyı daha da aralayıp odaya adım attı. ''Abla,'' diye mırıldandı hafifçe. Şahan onu duysa da gözlerini kendinden almadı. Şehnaz ağır adımlarla ona yaklaşıp yanında durdu. Şahan'ın gözleri aynadan ona kaydı. Şehnaz'ı baştan aşağı süzerken dudağı cansızca yukarı kıvrıldı. Kız kardeşinin üzerinde gördüğü çiçekli bluzu, yeşil eteği ve beyaz babetleri bu gecenin en büyük kabusuna şahitlik edecekti. Bundan bir tek kardeşinin haberi yoktu. Kardeşinin hiçbir şeyden haberi yoktu ki... Aslında kardeş değil de amca çocukları olduklarından bile... Şahan kendine acımayı bırakıp kardeşine üzüldü. Bu gece anne babasını kaybedecek olan kişi oydu. Kendisi ise çoktan kaybetmişti. Ama bir şekilde onu büyütenler göç ettikten sonra kendi annesine kardeşi ile sığınabilecekti. Bu gece yaşanacak olan şey gerçekleşmediği müddetçe annesini göremezdi.

Şahan ona döndü. Şehnaz bu akşam bir tuhaflık sezse de sakinliğini sürdürüyor, sessizliğini koruyordu. İkisi de odadaki üçüncü kişiyi duymuyor, hissetmiyordu. Üçüncü kişi Minikşe... Sırtını duvara yaslamış, iki kardeş arasında yaşanan anları tekrar yaşıyordu. Belki de yine uykuya dalmıştı. Belki de artık hayatta değil, hayallerdeydi.

''Ölene kadar yanında olacağım,'' diye fısıldadı Şahan. Birazdan ölüm yemeğine oturacaklardı, bunu şu an bu odadaki Şahan ve Minikşe biliyordu. Şehnaz ne olduğunu anlamayarak Şahan'a bakmayı sürdürdü. ''Senin hiç kurtarıcı meleğin olmadım. Çünkü hep evin içindeydik.'' Güldü. İçinde bir sürü cesedin haykırışları olan bir gülüş. Kalbinin kırıklığı buram buram yayılıyordu. ''Bazı kararlar alınır ve bizim bu kararları uygulamak dışında yapabileceğimiz bir şey olmaz. Gücümüz yok, karşı çıkacak direnişimiz yok. Bu hayatın karanlığına alıştık.'' Şahan konuşurken Şehnaz bir şey anlamamaya devam ediyordu. Şahan'ı şu an en iyi anlayan bir köşede onu dinleyen Minikşe idi. Geçmişte o da ablasının söylediklerini anlamamıştı. Yıllar sonra anlayabildi. Bir kış sabahı...

''Keşke karşı çıkabilsem. Engelleyebilsem. Sonrasında ne olacak, ben de bilmiyorum.'' Dönüp aynaya baktı. ''Yine böyle yan yana olabilecek miyiz?'' diye fısıldadı. Bunu sorduğu kişi kendiydi. Ansızın Şehnaz'a döndü. Şehnaz korkarak bir adım geriledi. ''Şehnaz ne duyarsan duy karşı çık tamam mı?'' dedi kollarını tutarak. ''Ağla, zırla, bağır çağır! Bir şeyler yap! Yoksa bu gece gerçekten de yaşanacak.''

''Hiçbir şey anlamıyorum. Ne yaşanacak? Annem, babam ve senin aranda ne geçti? Ayrıca sen neden beyaz giydin? Sevmezsin.'' Şehnaz sorgularcasına konuşurken ablasından mantıklı bir cevap gelmeyeceğini biliyordu.

''Ben anlıyorum,'' diye fısıldadı Minikşe. ''Ama birer damla gözyaşı ile uğurlamak dışında hiçbir şey yapmadım,'' dese de kimse onu duymadı.

''Hiçbir şey,'' diye söylendi Şahan başını iki yana sallarken. ''Saçmalıyorum sadece. Biliyorsun, bu evde her zaman tek saçmalayan bendim.'' Gülümsedi.

Şehnaz, ablasının koluna dokundu. ''Neyin var abla? Bugün gerçekten iyi görünmüyorsun.''

Şahan boynunu sıvazladı. ''Boğuluyor gibiyim. Sanki bir okyanusun ortasına çöp gibi fırlatıldım. Suyun yüzeyindeyim ama hep dibine batacakmışım korkusu kemiklerimi sarıyor.''

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now