Koçovalılar Online

345 16 68
                                    

Hellooo

Moralim bozukken dedim yazayım, iyi gelir. Arkaya da hop hop müzikler açtım, oh. Hop hop müzik? Neyse, çok uzatmadan (asla uzatmadım) bölüme geçelim. Geçmeden önce, 1 Nisan'ın üzerinden bilmem kaç gün geçmesine rağmen ÇHS'de 1 Nisan'a özel bölüm paylaşacağım. Nedenini sormayın canım istedi. Beklemede kalın aşklarım sizi seviyoruuumm <33

Oylyp yrm yzmy untmyn. (Çeviri: Oylayıp yorum yazmayı unutmayın 😡)

Vartolu Bey'in ağızından:

"Günaydın." dedim soğuk bir tavırla Yamaç'ı süzerken. O, gözlerini karıştırıp, "Saat kaç daha? Of..." diye sızlanmaya devam ederken ben de bir yandan ayılmaya çalışıyordum. Neredeyse tüm gece 'beyefendi'nin dediklerini düşünmekten doğru düzgün uyuyamamıştım. Yüzüme soğuk bir su çarpmanın iyi olacağını düşünüp banyoya doğru ilerledim. Banyoya vardığımda musluğu açıp ellerimi altına koydum ve suyun parmaklarımın arasından kayıp gidişini izledim bir süre. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama iyi gelmişti. Ardından başımı kaldırıp aynaya baktım. Bütün bunlar bitince ne olacaktı? Ben her zaman bir yolunu bulurdum, değil mi? Su gidiyo' su!

Gözlerimi kırpıştırıp omuz silktim ve suyu bir kere yüzüme çarpıp musluğu kapattım. Havluyla yüzümü silerken birden karşımda Yamaç'ın belirmesi, ilk önce titrememe neden olsa da sonradan imajımı koruyup, "N'oldu canım? Rahat uyuyamadın mı?" diye sordum. Bana tiksindiğini belli eden bakışlar fırlatırken birkaç adım gerileyip, "Sorma," dedi. "Bok gibiydi yatak." Yüzüme muzip bir gülüş bırakırken, "Bir dahakine benimkinde yatarsın canım." dedim. Alaycı olmaya özen gösterdiğim gayet açıktı.

Bana tip tip baktıktan sonra, "Ne tür bi' cinssin lan sen?" diye sordu. Bir yandan da erken uyandığı için sabaha lanet okumaya devam ediyordu. "Yamaç'cığım, relax canım, relax." diyerek dolaylı yoldan 'Sakin ol biraz amına koyduğum' demeye çalışmıştım fakat anlamamış olacak ki bana hâlâ tip tip bakmaya devam ediyordu. "Hadi canım çıkarsan, duş alacağım." deyip cevap vermesine fırsat vermeden kapıyı üzerine kapatıp kilitledim. Kapının ardından "Pezevenk..." dediğini duymamazlıktan gelerek, "Acıkırsan Medet'e söylersin!" diye bağırıp sıcak suyu açtım.

Yarım saat sonra | Yamaç'ın ağızından:

"Medet." dedim karşımda esneyen adama bakarken. Adını söylediğimi duyunca bakışlarını bana çevirip ne var? der gibi gözünü kırptı. Bu adamdan tırsmadığımı söylesem yalan olurdu. Beni her gördüğü yerde öldürecek gibi bakıyor, üstelik bakışları bir an olsun değişmiyordu. Neden benden nefret ettiğini anlamış değildim. "Abin ne zaman çıkacak duştan? Kök salacağım yakında..." diye mırıldandım. Medet kolunda duran saate bakıp bakışlarını tekrar bana çevirdi ve "Canı ne zaman isterse, o zaman." dedi. Çok yararlı bir bilgi vermiş gibi başımı sallarken, "Anladım..." dedim. "Çok yardımcı oldun, sağ ol."

Bana eyvallah der gibi başını sallaması da oldukça ironikti. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken kapının zili doldurdu kulaklarımı.

-

"Ner'de kaldı lan bu lavuk?" Cumali abimin sözleri üzerine hepimiz aynı anda Medet'e bakmıştık. Vartolu neredeyse iki saattir duştaydı ve hepimiz öldüğünü düşünmeye başlamıştık. En azından ben öyle düşünüyordum. Üstelik saat neredeyse 9'a geliyordu ve bizim bir an önce Kasım'ı bulmamız şarttı. Ne kadar çabuk bulursak o kadar çabuk kavuşurduk Salih'e. Ve Cumali abim de daha fazla delirip başımızın etini yemezdi. Galiba Salih'i bulduğumuza en çok o sevinecekti.

"Lavuk falan ayıp oluyor yalnız Cumali Bey Abi," dedi Vartolu kapıdan girerken. Altında sadece havlu olduğunu gördüğüm an gözlerimi yummuştum. İçimden sövmeyi de ihmal etmiyordum tabii. "Lan, git üzerine bir şeyler giy bu ne hâl?" dedi Kahraman abim azarlar gibi. Vartolu sinirle, "Bana ne arkadaş, erken gelmeseydiniz sizde." diye sitem etti. "Saat dokuza geliyor lan, git üzerine bir şeyler giy gel deli etme beni!" dedi Kahraman abim. Gözlerimi açtığımda Vartolu'nun dil çıkartarak arkasını döndüğünü gördüm. Nedense Vartolu konuşurken o alaycı, hiçbir şeyi umursamayan tavırı gitmiş; yerine sevgiye ihtiyacı olan, çok acı çekmiş ama hâlâ eğlenmeyi başarmış küçük bir çocuk gelmişti. En azından ben öyle hissetmiştim. Gülerek Cumali abime döndüğümde Selim abimin kulağına bir şeyler fısıldadığını gördüm. Pek umursamasamda abimin gözlerinde bir şüphe olduğu aşikârdı.

Cumali'nin ağızından:

"Eee?" diye yanıtladı Selim laflarımı. "Oğlum birtek bana mı garip geliyor bu herifin bir anda ortaya çıkması?" dedim sinirle. Selim beni umursamadan, "Evet abi," dedi. "Bence paranoyak olabilirsin biliyor musun?" Ona gözlerimi devirmekle yetindim. Çözecektim. Neler döndüğünü çözecektim. Gözlerimi yumdum ve düşüncelerimden uzaklaşmaya, dün izlediğim meditasyon videosunu hatırlamaya çalıştım ama pek başarılı olamamıştım. Ne kadar böyle durduğumu bilmiyordum lâkin uzun bir süre olmuş olacak ki, "Geldim." dedi Vartolu üzerinde kırmızı takımıyla bize doğru yaklaşırken. Ne ara giyindiğini anlamadan yanımıza oturmasını izlerken Kahraman konuştu. "Şimdi ne yapıyoruz?"

"Ben Kasım'ı bulamadım. Ama bir arkadaşına ulaştım. En son iki gün önce görüşmüşler Kasım'la, telefondan. Numarasına ulaştım ama kullanılmıyor tabii ki. Adamımızın adı Şehmuz. Bize Kasım'ın yerini öyle bedavaya söyleyecek bir adam değil bu yüzden her şeye hazırlıklı olmamız lazım. Dün gece araştırdım, bir şirketi var, sabah 8'de açıyor akşam 9'da kapatıyor. Temiz biri gibi ama bir hafta önce çıkmış hapisten."

Biz Vartolu'nun dediklerini şaşkınlıkla dinlerken, "Bütün bunları dün gece mi öğrendin lan sen?" dedim. Başını onaylar gibi salladı bilmiş bir tavırla. "Ben bizim çocuklara söylesem, bulamazlar mı Kasım'ı?" diye sordu Kahraman. Ben onu onaylayacakken Vartolu, "Bulamazlar." dedi. "O da hapisten çıkmış dün. Ve ne kısmetse çıkar çıkmaz almışlar adamı. Sonra ne gören var ne duyan."

"Tamam." dedi Selim birden. "Şimdi; Vartolu, sen ben Medet gidelim görelim bakalım ne ayakmış şu Şehmuz mudur nedir. Abi sizde gidin Salih'in evine bakın belki kayda değer bir şey buluruz. Önemli bir şey bulursanız veya duyarsanız ararsınız. Yamaç sende Çukur'a git babamla konuş, sonsuza kadar burada kalacak değilsin. Sakın seni ezmesine izin verme, evde kalmayacaksın derse üsteleme boş ver ben hallederim. Eee, herkes tamamsa?"

Hepimiz şaşkınlıkla Selim'e bakarken bir an babamın neden Selim'e güvenmediğini sorguladım. Gayet mantıklı düşünüyordu ve bence lider olmaya layıktı. Vartolu başını olumlu yönde sallarken herkesin içine sinmiş gibiydi bu plan. Bende, "Öyle olsun bakalım çocuk." dedim ve ayaklandım.

Deniz Kenarı | Yazarın anlatımıyla:

Genç adam kahvesinden bir yudum daha aldı. Boğazından geçen acı tatla yüzünü buruşturup şeytanı andıran bir gülüş bıraktı dudaklarına. "İşe yarayacağından emin misin?" Nazım'ın sözlerine karşın gülüşünü bir kenara bırakıp bakışlarını mavi denizden çekmeden, "Çoktan tuzağıma düştü." dedi Baykal. Oğlan ona alay eder gibi bir bakış attıktan sonra, "Vartolu öyle kolay ağına düşmez." dedi. "Dikkat et de sen onun tuzağına düşme."

Baykal oğlana tip tip baktıktan sonra ona doğru dönüp, "Sen ner'den tanıyorsun bu Vartolu'yu Nazım'cığım?" diye sordu. "Biraz araştırdım." diye yanıtladı Nazım. "Tehlikeli biri gibi. Yani beyefendi demem o ki, kardeşlerinin arasına sızmış bu adam. Bize neler yapmaz." Baykal bir anda çok yanlış bir kelime söylemiş gibi bakmıştı oğlana. Ardından kahvesini masalardan birine bırakıp, "Düzelteyim Nazım'cığım, sana neler yapmaz bu adam. Biliyo'sun ben yokken sen bir hiçsin Nazım. Ama ben sen yokken de yapabilirim. Çünkü benim adamlarım var Nazım. Çünkü benim için çalışan insanlar var ama bak, senin yanında kim var? Ben varım. Ben olmasam ne hâlde olurdun hiç düşündün mü?"

Genç oğlan başını onaylar gibi sallayıp, "Haklısın baba." dedi. Baykal, "Baba yok, baba yok. Bana baba demeyeceksin Nazım. Bana baba demeyeceksin. Ne zaman benim için faydalı bir şey yaparsan, o zaman diyebilirsin." dediğinde Nazım yine usulca salladı başını. Çok istiyordu. Babası bir kere onu dinlesin, oğlum desin istiyordu. Bir kere babası olsun istiyordu. Bir kere sevilmek istiyordu. Lâkin Baykal kimdi, sevmek kimdi. O yalnızca kendisine ve parasına önem veriyordu. Ha bir de işine yarayanlara. Tabii o da işine yaradıkları sürece.

Selamın aleyküm mumin kardeslerim.

Neyse selam.

Bölüm kısa oldu üzgünüm :( Bence güzel oldu. UMARIM GÜZEL OLMUŞTUR😡 Neyse, sonraki bölümde Cumali biraz anlayacak Vartolu'nun aslında Salih olduğunu. Ama daha öğrenmiyorlar tabii. Aklımda çok güzel şeyler var. Biraz sabır 💞 Bir de bölümleri daha sık atmak istiyorum ya, ne diyorsunuz? Neyse sizi seviyorumm <33

Oylyp yrm yzmy untmyn.

Sırrımız Mahşere KaldıWhere stories live. Discover now