16" Git

111 9 0
                                    

Stresle salonda volta atmayı sürdürüyordum. Endişe ve korkuyla elimden hiçbir şey gelmeden evde oturmuş kötü bir haber almamayı umarak bekliyordum.

Gilbert otele gideli birkaç saat oluyordu ancak hala ses seda yoktu. Harry'nin bir hamle yapıp yapmayacağını bilmiyordum. Konuşmamızın bir işe yaramış olmasını dinliyordum.

Gilbert'ın kontrolden çıkması felaket demekti. Onun sınırlarını zorlamamasını umarak dualar ettim.

Zaman geçtikçe ben aklımı kaçıracak gibi oluyordum. Otelde bir kargaşanın çıkma ihtimalini ya da Gilbert'ın Harry'e öfkelenip bir şey yapmış olabileceğini düşünerek kurduğum senaryolar ödümü koparıyordu.

Daha fazla dayanamayıp karşılaşacağım sert tepkiyi umursamadan Harry'i aradım.

Açana dek koltukların etrafında kaç tur attığımı sayamadım. Sesini duyar duymaz olduğum yere çivilenip kaldım.

'Alo?'

'Efendim?' dedi buz gibi bir sesle.

'Neredesin?'

'Evdeyim.'

Tereddütle dudaklarımı ısırdım. 'Otele gitmedin mi?'

'Hayır.'

'Sen.. beni dinledin yani.'

'Öyle bir şey söyledikten sonra ne yapmamı bekliyordun ki? Göz göre göre seni onun önüne mi atsaydım?'

Hafifçe gülümsedim. Nihayet derin bir nefesle gözlerimi kapayıp şükrettim. Güvende olduğunu duymak biran için bütün endişelerime iyi gelmişti.

'Vazgeçecek misin?' dedim.

'Hayır. Sana zarar vermeden bu işi halletmenin bir yolunu bulacağım.'

'Seni nasıl ikna edeceğimi bilmiyorum. Sonuna doğru koşarak gittiğini göremeyecek kadar aptal mısın?'

'Bunu sen mi söylüyorsun Andre? O piçe giderek sonuna yaklaşan asıl sensin.'

'Bu doğru değil.'

'Görmek istemesende duymak istemesende sana doğru olduğunu kanıtlayacağım.'

Dişlerimi sıkarak elimi kalbime dayadım. Basit sözlerinin kalbimi bu kadar fazla incitmemesi gerekirdi. Fiziksel olarak mümkün müydü ki bu?

'Benim yanıma gel. O piçi değil beni seç. Seni dünyanın en mutlu insanı yapabilirim. Ondan daha fazla sevebilirim. Ondan daha iyi davranabilirim.'

'Harry ne dediğinin farkında mısın?'

'Evet. Eğer benimle olursan ona gözüm kapalı hamle yapabilirim. Kısa sürede meseleyi uzatmadan istediğime ulaşır ve buradan giderim. Seninle birlikte.'

Sakince mırıldandım. 'Gilbert'a olan öfken yüzünden böyle konuşuyorsun. Aksi halde bunun mantıklı olmadığını bilmelisin. Biz seninle..'

'Ne dersen de. Sen olmadan bu şehri terk etmeyeceğim. Ama ben o piç değilim korkma, bunu zorla yapmayacağım. Sadece sana kendimi ispatlayacak ve elimi tutmanı bekleyeceğim.'

Cevap veremeden afallamış halde hızla çarpan kalbimin gürültüsünü bastırmaya çalıştım. Bu garip his beni derinden etkiliyordu.

Gilbert'ın güzel sözlerini hatırlamaya çalıştım. O böyle konuşurken nasıl hissettiğimi hayal ettim. Aralarındaki duygu farklılığını kelimelerle ifade edemediğimde durup onların ellerine birer fırça, rengarenk boyalar ve büyük bir tuval vermeyi denedim.

Gilbert yalnızca beyaz ve siyahı aldı paletine. Bembeyaz tuvali yalnızca griye boyadı. Renksiz, cansız, soğuk ve korkutucu bir gökyüzü çizdi. Her an yağmur yağacak gibi ürkütücü gökyüzünde ne tek bir kuş ne de ışık vardı. Bulutlar simsiyahtı. Tıpkı gözleri gibi puslu ve karanlıktı.

D.A. +18 (GAY) TamamlandıWhere stories live. Discover now