Final" Veda

146 9 15
                                    

'Harry, sevgilim.'

Gülümseyerek bana döndü. Masmavi gözlerinde hüzünden eser yoktu. Her zamanki o içten, sıcak, huzur dolu tebessümü tüm yüzüne mutluluk saçıyor ruhuma kadar erişen ılık bir esintiyşe beni sarıp sarmalıyordu.

'Vakit geldi.' dedi. Elini uzattı tutmam için. Ayaklarımdan olduğum yere çivilenmiş gibiydim fakat yinede bir umutla ona doğru uzandım. Beni tutup kendine çekmesi için yalvaracak kadar çaresiz ve özlem doluydum.

Hiç tereddüt etmeden elimden tuttu. Tek dokunuşu ile zincirlendiğim yerden kurtulup ona yaklaştım.

'İstemiyorum.' diye mırıldandım. Sessizce, çaresiz ve acı içinde yalvarararak ellerinden sıkı sıkıya kavradım. 'Beni bırakma ne olur? Gitmek istemiyorum.'

'Seni asla bırakmam Andre. Korkma, yine rüyalarında buluşacağız.'

Korkuyla, 'Hayır!' dedim. 'Olmaz. Bir kez daha kaybedemem seni hayır.'

Gülüşü hiç bozulmadı. Geri doğru adımlarken bir melek gibi havada süzüldü.

'Andre, benimle gel sevgilim.'

Elini uzattı. Yerden metrelerce yüksekte kanatları olmamasına rağmen uçuyordu. Görüyordum işte uçuyordu. Nasıl kanıtlayabilirdim bunu?

Hiç düşünmeden koşarak elini tuttum. Nazikçe kavradığı tek elimle beni ilahi bir güçle havaya kaldırdı. Ayaklarımı yerden kesmişti. Resmen gökyüzüne doğru süzülüyordum.

'Korkulacak hiçbir şey yok birtanem.'

'Hayır hayır.. lütfen Harry. Yalvarırım izim verme. Gitmeme izin verme.'

Gülen dudakları ile yaşlı gözlerimden öptü. 'Seni terk etmiyorum sevgilim. Sadece buna bir son vermemiz gerekiyor.'

'Hayır, istemiyorum! Orası cehennem gibi. Sen yoksun ve ben.. ben her gece sadece o kabusu görüyorum. Aklımı kaçırıyorum Harry. Her gece.. her gece o tetiği çekiyorum. Her gece ölüyorsun.. her gece.'

'Senin suçun değildi.' Sabırla alnıma yaslanarak bana sıkıca sarıldı. Kalp atışlarını duyabiliyordum. Bu onun varlığının kanıtı değilse neydi?

'Bilseydin yapmazdın. Biliyorum Andre, eğer o tetiği çekerken karşında benim olduğumu görseydin yapmazdın. Sadece bir yanılsamaydı. Sorun değil.'

'Sorun değil mi?'

'Hemde hiç değil.' Elini saçlarıma geçirip yavaşça okşadı. Ayaklarımız artık yere basıyordu. Ancak etrafımızda olup bitenleri göremiyordum. Nerede, ne haldeydik umurumda değildi. Tek derdim ona biraz daha tutunup yalvarmaktı.

'Mutlu olmanı istiyorum Andre. Gerçek bir mutluluk..'

'Ben zaten mutluyum!'

'Lütfen yalnızca beni dinle.' diye fısıldadı.

Dilime vurduğu mühür yüzünden tek kelime edemedim. İtiraz edip bağırıp çağırmak ve hüngür hüngür ağlayarak ayaklarına kapanmak istiyordum. Ancak izin vermedi. Gözlerine çaresizce bakmak dışında nefes bile alamadım. Kalbim atmayı unutmuştu çoktandır. Vücudum onun ellerinde yavaşça yok oluyordu biliyordum. Bu dünyadan atılmam an meselesiydi. Fazla vaktimiz yoktu. Beni zorla Harry'den ayıracaklardı, bir kez daha.

'Ölümüm senin suçun değildi. Hiçbir zaman da olmadı. O tetiği çekerken karşında gördüğün kişi başkasıydı Andre. Beni değil, o canavarı öldürmek istedin sen.'

'Ama tetiği ben çektim. Ben öldürdüm seni, ben!'

'Evet.' Gülümseyerek yanağımdan öptü. 'Senin tarafından öldürülmek, senin yanında, senin kollarında ölmek ölümün en güzel yanıydı. Ben korkmadım, sende korkma.'

Naabot mo na ang dulo ng mga na-publish na parte.

⏰ Huling update: Jan 20 ⏰

Idagdag ang kuwentong ito sa iyong Library para ma-notify tungkol sa mga bagong parte!

D.A. +18 (GAY) TamamlandıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon