26

57 7 2
                                    


  -İyi Okumalar-

  •  •  •  • •  •

 

  Uykunun en tatlı tonlarına yaklaştığı zamanlarda dış kapının alacaklı gibi çalınması Jungkook'u yattığı yerden sıçrattı. Uyku sersemliği ile ayağa kalkıp deli gibi çalınan kapıya gitti.

  Kapı adeta yumruklanarak çalınıyordu, Jungkook kulaklarının uğuldadığını hissetti.
Daha fazla bu gürültüye maruz kalmak istemediği için hızlıca kapıyı açtı.

  Kapıyı açmasıyla, birisinin onu ittirip yere düşmesini sağlaması eş zamanlı gerçekleşti. Uyku sersemi olduğu için ne olduğunu algılayamamıştı bile, bu yüzden de dengesini bulmak zordu.

  Yerden doğrulmaya çalışırken içeriye giren adamın yüzünü gördü. Kendini kaldırmaktan vaz geçti, kalkma çabalarını sonlandırdı.

  "Kalk yerden!" Adamın sesi yüksek, tavrı sertti.

  Jungkook yerde kaldı, üzerinde ki şaşkınlığı atamamışken konuştu.

  "Baba?"

  "Sana lanet olası yerden kalk dedim!"

  Adamın yükselen sesi Jungkook'u tekrar oturduğu yerde sıçrattı. Elleri ayakları adeta ondan habersiz aldığı emri yerine getirmek için hareketlendi.
  O daha üstünde ki şoku atlatamadan kendisini ayakta buldu.

  O kadar alışmıştı ki karşısında ki adamın emirlerine anında uymaya. Dediğini ikiletmeden yapmaya, gene olmuştu aynısı.

  Ayaktaydı ama tir tir titriyordu. Adeta fırtına da ayakta kalmaya çalışan bir yaprak gibi. Daha bir şey yapmamıştı babası, daha bir şey dememişti bile. Jungkook'un geliştirdiği korku refleksi onu gördüğü gibi kendisini açığa çıkarıyordu.
  Adeta koşullanmıştı ona karşı, psikolojide bunun tanısı bile vardı, edimsel koşullanma diyordu kuramcılar.

  "Sen ne yapmaya çalışıyorsun?"

  Babasının sordu soru ve üstüne yürümesiyle geri adımladı. Her hareketi istemsiz gerçekleşmeye başlamıştı.
  Cevap vermedi, daha doğrusu veremedi. Kendisinde o gücü bulamıyordu çünkü.

  Onun konuşmadığını gören Bay Jeon devam etti konuşmaya, "Demek hastaneden ayrılmayı düşünüyorsun öyle mi?"

  Oğlundan gene bir cevap alamadı. Jungkook kafasını eğmiş, ağlamamak için kendisini tutmaya çalışıyordu. Tek bir kelime ederse ağlardı, bu yüzdendi ısrarlı susuşlarının sebebi.
  Bir yandan da babasını dinliyor onu anlamaya çalışıyordu. Nereden biliyordu? Bu onu neden ilgilendiriyordu?
  Kalan son mantık kırıntıları ise bu sorular altında esir kaldı.

   "Haberim olmayacağını mı düşündün? Orada çalışmana izin vermiş olmam bile büyük bir lütufken, beyefendi kalkmış iş değiştiriyor."

  Jungkook içten içe sus artık dedi.

  Lütfen artık sus dayanamıyorum.

Ama hayır Bay Jeon'un susmaya niyeti yoktu. Tüm zehrini kusup öyle gidecekti buradan.

  "Bunca zaman o hastanede çalışmana izin verme sebebim o hastanenin yarı hissesine sahip olmamdı. Ben Jeon So Kan'ın oğlu elin yanında çalışıyor dedirtmem. Hemen hastaneyle konuşup orada devam edeceğini söylüyorsun."

  Jungkook şoka girdi, çalıştığı hastanenin yarısının da olsa babasına ait olduğunu bilmiyordu.
  O an üstünden kaynar sular dökülmüş gibi hissetti. Babasından bağını kopardığını düşünüyordu. Bunca yıl artık özgürüm diye düşünüyordu. Yanıldığını fark etti. O kendisini özgür zannederken bile o adamın gözetimi altındaydı.

- Amnezi -  | TaekookWhere stories live. Discover now