3. Bölüm 'Yaşam çizgisi'

80 10 25
                                    

Her insanın hayatında kendisine göre olan zorluklar vardır. Ben hayatını yaşamayan insanlarında zorluklarını yaşıyordum.

Hayat, zor bir serüven. Herkesin hayatında farklı boyutlarda zorluklar oluşuyordu. Peki ya benim hayatım? Bir savaştan farksızdı. Hem de iki tarafında sonuç alamadığı bir savaştı bu. Yorucuydu. Ama derler ya insan her şeye alışır, sanırım bende buna alışmıştım zamanla.

Hayattaki sayılı şanslarımdan biri de dayım olmuştu. Bana her zaman kol kanat oluyordu. Babamdan bekleyip de göremediğim o sevgiyi bana gösteren dayım olmuştu.

Anahtar ile kapıyı açtığım sırada salondan ses geldiğini duydum muhtemelen dayım maç izliyordu. Onu bölmek istemediğim için yavaş adımlar ile odama çıkarken bana seslendiğini duydum.

'Nazlı, kızım gelsene yanıma,' dediğinde yönümü değiştirip salona yöneldim. Dayımın yanına geldiğimde Beşiktaş'ın maçını izlediğini fark etmiştim. Dayım koyu bir Beşiktaşlıdır ve bunla da övünmeyi çok sever.

'Nasılsın bakalım küçük hanım. Okulun nasıl geçti?' diye sorduğunda koltukta yanına oturdum.

'Her zamanki gibiydi dayı. Çok farklı bir şey olmadı.' Dediğime kendim bile inanmamıştım. Gerçekten her günden farklı bir gün geçirmiştim. Bu benim için güzel miydi, kötü müydü çözemiyordum. Ama ne yalan söylemem gerekirse eğlenmiştim.

'Nazlı... eğer okulundan memnun değilsen ve mutsuzsan,' dediğinde sözünü kestim.

'Hayır, dayıcım okulumu seviyorum ve alıştım. Lütfen böyle şeyler deme mutluyum ben.' İnanırsan... dayıma son 6 yılda fazlasıyla yük olmuştum. O yüzden artık kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyordum.

'O zaman, ben odama gidip dinleneyim biraz.' Dedim ve ayaklandım, hızlı adımlar ile odama çıkmaya başladım. Dayım arkamdan bir şeyler dedi ama duymadım, ya da duymak istemedim...

Odama çıktığımda her zamanki günlük işlerimi halletmiştim. Bunların başında kitaplığımı düzenlemek gelmişti. O kadar karışmıştı ki artık hepsi üst üste olduğu için aradığım şeyi bulmamı engelliyordu. Ama uzun uğraşlar sonucunda düzenlemiştim. Sonrasında duş alıp, dayım ile güzel bir yemek yedim.

Tam dersin başına oturacağım sırada telefonuma gelen bildirim ile donakaldım. Her genç kızın olduğu gibi benim de bir Instagram hesabım vardı, ama asla aktif kullanmazdım. Hem atacak bir şey bulamazdım hem de gerek duymazdım. Telefonu gelen bildirimi önce takmadım ve dersin başına oturdum. Ama kimden geldiğini deli gibi merak ediyordum, büyük ihtimalle yanlışlıkla atılan bir mesaj diye kendimi avutuyordum. Hem kim niye bana gecenin köründe mesaj atmış olsun ki? Değil mi?

2 saate yakın coğrafya çalıştıktan sonra hiçbir şey anlamadığımı fark edip kitabın kapağını kapattım ve biraz telefonuma baktım. Telefona bakarken o bildirimden tekrar gelmişti.

Berkuslu size bir mesaj gönderdi!

Bu da ne demek oluyordu? Instagram benimle kafa mı buluyorsun! Bu bizim Berk değildir düşüncesi ile mesaja tıkladım.

Berkuslu: Hey, selam Nazlı. (19.30)

Berkuslu: Önerilenlerde karşıma çıktın şansa bak,(19.42)

Berkuslu: Eee sen nasılsın?(19.45)

Berkuslu: Sanırım işin var ya da yanlış Nazlı'ya yazdım. (20.06)

Ya Deliler Haklıysa?Where stories live. Discover now