4. Bölüm 'Göz göze.'

18 5 2
                                    

Kısa hikâyeleri hep çok severdin. Sen bizi upuzun bir hikâye olarak hatırla.

Hayat bu muydu? Normal insanların hayatlarından bahsediyorum. Hep böyle hayatlarına birileri mi eklenirdi? Normal bir insan olmadığım ne kadar da belliydi.

Aslında sanki bu aralar normal gibiydim. Benim de hayatıma yeni kişiler eklenmişti. Ne kadar hayatımda kalırlardı? Orasını da zaman bize gösterecekti. Bundan memnundum aslında bakarsak. Yıllarca yalnızlığa mahkûm kalmış biri olarak arkadaşlarımın olması biraz garip, birazda hoş bir şeydi. Gerçekten böyle bir duygu muydu arkadaşlık?

Eve doğru yürürken her zamanki gibi kendi içimdeki sorular ile cebelleşiyordum. Bu duygu hiçbir zaman değişmez miydi? Ne kadar normal bir insan olsam da bu duygu içimde bir yerlerde yaşayacaktı. Buna adım kadar emindim.

Evimin olduğu sokak çok dar bir sokaktı. Ama asla korkutucu değildi, aksine her yerde çiçekler ve ağaçlar vardı. Sanki ormanın içindeymişiz gibi. Evlerin alt kısmında küçük ama tatlı bir pastane vardı. Sezen teyze onu tek başına işletiyordu. Çok tatlı bir kadındı, bana her zaman bir teyze sıcaklığı ile yaklaşmıştı. Buraya dayımla taşındığımızdan itibaren o buradaydı. Ve dükkanının önünden geçerken sürekli bir bahane ile bana bir şeyler ikram ederdi.

Bugün dükkânın önünden geçerken dükkânın kapalı olduğunu fark etmiştim. Genelde en işlek saatleri bu zamanlar olduğu için biraz şaşırsam da sonrasında takmamıştım. Sonuçta kadında 7/24 çalışamazdı deyip kendimi avuttum.

Eve geldiğimde her zaman yaptığım şeyleri yapmıştım. Üstümü değişmiş. Yemek yemiş ve yarına olan ödevlerimi yapıp sonunda biraz ara vermek için yatağıma oturmuştum. O sırada dayımdan mesaj geldiğini görmüştüm. Bugün şirkette işinin çıktığını ve geç geleceğini söylüyordu. Şaşırmıştım çünkü dayım böyle şeyleri genelde bana daha erken haber vermeye çalışırdı. O söylemese bile sekreteri beni mutlaka arardı. Unutmuşlardı herhalde. Artık nasıl bir toplantı ise.

Kalan zamanımı uyuyarak geçirmek istiyordum ki camımdan gelen bir ses ile irkilmem bir olmuştu. Neler oluyordu? Herhalde bir kuş çarpmıştı diye kendimi avuturken aynı ses tekrar gelince camı açtım ve gördüğüm manzara ile büyükçe bir şok yaşadım.

Gülse, Berk ve tanımadığım bir adam. Aşağıda bekliyorlardı ve tam benim camıma doğru bakıyorlardı.

Gülse'nin elinde 3-4 tane kozalak vardı. Büyük ihtimalle camımdan bu yüzden ses geliyordu. Gülse'nin tam kenarındaki Berk ise tam olarak her zamanki yüzündeki gülümsemesi ile bana bakıyordu. Gülse ile Berk'in nereden tanıştığına anlam verememiştim.

Yanlarında duran adamı ise daha önce hiç görmediğime emindim. Arabaya yaslanmış sigarasını içiyordu. Bir ara kafasını kaldırmıştı ama yüzünü çok görebildiğim söylenemezdi. Tam burada ne yapacaklarını soracaktım ki Gülse konuşmaya başladı.

'Dışarı çıkıyoruz ve sende geliyorsun.'  Dediğinde gelemeyeceğimi gayet iyi biliyordu. Dayım asla gecenin bu saatlerinde dışarıya çıkmama izin vermezdi. Ki bende çıkmazdım.

'Dayım bu saatlerde dışarı çıkmama sıcak bakmıyor Gülse biliyorsun.' Dediğimde yabancı adam bana doğru dönmüştü. Sonra da Gülse'ye anlamaz gözler ile bakmaya başlamıştı.

'Dayını ben hallettim sen merak etme sadece sen eksiksin Nazlı. Hadi hazırlan ve gel buraya hemen.' Dediğinde evet demekten başka bir şansım kalmamıştı. Hızlıca hazırlanıp aşağıya inmiştim.

Herkes arabaya oturmuştu. Arabayı o tanımadığım yabancı adam kullanıyordu. Arabaya bindiğimde ilk fark ettiğim şey Berk'in uyuyor olmasıydı. Gerçekten çok uykucu bir insandı bunu biliyordum ama bir insan bu kadar hızlı uyuyamazdı. Şaka gibiydi gerçekten.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 24 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ya Deliler Haklıysa?Where stories live. Discover now