Bölüm 21 : Kader Çıkmazı/1

3.9K 183 17
                                    

Bazı aşkların kaderi çıkmaz sokaktır.

******

Şimdi kader yazdığı oyunun perdesini aralamış , seyrine koyulmuştu . Can acısı oyuncuya, yürek yaşı oyuncuya, keder oyuncuya.. Yazana söz yok , itiraz yok. Nasıl olsaydı ki ?
Nasıl geçseydi şimdi intikamın acı , yürek yaşının tuzlu tadı..?

Ne demişti değerli bir yazar..?

Gittin..
Bir yemin kaldı aramızda
Yarısı senin, yarısı benim.

Yasaklı sevdaların hepsinin yemini. Yarısı Can'ın , yarısı Canan'ın. Acının yarısı senin, yarısı benim . Mutluluğun yarısı senin , yarısı benim. Ama yokluğunun , o koskoca boşluğu, o uçurum yalnızlığı büsbütün benim . Kirpikten tırnağa , gözyaşından boğazımdaki yumruya kadar.. Senin acın yalnız benim , diyordu sevdalı yürekler..

Ne yapsaydı şimdi Dilsar ? Ne yana dönse çıkmaz sokak. Boğuluyordu, milim milim kayboluyordu sevdasının yokluğundan. Soluk soluğa ölüyordu nefretinden . Evin, o gitmişti işte . Sadece teninden , kokusundan , gözlerinden değil, yüreğinden de gitmişti. Gitmeseydi ne işi vardı o adamla ? Yanlış anlaşılmanın kurbanı olduğunu bilmeden, anlamadan dinlemeden , kendi çukurunu kazmış , Evin'in toprak gözlerini örtmüştü üstüne . Bilmiyordu yarinin günden güne yokluğuna öldüğünü. Onsuz nefes alamadığını . Çektiği ızdırabı.
Bilmiyor, ölüyor , öldürüyordu hem kendisinin hem de Evin'in yüreklerini . Katil kimdi ? Dilsar mı ? Evin mi? Kader mi ?

Evin çaresizdi. Daha kundaktayken terk edilmiş süt kuzusu gibi. Korkuyordu, sığındığı sığınabildiği tek kapıydı yaradan . Dili bir tek O'na dönüyor , O'ndan dileniyor , medet umuyordu. Sabr istiyordu. Yalvarıyordu.

"Allah'ım, dayanma gücü ver. Yokluğu yetmez gibi, onun başkasına gitmesine katlanamıyorum. Kendim seçtim bu yolu biliyorum. Isyan hakkım yok, itiraz hakkım yok. Bağırıp çağıracak karşı çıkıp savunacak mecalim yok. Giden sendin dese , verebilecek tek bir cevabım bile yok. Çünkü zamanında sustu yüreksiz yüreğim. Sustu lâl olasıca dilim . Karşı koymadı , engel olmadı ellerim. Şimdi kör olsam , lâl sağır olsam. Duymasam , hissetmesem, Allah'ım affet karşı çıkmam . Yeter ki al acısını benden."

Gitseydi ya bu acı , tükenseydi ya tüketmeden. Yorgundu Evin, yorgun , kırılgan , çaresiz..
Ne derdine derman bulabiliyordu , ne de yoluna devam edebiliyordu . Can yarası geçmiyordu. Kanadıkça sızlıyor , sızladıkça büyüyordu yüreğinde . Yürek yaşının tuzu yakıyordu can yarasını..

Çisem arkadaşının derdine dermansız kaldığı için çok huzursuzdu. Elinden hiç birşey gelmiyordu . Merhemle geçecek bir yara değil ki sarsaydı. Düşünüyordu, Evin'in yerinde olsa ne yapardı? Dayanamazdı yüksek ihtimal , o kadar güçlü hissetmiyordu. Civan olmadan yapamazdı.. Evin , yoluna devam etmeliydi, ve Çisem her zaman yanında olacaktı arkadaşının. Kaç gündür hastanedeydiler . Evin doğru düzgün hiç birşey yiyemiyordu .Konuşmuyordu, yalnızca gözlerinden akan yürek yaşı anlatıyordu hâlini. Sessiz , içli , nefessiz..

"Canım , hadi iç biraz şu çorbadan ."

Evin üzgün bakışlarını çevirdi arkadaşına doğru. Vicdan azabı hissediyordu. Kendisi yüzünden heba olmuştu arkadaşı da. Ağlamaktan ve yorgunluktan çatallaşmış sesiyle konuşmaya başladı.

"Canım istemiyor."

"Evin lütfen ."

"Özür dilerim Çisem . Seni de mahvettim kendimle . Kaç gündür heba oldun."

"Saçmalama Evin. Kardeşler arasında böyle şeylerin lafı mı olur ? Ben olsaydım senin yerinde."

"Allah korusun."

Acı KahveWhere stories live. Discover now