1.5

1.3K 104 9
                                    

"Kız hala hazır değil misin sen? Arkadaşının düğünü var sen hala yatakta yatmış telefonla oynuyorsun." diye bağıran annemle yerimde sıçradım. Arkadaşımın düğünü olduğu için İstanbul'a annemin yanına gelmiltim. Alışık değilim ben birden gelmene anneciğim tek yaşıyorum ben travma oluşturacaksın bende.

 "Anne tamam kalkacağım daha düğünün başlamasına 1 saat var." dedim. "Kız arkadaşın o senin erken git biraz hadi." dedi ve kolumdan çekip kaldırdı beni. "Ne giyeceksin gel göster bakayım." deyince daha geçen sene beğenip aldığım ama asla giyemediğim krem rengi elbiseyi çıkardım çantamdan. "Ay kız ne kadar güzelmiş bu. Üstüne hangi şalını takacaksın?" deyince de Vişne çürüğü rengindeki şalımı çıkarttım. "Tamam tamam getir şunları ütü yapıyım şunlara." deyip elimdeki elbise ve şalı aldı.

 "Anne hem getir diyorsun hem elimden alıyorsun." deyip peşinden yürüdüm. "Sus anneye ya denmez." deyince ben ya mı dedim diye düşündüm. "Anne ben ya demedim ki?" dedim. "Dedin demedim ki?" dedi annem de. "Anne kafayı yedirirsin sen insana ya." dedim ve kendimi koltuğa attım. "Bak ya dedin." deyince bu sefer hak verdim anneme.

 Annem de elbisemi ütüleyip üstüme attı. "Koş giy şunu ben de şalını ütüleyim." dediğinde koşarak eskiden odam olan odama gittim. Elbiseyi giyip annemin yanına döndüm. "Anne versene şalımı." dedim. Şalımı uzatınca alıp yine koşarak odaya döndüm.

 Şalımı da güzelce takıp yanıma aldığım kelebekli gümüş rengindeki kolyemi taktım. Kelebekli kolyeler kalp ben. Parmağıma doğal taş olan mor yüzüğümü de takıp çantamdaki ayakkabılarımı çıkardım. Elime el çantamı alıp içine telefonumu ve cüzdanımı koydum.

Annemin yanına gittiğimde . "Hadi ben çıkıyorum." deyip kapının oraya geldim. Elimdeki ayakkabılarımı giyip annemi öptükten sonra evden çıktım. Telefonumdan taksiyi arayıp evimin adresini verdim.

Taksi gelince binip düğün salonuna gittim. İçeri girdiğimde masada oturan lisedeki en yakın arkadaşım Tuana'yı görünce gülümseyip yanına gittim.

"Tuana! Ne yapıyorsun?" dedim. "Sena? Ya sensin. Çok özledim seni." Ayağa kalktı ve sarıldı bana. Ben de ona kollarımı doladım. "Görüşemiyoruz hiç. Buraya gelince yaz bana buluşalım." dedi. "Tabi yazarım sende benim eve gel kalırsın 2-3 hafta." dedim. Daha dedim kalktığı masaya geri oturduğumuzda havadan sudan konuşmaya başladık. "Ee?" dedi. "Var mı birisi?" dedi. Gülümseyip başımı eğdim. "Var." dedim. "Ana. Kız  biliyor mu peki? Sevgili misiniz?" dedi. "Yok ne sevgilisi ya günah günah. Ama biliyor." dedim. "O?" dedi. "O da seviyor." dedim. "Yaa neden söylemedin?" dedi. "Yeni yeni oldu zaten. Ee sen söyle sende var mı birisi?" dedim. "Şöyle var ama o bilmiyor." dedi. "Ya." dedim. "Ya ya." dedi. "Neyse hadi kalk Esra'ya bakalım." dedim ve ayağa kalktım. Oda kalkıp koluma girince gelin odasına gittik.

Esra ile de selamlaştıktan sonra yavaş yavaş herkes gelmeye başladı. Biz de Tuana ile masamıza geri döndük. 

Sonunda düğün bitince vedalaşıp evlere dağıldık. Eve girer girmez üstümü değiştirip kendimi yatağıma attım. Telefonumu alıp açtım ve gelen mesajlara baktım.

Kütüphane görevlisi -Yarı Texting |TamamlandıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora