Tütsü de Sokabilirdi

491 46 126
                                    

Park Chanyeol

İlk dersin başlama saatinden biraz erken gelmiş, okul bahçesindeki banklara oturmuş ve kahkahalarla dolu bir sohbetin içine dalmıştık.

"Baekhyun nerede bu arada?" Minseok sorduğunda birden hepsi bana döndü.

"Neden bana bakıyorsunuz?" Gülerek hepsiyle göz teması kurdum.

Minsoek "İkiniz çok yakınsınız ya... Ondan." dediğinde diğerleri de onu onayladı. Tam nerede olduğunu bilmediğimi söyleyecekken Junmyeon hızla konuştu.

"Hey, sevgili olup da bizden saklamıyorsunuz, değil mi?"

"Ne saçmalıyorsunuz? Öyle bir şey yok. Baekhyun size nasılsa bana da aynı davranıyor."

"Daha önce Baekhyun'la seviştiğimi hatırlamıyorum." Jongdae elindeki haftalık burç yorumları zımbırtısının yazılı olduğu kağıttan kafasını kaldırıp söylediğinde sinirle ona döndüm.

"Neden sevişecekmişsin ki zaten?"

Junmyeon hafifçe güldü. "Arkadaşça konuşuyoruz, neden sinirleniyorsun hemen?"

"Aptal aptal şeyler demeyin o zaman. Baekhyun size kaç kere daha sadece arkadaş olduğumuzu söyleyecek?"

"Dostum ama siz..." Minseok iki elinin parmaklarını birbirinin aralarından geçirip avuçlarını sertçe birleştirdi. "Fazla yakınsınız. Elleşiyorsunuz falan. Bu yüzden biz de bazen sevgili olduğunu düşünüyoruz."

"Baekhyun fazla yardımsever, hepsi bu." diye saçma bir şey söyleyip onları geçiştirmek istedim ama o an yanımıza gelen Baek ile olaylar daha da karışmıştı.

"Kime yardım etmişim yine?" derken bankın arkasına geçip boynuma sarılmıştı.

"Genel olarak," dedim. "Yardımsever birisin ya, ondan bahsediyorduk."

"Arkadaşlarımın sabah sabah beni öveceği kadar ne sevap işledim acaba?.." Gülerek söyleyip bankın ön tarafına geçti ve yanıma oturdu.

"Bu hafta değer verdiğin kişiler tarafından büyük ilgi görecekmişsin Baekhyun, haftalık burç yorumun bu yönde."

Hepimiz Jongdae'nin dediği şeye karşı göz devirdiğimizde bağırdı. "Size iyilik de yaramıyor! Bana inanmıyorsunuz ama herifin kurabiye falında cinsel hayatı bile çıktı amına koyayım."

Baekhyun bana kısa bir bakış attıktan sonra iki eliyle yüzünü kapadı. Tatlı hareketine karşılık kendimi gülmekten alıkoyamadım ve bir kolumu omzundan geçirip onu kendime doğru çektim.

"Sorun yok Baekhyun. En azından yabancı değiller."

Yüzündeki ellerini indirdi, birini bacağıma koyarken diğeri kendi kucağında yer edinmişti. "Doğru diyorsun, neyse ki hepsi yattığımızı biliyor." demesi üzerine hepimizden ufak kahkahalar çıktı.

Bir süre havadan sudan sohbet etmenin ardından ders ziliyle birlikte sınıfa girdik. Saatler sonra, çıkışta ise içmeye gidip biraz eğlenmeye karar vermiştik. Grupça Junmyeon'un öve öve bitiremediği bara gittik, içtiğimiz sert içkiler sebebiyle de kısa süre içinde hepimiz mala dönmüştük. Ama eğlendiğimiz için kimse sarhoş olmayı umursamıyordu.

"Merak ediyorum..." dedi Minseok ama devamını getirmeden önce eliyle komik bir şekilde kafasına vurdu. Gözleri kayıyordu, ağzını yaya konuştu. "Ne tür... fantezileriniz var?.."

Jongdae aptal gibi sırıttı ve bir kolunu Minseok'un omzuna attı. "Ne gibi?.. Nasıl?.. Doğal taşlarımı birine sokmam gibi mi?.. Fantezi miymiş? Ne?"

Junmyeon bunu duyar duymaz elindeki bardağı bıraktı. "Bunu yaptın mı cidden? Birine doğal taş mı soktun?"

Jongdae'nin sırıtışı genişledi ve başını aşağı yukarı salladı. "Bu da bir... tür... oyuncak sayılır. Benim oyuncağım... Ne olmuş yani?"

"Boş verin," dedi Minseok baygın gözlerle. "Tütsü de sokabilirdi..."

"Çok saçma oğlum." Yanımda oturan Baekhyun elini kaldırarak ve kahkaha atarak konuştu. "Ah... Ben..." Bir anda bana dönüp elimi saçlarına götürdü. "Saçlarımı sertçe çekmeni çok seviyorum." Ağzını yaya yaya konuştuktan sonra arsızca güldü, bir eliyle beni gösterdi diğerlerine dönerken. "Chanyeol çok baskın biri... Harika... Yani... Sert olması beni... tahrik ediyor..." Yavaş yavaş konuşuyor ama bunun aksine arsız gülüşünü koruyordu.

"Öyle mi yapıyorum?.." dediğimde tekrardan bana döndü ve yüksek taburesinden kalkıp bir anda kucağıma oturdu. Bacakları iki tarafımdan sarkarken dudaklarımızı birleştirdi. Ellerimi beline götürürken alt dudağını sertçe emmeye başladım.

Baekhyun'la uzun ve derin bir öpüşmenin içerisindeyken diğerlerinin "Ooo!" diye bağırıp alkışlamasını duymazdan geldim. Kucağımda oturan, hatta kendine hakim olamayıp kalçasını iyice bana bastıran Baek dudağımı ısırıp geri çekildi.

Hâlâ aptal aptal gülerken masadaki dolu bardağını aldı ve tek seferde hepsini içki. Ardından kendi sandalyesine geçti fakat bacaklarıma doğru uzandı. Başı bacaklarımın üstündeyken ellerini kemerime götürdü.

Bir elimi saçlarına götürüp istemsizce sıktım, diğer elimle ise önümdeki şişeyi alıp kafama diktim. Az denmeyecek bir miktarda alkol dudaklarımın arasından süzüldüğünde karşıda oturan Minseok komik bir şekilde bağırarak konuştu.

"Hey! Chanyeol! Odaya çıksanıza..."

Gözlerim neredeyse kapanacak gibiyken Jongdae de onu destekleyen şeyler söyledi ve bir anda kendimi barın üst katına çıkan merdivenlerde buldum. Üçü de salak gibi kahkaha atarken çıkmamız için işaret yapıyorlardı.

Koluma yapışan Baekhyun'la birlikte yukarı çıktık ve boş odalardan birine girdik. Baek karşıma geçip bir şeyler derken ellerimi kızaran yanaklarına koydum ve güldüm.

"Çok..." dedim ve başım hafiften dönerken yutkundum. "Tatlısın."

Baekhyun ellerini göğsüme koydu ve yavaşça yere çöktü; çökerken de ellerini vücudumda tutmuş, pantolonuma kadar parmaklarını bedenimde hissetmemi sağlamıştı. Dizlerinin üzerinde oturup bana bakarken arsızca sırıtmaya devam ediyordu.

"Hadi yapalım... Hadi... Hadi... Yapalım..."

İnsanlık Öldü Mü? •chanbaek•Where stories live. Discover now