Her Açıdan

382 47 18
                                    

Park Chanyeol

Junmyeon, Minseok'un kitabından cevaplara bakıp kendi kitabına geçirirken Jongdae elindeki tarot kartlarını bana göstererek anlamlarından bahsediyordu. Baekhyun ise her zamanki gibi erken gelmemişti, ortalıkta görünmüyordu.

Minseok, Junmyeon'un kafasına vurdu. "Bir daha vermeyeceğim! Kendin yap ödevlerini."

"Öf, tamam be!" Junmyeon birkaç satır daha yazdıktan sonra bahçe kapısına bakakaldı ve elindekileri bırakıp hemen ayağa kalktı.

"Benimki geliyor. Hadi ben kaçtım."

"Hangisi?" diye soran Jongdae'ye karşılık olarak güldük hepimiz.

Junmyeon koşar adım bahçe kapısına doğru giderken bahsettiği kişinin Sehun olduğunu fark ettik.

"Daha dün Yixing'i stalklamıyor muydu bu? Cidden tam bir ikizler..." Jongdae göz devirdikten sonra yanımdan kalktı ve Minseok'u beraber kantine gitmeye ikna etti. Bana bir şey sormamışlardı, bu yüzden bankta tek başıma kalmıştım.

Telefonumu çıkarıp biraz Instagram'da dolaştım, sonra da mesajlar kısmına girdim ama herhangi bir değişiklik yoktu. Yani, Baekhyun'dan bir mesaj yoktu.

pcyeol: Sen bana nasıl bakıyorsun ki?..
[görüldü]

Ona tekrar yazıp yazmamak hakkında içimde büyük bir savaş verirken aniden arkamdan gelen ve oldukça tanıdık olan kişiyle hemen telefonumun ekranını kapadım.

Baekhyun çoğu zaman yaptığı gibi boynuma sarılıp gülmüş ve tatlı bir şekilde "Günaydın!" demişti. Arkamdan çıkıp bankın önüne geçti, yanıma oturdu.

"Günaydın."

"Neden yalnız oturuyorsun bugün?" Çantasından çıkardığı iki çikolatadan birini bana verdi.

"Junmyeon, Sehun'u görüp peşine takıldı," dedim gülerek. "Jongdae ve Minseok da kantine gitti."

"Sen de beni mi bekledin?" Ellerini yanaklarıma götürüp çekiştirdi.

"Bilmem," dedim. Ellerini tutup yüzümden indirdim. "Bana neden cevap vermedin?"

"Ha... Açıkçası ne diyeceğimi-"

"Baekhyun-ah!" Metrelerce ötemizden seslenen Jongdae'yi dövmemek için kendimi zor tutuyordum. "Gelsene!"

Baek ona el sallayıp beklemesi için bir işaret yaptı ve bana dönüp gözlerime baktı, bir süre sessiz kalıp yutkundu.

"Değerlisin benim için." dedi ve onlarca kez "Baekhyun-ah!" diye seslenen -anlaşılan Baek'i almadan susmayacaktı- Jongdae'nin yanına gitmek üzere ayağa kalktı.

Hızla çantasını tek omzuna attığında bileğinden tutup gitmesini engelledim.

"Ne açıdan değerli?"

"Ya Baekhyun!" Bağırmaktan usanmayan Dae bize doğru yaklaşmaya başladığında Baek telaşla -tatlı bir heyecan olup olmadığından emin değilim- bana doğru eğildi, yanağıma hızlı ve ufak bir öpücük kondurdu.

"Her açıdan."

Hemen ardından da kolunu parmaklarından kurtarıp bana el salladı ve Jongdae'ye doğru koştu.

İnsanlık Öldü Mü? •chanbaek•Where stories live. Discover now