23

10.6K 1.4K 1.6K
                                    

selamm

nasilsinizz?

iyi okumalarr^^

***

Jisung'un, Minho'ya aşkını itiraf etmesinin üzerinden altı gün geçmişti. O günden sonra Jisung, Minho'yla konuşmaya yeltenmemişti. Minho'da, Jisung'la konuşmamıştı zaten.

Minho'nun kafası karışıktı. Jisung'a karşı beslediği duyguların ne tür duygular olduğunu bilmiyordu. Belki de yalnızca kendine itiraf edemiyordu hissettiği şeyleri.

O gün Jisung ona, "Seni seviyorum" dediğinde kalbi hızlanmıştı. Kulakları yanmaya, hatta terlemeye bile başlamıştı.

Ama arkadaşlar birbirine karşı böyle şeyler hisseder değil mi?

Jisung'un, Minho'ya aşkını itiraf etmesinin üzerinden altı gün geçmişti,, demiştik değil mi? İşte Minho bu altı gündür uyuyamıyordu. Sürekli Jisung'u ve o günü düşünüyordu. Aşık olmak istemiyordu. Kendini hazır hissetmiyordu ki...

Parmaklarını saçlarının içinde gezdirmeye başladı. Daha sonra son bir kez saatine baktı. Saat çoktan, 05:51 olmuş muydu? Pekte umursamadı aslında. İki saat sonra işe gitmesi gerekiyordu zaten.

Hatta Jisung'la başrolü paylaştığı dizinin final bölümü birkaç gün sonra çekilecekti. Belki o günden sonra Jisung ile yollarını hepten ayıracaktı.

Uyumaktan çok oturup bir şeyleri düşündüğü yatağından kalktı ve odanın kapısına doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı çarparak çıktığı odadan sonra adımlarını lavabonun kapısına yöneltti.

Kendine gelmek amacıyla yüzüne soğuk su çarptı. İşe de yaramıştı. Biraz olsun kendine gelmişti Minho. Bir süre salonda oyalandıktan sonra saatin çoktan 07:12 olduğunu gördü. Kahvaltı hazırlayacak gibi hissetmiyordu kendini. Uzun süredir bir köşede duran mısır gevreğini aldı. Dolaptan rastgele, belki tarihi geçmiş olan sütü aldı ve kasenin içine boşalttı. Mısır gevreği ile iyice karıştırdıktan sonra kendini yemek için zorladı. Sadece dört kaşık yiyebilmişti zaten.

Dişlerini fırçalamak için tekrar lavaboya gitti. Daha sonra ise odasına gitti ve odasının neredeyse yarısını kaplayan dolabını açtı. Bir eşofman ve sıradan beyaz bir tişört geçirdi üstüne. Komodinin üstünde duran telefonunu ve arabanın anahtarını aldıktan sonra şirkete gitmek için evden çıktı.

---

Şirkete geldiğinde direkt olarak asansörlerin olduğu tarafa yöneldi Minho. Normalde merdivenleri çıkmayı, asansöre binmeye yeğlerdi ama bu defa merdivenleri çıkacak gücü kendinde bulamadı.

Asansörü çağırdı ve beklemeye başladı. Kısa bir süre sonra asansörün kapısı açıldı. Minho asansöre bindikten çok kısa bir süre sonra istediği kata ulaşmıştı. 'Belkide bundan sonra asansörü kullanmalıyım' diye geçirdi içinden.

Her zaman gittiği o küçük çalışma odasına doğru adımlamaya başladı. Altı gündür uyumadığından olsa gerek hayalet gibi görünüyordu. Bu yüzden normal olarak tüm gözler onun üzerindeydi.

Minho çalışma odasının kapısını açtı ve içeri girdi. Fakat bu defa içeride sadece Jisung değil, birkaç kişi daha vardı. Minho, Jisung'a kısa süreli bir bakış attıktan sonra her zaman yaptığı gibi odanın en uç kısmındaki tekli koltuğa oturdu. Bu sefer kitap okumadı ama. Sadece gözlerini dinlendirmek istedi. Bunu evde tek başınayken yapmıyordu. Kendinde itiraf edemese de, sanırım Jisung ile aynı odada olmak ona huzur vermişti...

"Öyleyse biz kalkalım artık, bir gün evi evime de beklerim Jisung."

Minho duyduğu şeyle beraber gözlerini açtı ve Jisung'a gülümseyen kırmızı saçlı çocuğa baktı. Kırmızı saçlının kurduğu cümle onu sinirlendirmişti. Fakat, 'ne diyorsun sen?' diyecek hakkı kendinde bulmuyordu. Gözlerini tekrar yumdu ve derin bir nefes almakla yetindi.

Odanın kapısı açılıp, kapanınca Minho istemsizce tekrar gözlerini açtı. Kapıdan çok Jisung'a bakıyordu. Sahiden, neden Jisung'a bakıyordu ki?

***

Saat 19:31'di ve Minho'nun şirketteki işi bitmişti. Jisung'un da öyle. İkili aynı anda toplanıp aynı anda kapıya yönelmişti. Minho, Jisung'un gözlerinin içine bakmaktan kaçınarak geçmesi için işaret vermişti.

Jisung'un korktuğu başına gelmişti. Minho onun suratına bakmıyordu...

Jisung hızlı adımlarla kapıdan çıktı ve asansörlerin olduğu yere doğru adımlamaya başladı. Arkasından gelen Minho'nun varlığından habersiz asansöre bindi. Ardından Minho binince şaşırdı fakat belli etmek istemedi. Etseydi de ne işe yaradı ki?

Asansör hareket etmeye başlayınca Jisung asansörde bulunan aynadan kendine baktı. Daha doğrusu Minho'ya.

Asansör 10. katta durunca ikisi de şaşırdı. Fakat kimse sesini çıkarmadı. Sessizce sorunun çözülmesini bekledi. Jisung asansörde bulunan kırmızı düğmeye bastı. Asansör birazdan tekrar hareket ederdi. Bastığı kırmızı düğme, asansörün durduğuna dair işaret veriyordu çünkü.

"Korkman gerekmiyor muydu? Ya da ne bileyim bayılman falan."

Jisung duyduğu sesle beraber Minho'ya döndü. Düz bir surat ifadesiyle onu izliyordu. Omuz silkti Minho'nun dediğine karşılık olarak.

"İlk kez yaşadığım bir şey değil, panik bir insan da değilim zaten. Böyle şeyler daha çok dizilerde olur."

Minho aldığı cevap karşısında yalnızca kafa salladı. Daha sonra karşısında gayet sakin bir yüz ifadesi takınmış Jisung'a baktı.

"Jisung" dedi. Ne söyleyeceğini bilemeden.

Jisung anında Minho'ya döndü. "Efendim?"

Minho, Jisung'un bileğini yavaşça kavradığında Jisung'un kaşları havalandı.

"Seni seviyorum."

Jisung'un duyduğu şeyle beraber dudakları aralanırken, Minho nazikçe Jisung'un ince belini kavrayarak kendine doğru çekti.

Ve dudaklarını, Jisung'un yumuşak dudaklarına bastırdı.

Minho, Jisung'a aşıktı.

İtiraf etme vakti gelmiş, geçiyordu bile. Jisung'un dudaklarını öpmeye devam ederken;

"Ben Jisung'a aşığım" diye geçirdi içinden genç...

***

budur iste budur aminakoyim

birlestiler sonunda

WAR IS OVER!!!!

NIYE DUYGULSNDIM BILMIYOM AMA NEYSW

OKUYAN HERKESE TESEKKUR EDERIMM

OY VERMEYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN TM MI

GAYGAYYY😭👋👋👋

aurora ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin