18|Kokun Benim Cennetim

395 54 106
                                    

[jeongguk - taehyung]

jeonggukum:
Günaydın bebeğim.
Bugünkü derslerime gelmemin tek sebebi sensin.

27546:
Günaydın sevgilim.
Biliyor musun hiç yadırgamıyorum bu hallerimizi.
Sanki uzun zamandır bu haldeymişiz de sadece isim koymuşuz gibi.

jeonggukum:
Ben de alıştım galiba.
Yani evet hâlâ aniden bana iltifat ettiğinde öylece bakakalıyorum sana ama en azından bunun süresi kısaldı.

27546:
Şapşalsın sen.
Ama çok seviyorum seni.

jeonggukum:
Ben de çok seviyorum.
Ortak dersimiz var bugün çok mutluyum.

27546:
Ben mutlu değilim maalesef çünkü bugün derslere gelemeyeceğim.

jeonggukum:
Ama neden?
Gece boyu bunun hayalini kurmuştum.
Erkenden gelip yanına oturacaktım. Dersin yarısından itibaren sıkılacaktın çünkü bu derse bayıldığın söylenemez, ben de yumuşacık olan kıvırcık tutamlarınla oynayacaktım. Hatta örecektim onları.

27546:
O kadar tatlısın ki.
Ama bugün gerçekten gelemem.
Zaten haklısın hem bu dersi pek sevmediğim için hem de evde işlerim olduğu için gelmeyeceğim.

jeonggukum:
yazıyor...

27546:
Ama eğer istersen sen benim yanıma gelebilirsin
Anlattığın hayallerini gerçekleştiririz tek fark mekan değişimi olur.

jeonggukum:
Çok güzel olur güzelim. Çok hoşuma gider benim.

27546:
O zaman ders çıkışında bekliyorum seni?

jeonggukum:
En başta da dediğim gibi bugünkü dersleri çekebilmemin sebebi sen olacaktın.
Sen yoksan ben de yokum, o yüzden bekle geliyorum.

27546:
O zaman açayım kollarımı sana.

jeonggukum:
Kalbini açtın ya bana,
başka bir şey istemiyorum senden.
görüldü

---

Jeon Jeongguk.

Bir mesajıyla hayatıma girip merkezine yerleşen aşkım.

Gün içinde görmesem gözümün aradığı kişi oldu. Çizdiğim tuvallerde kendimden bir iz bırakırken ona ait bir iz de çizer oldum. Yemek yediğim zaman acaba bunu birlikte yapsak nasıl olurdu diye, gece yatarken saçlarımla oynasa ben d3 onun belini sarsam da öyle uyusak diye düşündüm.

Düşüncelerime devam ederken kapım çaldı. Kalbimi ele geçirdiği yetmezmiş gibi daima aklımın bir köşesinde durup orayı sahibi gibi benimseyen adam gelmişti. Sorun değildi, kalbim artık ona aitti.

Ne kadar heyecanlıyım bilinmez, koşar adımlarla açtım kapıyı. Ellerinin arasında bir demet papatya ile gülümseyerek bakıyordu yüzüme. Ben de gülümsedim güzelim yüzüne.

"Hoşgeldin Jeonggukum."

Gülümsemem yüzümde takılı kalmış, asla sönmüyordu. Bakışlarımı çekemiyordum ondan.

"Hoşbuldum seni güzelliğim."

Papatyaları bana uzattı. Göz gözeydik. Artık alışmıştım sonu gelmeyen göz temaslarımıza.

Papatyaları elinden aldım ve hafifçe kenara çekildim içeri geçmesi için. O ise içeriye geçmek yerine belimden tutarak beni kendine çekti ve yanaklarımı öptü. İstemsizce kıkırdarken ben de ellerimi boyuna sardım ve sarıldım. Özlemiştim onu.

Öpücükler yanaklarımdan taşıp çeneme oradan da boynuma ulaştı. Küçük küçük kelebek öpücükleriyle karnım kasılıyor, başını boynuma bastırma isteği doğuyordu içime. Bunu sonraya erteleyip kafasını kaldırıp kiraz dudaklarına bir öpücük bıraktım.

"Çok isterdim devam etmeyi ama artık içeriye geçmeliyiz."

Mızmızlanmalarına karşılık tekrar öptüm dudaklarını ve onu içeriye doğru yönlendirip kapıyı kapattım. Adımları salona doğru olunca elini tuttum ve odama çektim onu.

"Salonda bir işim yok bebeğim. Şövalem yatak odamda, oraya gidiyoruz."

El ele odama girdik. Papatyaları masamın üstüne koydum. O pencerenin hemen yanındaki yatağımın üstüne otururken ben de pencereden gelen ışığı arkama alarak oturdum şövalemin başına. Kenara bıraktığım paletimi elime aldım. Detay çizmek için kullandığım ince fırçayı elime aldığım anda ensemde bir nefes hissettim.

"Sen devam et şaheserini tamamlamaya, beni boşver biraz özlem gidermek istiyorum."

Sıcak nefesleri ensemde gezintiye çıktı. Ardından burnunu hissettim. Bana bu kadar yakınken odaklanmam imkansızdı. Onu daha iyi hissetmek amacıyla gözlerimi usulca kapadım. Burnu ensemde geziyor kokumu içine çekiyordu. Burnunu her enseme sürttüğünde nefesimin kesilmesine engel olamıyordum.

"Jeon-"

"Kokun benim cennetim."

İçime kaçan sesimi bulup konuşmaya başladığım sırada hafif ıslanmış dudaklarını hissettim tenimde. O sıra ağzımdan kaçan ufak, yok denecek kadar kısık sesli bir iniltiye engel olamadım.

"Jeongguk..."

Sıralı öpücükleri boynuma kadar ilerledi. Elimdeki fırça yere düştü. Umursamadan kafamı sola yatırdım ve devam etmesi için ona daha fazla alan tanıdım.

Daha az önce resim çizeceğim diye onu engellemiştim, şimdi ise beni daha çok öpmesi için boynumu ona sunuyordum.

Birkaç dakika daha öpücüklerini sıraladı boynuma. Üstüme giydiğim tişörtün omuz kısmını biraz açtı ve son olarak omzumun üstüne de bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. Bu sefer mızırdanma sırası bendeydi.

Suratımı asıp ona döndüğüm sırada güldüğünü farkettim. Bir çok duyguyu yansıtıyordu bu gülüş ama ağır olarak flörtözdü.

"Hadi bebeğim sen çizimine devam et, ben de senin güzelim saçlarını öreyim. Ne dersin?" Ben de onun gibi gülümseyerek kafamı salladım ve yere düşen fırçamı tekrardan elime aldım, Jeongguk da tutamlarımı yavaşça kavradı.

"Hangi tarzda öreceksin bakalım?"

Kafamı çevirip yüzüne baktığımda şaşkınca yüzüme baktığını gördüm. Bu kahkaha atmama sebep oldu.

"Sadece tek bir örgü biliyorum, sorun olur mu?" dedikten hemen sonra yüzünü aştı. Yanaklarından tutup öpmek istedim.

"Şaka yapıyorum, nasıl istersen öyle yap saçlarımı."

Hemencecik dudaklarından bir öpücük çaldıktan sonra tuvalime geri döndüm.

"Beni kaçamak öpücüklerle geçiştirebileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. İşlerimiz bitsin en büyüğünden bir öpücük armağan edeceğim sana."

Yüzümdeki gülümsemeyle birlikte sadece kafa sallamakla yetindim. Dakikalarca o saçlarımı örerken ben de tuvalimi boyamaya devam ettim. Saatler sonra uğraş verdiğimiz işlerimiz bitince dediğini gerçekleştirmiş beni tatlı öpücüklere boğmuştu.

¬¬¬
Hepinizin bayramı mübarek olsun🤍🤍

Bu bölüm çok tatlı oldu bence, hele ki ufak ufak öpücükler🤏🏻

Artık son 2 bölüm kaldı. Kendinize çok dikkat edin, sizi seviyorum💓

Yuán Fèn | Taekook ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin