🌚 ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

10.7K 1K 49
                                    

Hissettiğim ilk şey şoktu. Bedenim buz gibi soğurken, gözlerim irileşmiş, olanı biteni anlamaya çalışıyordum. Sık sık nefes almaya başlamamla birlikte, acı tüm varlığıyla bedenime nüfuz etti ve arkamdaki Vhalax'ın beni bırakmasıyla sertçe yere düştüm.

Her şey anında bulanıklaşmaya başladı. Bacağımdan sızan sıcak kan, her nabız atışımla birlikte âdeta fışkırıyordu. Sağlam elim sert zeminde tutunacak bir şeyler aradı ama hiçbir şey yoktu.

Kulakları sağır eden bir haykırış duydum. Oysa algılarımın kapandığını, tek duyabildiğim sesin kulaklarımda çınlayan kendi kalp atışımın olduğunu sanıyordum.

Üzerime eğilen ve gördüğüne inanamayan, sersemlemiş bakışları gördüğümde dudaklarımı aralayıp bir-iki kelime söylemek istedim, fakat dilim şişip tüm ağzımı kaplamış gibi bir türlü konuşamadım.

"Tamam, tamam," diyordu aralıksız, "Buradayım, bir şey olmayacak."

Elimi kaldırıp kollarına tutunmak istediğimde, akan kanımla birlikte gücüm de tükenmeye başlamıştı. Yarı yolda yan tarafıma düştü. Bunu gören Jasen'in surat ifadesini tanımlamak imkânsızdı. Büyük bir kasırganın vurup geçtiği, yıkıntılarla dolu bir şehri anımsatıyordu en yalın ifadeyle.

"Dayan, lütfen. Kanamanı durdurmaya çalışacağım."

Her ne kadar vücudum kaskatı kesilmiş olsa da, görüşümün gittikçe bulanıklaşmaya başlamasına rağmen, gözlerim sürekli onu izliyordu. Etrafa hızlıca attığı bakışların ardından boynundaki kravatı çıkardı, bacağımdaki kesiğin biraz üstüne sıkıca bastırdıktan sonra doladı.

"Seni buradan götürmem lazım, bizi bulmaları an meselesi."

Başımı nazikçe tutup olabildiğince beni sarsmamaya dikkat ederek kucağına aldı. Ama hareket ettiği anda acıyla yüzümü buruşturdum, dudaklarımdan acı dolu inlemelerin çıkmasına engel olamıyordum.

"Dayan güzel kız, şimdi bitecek. Gideceğiz buradan."

Kendi kendime mırıldanmaya başlamıştım, galiba uyanık kalmak için kendimi zorluyordum. Daha şimdiden çok fazla kan kaybettiğimi biliyordum, Vhalax işini iyi biliyordu. Sıradan bir kesik açmak yerine bacağımdaki atardamarı kesmişti. Her kalp atışımla birlikte kanım damarlarımdan süzülüp dışarı akıyordu.

Bu şekilde daha fazla devam edemeyeceğimi biliyordum...

Jasen'in tüm çabalarına karşın, dakikalar sonra ölecektim...

Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi yumdum. Birkaç saniye kendimi toparlamaya çalışmamın ardından nihayet fısıltıyla da olsa konuşabildim.

"Bırak beni."

Hızlı adımlarını bozmadı ama beni tutan kollarının gerildiğini hissetmiştim.

"Cyra, tamam bak az kaldı. Birazdan seni-"

"Bırak beni."

Gözleri benimkilerle buluştuğunda orada ilk defa korkuyu gördüm.

"Sen ne dediğinin farkında mısın?"

"Seni yavaşlatıyorum," dedim bin bir güçlükle. "İkimiz de fazla dayanamayacağımı biliyoruz. Beni bırak ve yoluna devam et."

"Hayır!"

İnatçı tavrı yine en olmadık yerde ortaya çıkmıştı. Niye böyle davranıyordu?

Tekrar konuşmak için dudaklarımı araladığımda beni engelledi.

"Sus. Sen hiçbir şey düşünme. Ve bana güven."

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now