BÖLÜM-7: ÜNZİLE

211 15 0
                                    



Öyle bir yerdeyim ki ne gitmesi mümkün ne de kalması mümkün olan.

Vazgeçmekle direnmek arasında,

Akla karanın tam ortasındayım.

Kaybetmenin arifesinde, yeni bir hayatın eşiğindeyim.

Kalsam canım yanacak gitsem hayatım...

Mevlâna

"Uzat elini

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Uzat elini." Aşağı bakarken karanlık suların içinde çığlık sesleri kulaklarımı dolduruyordu. Çoban dere köprüsünün üstünde olduğumu fark ettim. Günler önce atladığım yerin tam üstündeydim. Etrafta sert rüzgâr hakimken aşağıya düşmem için beni itiyordu adeta. Gecenin karanlığında üzerimde bembeyaz bir elbise vardı. Rüzgarla beraber etrafa salınıyordu.

"Elimi tut." Sessiz, soğuk ve bir o kadar da ürkütücüydü o ses. Arkama bakmaya cesaret edemezken çığlık sesleri sularla beraber yükseliyordu. Atlasam ucu bucağı olmayan bir yere düşecek gibiydim.

"Duru?" Yabancı değildi arkamdaki adamın sesi. Bir ayağım uçurumun boşluğunda sallanırken yüzümü arka tarafıma çevirdim. Karanlıkta bana ışık tutan Savaş elini uzatmıştı. Tebessüm ettim. Diğer tarafımda ise aynı eli uzatan Akın, boşta kalan eliyle silahı Savaş'a doğrultmuştu.

"Uzat elini," dedi ikisi de ellerini bana uzatırken. Işığı yüzüme tutup bana eski Ali'm gibi bakıyordu. Kalbimin sesi beni ona yönlendirdi. Tüm benliğim ona gitmek istiyordu. Gitsem canım yanacakmış gibi ama kalsam boşlukta sallanacakmışım gibi. Her şeye rağmen o eli tutamak için ona döndüm.

"Işığa aldanma."

"Sakın... Sakın ışığa aldanma." Akın bağırmaya başladı. Sudan yükselen çığlıklarla beraber aynı şeyi tekrarladılar.

"Işık... yanıltmasın," diye çığlık çığlığaydılar. Kulaklarımı kapadım. Savaş'a uzattığım elimi tutunca aniden yanımda belirmişti. Köprünün üzerinde bu sefer ikimiz vardık. Onun elini tutuyordum. Bana tebessüm ediyordu. Soğuk ama bir o kadar sert rüzgarlar daha da güçlenmişti.

Akın bize silah doğurtulurken silahla arama geçip beni gizleyen adamın bana aşkla bakan o gözlerde tutuklu kalmıştım. Uzun zamandır o bakışları çok özlemiştim. Elini kalbimin üzerine koydu. Hâlâ gülümsüyordu.

"Işığa meyil etme." Kalbimin üzerine doğru baskı uygulayarak uçuruma doğru ilerletti. Etrafta patlayan silah sesiyle yerimden irkildim. Beyaz gömleğini kirleten kanı aldırmadan kalbimdeki baskıyı arttırdı. Yüzü kan içindeydi. Gülümsemesi hâlâ yüzündeydi. Tuttuğu elimi bırakarak onunla da kalbime baskı uyguladı.

Kaşlarını çatarken yüzündeki gülümseme yok oldu. Konuşmama bile fırsat vermeden tüm gücüyle beni o köprüden aşağıya itti. Düşmek üzereyken elimi tutup boşlukta sallanmamı sağladı. Köprüden çığlıklar yükseliyordu. Yukarı çıkmak için bir yandan o bir yandan ben yukarıya doğru çekiştirdik. Tam ayaklarım yere basmıştı ki Savaş tekrardan aynı öfkeyle kalbime olabilecek en sert baskıyla ittirip köprüden aşağıya attı. Ve bu sefer tutmak yerine kazanmış bir edayla üstten bana bakarken karanlığın en dibine sürükledi. Sonu olmayan bir karanlık...

İNTİKAM ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin