BÖLÜM-10: TERCİH

201 15 4
                                    

Birine öyle bir söz söyle ki
Ya yaşat ya da öldür;
Ama asla yaralı bırakma.
Şemsi Tebrizi


Kız kollarını bacaklarına dolamış donuk bir halde boş duvara bakıyordu. Kanı çekilmişti adeta. Nefesini tutmuştu. Celladından bir süreliğine de olsa uzak durmanın bir yolunu bulabilmişti. Yüzündeki sahte makyaj gözyaşları eşliğinde akıp gitmişti. Kollarını kaşırken çizmekten kan revan içinde kalmıştı. Bulunduğu oda da ne varsa yerle bir etmişti. Çıplak ayaklarının altı cam parçalarıyla dolup taşmıştı. Üzerine zorla giydiği beyaz elbisesi toza dumana karışmış ruhu gibi kirlenmişti. Yaşayan ölüden farksızdı sanki.

Olanlar tekrar tekrar gözlerinin önünden gitmiyordu. Akın istemediği şeyler yapmasını istemiş ama kız direnmişti. Hiç bir gücün Akın'ın istediklerini yaptıracağını zannetmiyordu. Ta ki Gediz ortaya çıkana kadar.

Abisi gelip bulmuştu kızı. Gediz uzun bir araştırma sonrasında bulmuştu ama Akın kızın gözlerinin önünde döve döve bayıltmıştı. Duru'nun abisi için bu denli çırpındığını gören adamın eline çok güzel bir koz vermişti. Şimdi ise nerede olduğunu bilmiyordu.

Bir de Savaş'a olanlar vardı. Dediklerine yapmazsa hem abisini hem karısı Kübra'yı hem de Savaş ve tüm herkesi tek tek öldürecekti. Gözünu bile kırpmadan yapacağını uygulamalı olarak göstermişti. Gözlerinin önünde kıza yardım etmek isteyen bir adamı öldürmüştü. Her ne kadar nefret de etsede bu adamlardan sonuçta birisi haline acımış ve yardım için birilerini aramak istemişti. Tam o esnada tek el bir silah adamın kanlar içinde kalan bedenini yere sermişti. Boşlukta sallanıyor gibi hissetmişti bir ara. Canından can kopmuştu. Kan, görmeye dayanamayan kızin gözleri önünde ölmüştü. Ve dediklerini yapmayacağı taktirde her yarım saate biri daha ölecekti.

Mükemmel bir plan hazırlamıştı. Duru'yu ona mecbur bırakmış, tüm çıkış yollarını kapatmıştı. Ve şimdi oda da bir şekilde kendini korumaya aldığını zannediyordu. Abisi elindeydi. Savaş'ı öldürmüş olabilirdi. Hamile yengesi şu an evinde sandalyede bağlı ve başına silahlı bir adam vardı.

Nasıl bir manyağın elinde olduğunu yeni yeni fark ediyordu. Ve istediği son şey Duru'da bardağı taşıran son damla olmuştu. Sevdiklerine zarar vermeden Rusya'ya gitmesi için eline tek bir şart vermişti. Herkesi serbest bırakmanın tek bir yolu vardı. Utanmadan kızın gözlerinin içine bakarak söylemişti.

'kendi isteğinle benimle birlikte olacaksın. Sonra bunu Savaş'a anlatacaksın. Sonra da ailen ve Savaş'ı kurtarıp kahraman olacaksın. Karar vermen için bir saatin var.'

Vücudunda öyle ağır bir yük taşıyormuş gibiydi ki nefes alamıyordu. Kocaman bir kayayı tek başına sırtlamış, altında her saniye eziliyordu. Ne kadar bağırıp çağırsa da kurtulamamış ona en basit geleni yapmıştı. Zaman kazanmak için Savaş'la onun istediği şekilde konuşmuştu. Konuşurken alnına isabet aldıkları lazeri görüyor ama güçlü durarak Akın'a istediğini veriyordu. Başarılı olmuş olsa da acı bir gerçekle karşı karşıyaydı.

Zaman gittikçe daralıyordu. Akın daha fazla dayanamamış olacak ki kapıyı zorlamaya başlamıştı artık.

"Duru! Nereye kadar kaçacaksın? Aç şu kapıyı yoksa zamanın dolmadan dediklerimi yaparım," diyerek kapıyı yumruklayıp bağırıyordu. Kız kapının arkasına acamasın diye ne bulduysa koymuştu. Ama bunun onu durduracağını zannetmiyordu.

İNTİKAM ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin