5- Sizde genetik galiba

231 31 59
                                    


Beomgyu,,

Dün yaşanan olaydan sonra Yeonjun'la konuşmamıştık. Yaşanan şeyler normal bir prens-şövalye ilişkisi değildi, farklıydı. Sapık herif bi taraflarımı elledi fark etmedim değil. Göstericem ben ona elleşmeyi. O kadar mükemmelim ki kendine hakim olamıyor.

Ayrıca, kapıyı da kilitlemişti. Az kalsın gidiyordu namus.

Üstümü düzelttikten sonra onun odasına adımladım. "Yeonjun?" İçeri girdim. Gözüm etrafa bakarken koltukta uyuya kalmış sapık şövalyeye takıldı.

şapşal.

İşte şimdi düştün elime.

Beomgyu için intikam vakti. Beni öyle zorla uyandırmayacaktı.

Kulağına yaklaşıp eğildim.

"Tüh!"

Yeonjun hayatının şokuyla yerinden zıplayıp bana bakmıştı. Gülmekten ölücem şimdi. "Oğlum manyakmısın?! Kulak zarıma tükürdün." Gülmekten ağrıyan karnımı tuttum. "Suratını görmen lazımdı. Ölcem" gülmeye devam ederken Yeonjun sinirle baktı. "Hı çok komik."

"Evet komik."

Göz devirip belini tutarak kalkmaya çalıştı. "Of koltukta uyuyan aklımı.." kimmiş benimle uğraşan. İşte böyle çarpılırsın. "Ne o? Gece boyu kim si-" hızla ayağı kalkmasıyla resmen ışınlanmayı bulmuştum. Nası ve ne ara böyle koştuğumu bende bilmiyordum valla.

"Gel ulan buraya!" Elinde kemeriyle beni kovalayan Yeonjun ve sarayı dört dolanan ben dışardan kesin çok komik görünüyoruzdur. Gülmekten zar zor kaçıyordum resmen. "ya ne kovalıyosun!" Son hız devam eden kovalamaca köşeyi dönünce anneme toskayınca -ayrıca Yeonjun'da bana toslayınca- son bulmuştu. Fren yapıp nefes nefese olduğumu belli etmemeye çalıştım.

"Ne yapıyorsunuz?" Aha sıçtık. "Oyun- oyun oynuyoruz" ne güzel salladım be. "Sabah sabah nerden geliyor bu enerji?" Yeonjun'a göz ucuyla baktım. Tavuk götüne dönmüş saçlarını görünce gülmemek için domuz sesi çıkarmıştım. Elimi ağzıma kapatıp kafamı eğdim. Rezil olduk şuan. Annem halimize gülmeden duramamıştı. "Madem bu kadar enerjiniz var gidin de dışarda kahvaltı yapın. Bugün babanla başbaşa kahbaltı etmek istiyorum." Annem yapma annem. Kıyma oğluna daha çok gencim ben. Bu herif beni 3 çocuğumla bırakır gider annem. Nefes nefese olan Yeonjun zoraki gülümsemişti. "Bana uyar." Ne demek uyar. "Ann-"

"Hizmetlilerden yemek sepeti alıp atla gidersiniz. Bi tarafınızı incitmeyin dikkatli olun."

Ulan. Yine benim fikrim sorulmadı burda.

Yukarı çıkarken Yeonjun kemeri arkadan baldırıma şaplattı şerro. "AÖ! Hayvan mısın hayvan." Kahkaha atıp bana bakmıştı. "O hangi tür bir inleme." İnleme? Ayıp oluyor yalnız. "Git kendin giyin de gel. Bide senle mi uğraşcam." Arkasından tekme atıp atların yuvasına doğru gitmiştim.

Bir kaç dakika sonra sapık şövalyem de gelmişti.

"Bu senin atin dimi?" Dedim yandaki otu burnundan yemeye çalışan yabani varlığı işaret ederek.

"He"

"Belli. deminden beri değişik değişik hareketler ediyor. tepinip duruyor sakat gibi. Yani sahibine çekmi-"

"Ulan varya seni-!"

"Tamam tamam sustum valla sustum."

Yanaşıp atın saçlarını sevmeye başladı. "Hanimiş benim oğlum. Hanimiş yakışıklım. Hanimişş" yalandan kusuyomuş gibi yapmaya başlayınca ters ters bakmaya başladı. "Adı ne bunun"

Baş belası / YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin