8. Bölüm Çıkmaz Sokak ve Dövüş

70 12 13
                                    

(yorum yazıp oylama yapmayı unutmayın... iyi okumalar ♡♡♡)
...

"İnsan sevdikleri için katil bile olabilir Malia."

Sessizlik ne kadar uzun süren bir şeydir? Bir insan en fazla ne kadar sessiz kalabilir? Bizde dünden beri ölüm sessizliği vardı. Tom'un ölümünden sonra göz yaşlarımız sel olmuş ve kurumuştu. Hepimizin acısı büyüktü. Yıllardır birlikte olan arkadaşlık bir virüs yüzünden sona ermişti. Kardeşim dediğimiz kişiler bu hayattan silinmişti. Korkuyla aldığımız nefeslerimiz bile sessizdi.

Anlamadığım tek bir şey vardı. Ölümle yan yana iken neden aşıyı kabul etmiyorlardı? Neden bize bu acıyı çektiriyorlardı? Arkalarında bıraktıkları dostları, kardeşleri vardı ama hiçbiri bunu düşünmüyordu. Hepsi bencildi. Sadece kendilerini düşünüyorlardı ve bize ne olacağını bile umursamıyorlardı.

Belki de tam tersiydi. Bizi düşündükleri için aşıyı reddediyorlardı. Bizim yaşamamızı istedikleri için kendi hayatlarından vazgeçiyorlardı. Bu neydi? Fedakarlık mı yapıyorlardı?

İnsan sevdiği için mi yaralanırdı yoksa sevgisi yüzünden mi yaralanırdı?

Onların bizim için aşıyı kabul etmemeleri fedakarlık ise öldükten sonra bize çektirdilerdi o acı neydi? Bizi karanlığa bırakıyorlardı. Karanlık bir deliğe dönüşüyorduk.

Sevdiği için binbir fedakarlık yapan bir kişi, ihanete uğrarsa sevdiği için affeder miydi?

Ben affetmezdim. Kimsenin benim için bir fedakarlık yapmasını istemiyordum. Ben bu hayatta kendi başımaydım. Yalnızdım ve kimseye ihtiyacım yoktu. Bu ister Luis olsun, ister Teo, ister Stew, ister Isaac... kimsenin benim için ölmesini istemiyordum. Çünkü bana göre bu bir fedakarlık değil ihanetti. Değer verdiğim ve sevdiğim kişiler fedakarlık amacıyla ölürlerse ve beni yarı yolda tek bırakırlarsa bana sadece ihanet etmiş olurlardı ve onları affetmezdim.

Aramızda ağlamayan tek kişi Luisti. Tom öldüğünde gözünün kızardığını görmüştüm ama ağlamamıştı. Teo yanımdaydı, bu sefer o benim omzuma kafasını yaslamıştı. Artık pes etme ve isyan noktasına kadar gelmişti.

Leo yanımıza geldi ve çantasını açıp bana bir çuval verdi. Çuvalı az bir güçle açtım. İçinde mor bir giysi vardı. Kaşlarımı çatıp biraz doğruldum. Teo kafasını omzumdan çekti ve çuvalı açışımı izledi. "Ne bu?" diye sorduğumda çuvalı işaret etti.

"Hani kullanılmayan ve terk edilmiş oda gibi bir yer bulmuştuk ya, bir sandıktan buldum. Biraz yırtıktı aslında ama elimde olduğu kadar diktim. Bu üstündekiler rahatsız, istersen bunu giy." Bana bizim burada olmamıza sebep olan kişilerin bıraktığı bir giysi mi getirmişti?

"Ben bunu hayatta giymem. O şerefsizlerin dokunduğu hiçbir şeyi almam." dediğimde çuvalın içinden giysiyi çıkardı ve tamamen gösterdi. Mor bir üst ve siyah gibi koyu mor pantolon vardı. Siyah çizgilerle süslenmişti. Pantolon kısmında iki cep vardı ve biraz tozluydu. Aslında güzeldi ama onlardan bir şey istemiyordum.

"Bırak şu inadı ve git giyin" Omuz silktim.

"Daha rahat hareket edersin ve Isaac kontrol etti, içinde tehlike içeren bir şey yok." Luis benim bunu giymemi onayladığında önce itiraz ettim sonra bu inadın ve nefretin bir yere varamayacağını anladım.

Mor tulumu alıp başka bir yola girdim. Üstümdekileri çıkardım ve çantama koydum. Kanamam dinmişti fazla akmıyordu. Tulumun fermuarını açtım ve giyindim. Beklediğim gibi değildi. Çok daha güzeldi. Sanki bana özel yapılmış gibi tam üstüme oturmuştu. Siyah kemeri ve morun en koyu tonunda pantolonu altıma giydiğimde nasıl göründüğünü bilmiyordum ama en kötü ne kadar kötü görünebilirdim ki zaten.

LABİRENT; Cehennemin Merkezi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin