5 | Çekimler Başlıyor

287 37 49
                                    

Gloria, bir saattir üniversitenin önünde bekliyordu. Az önce on beş kişilik bir öğrenci grubuyla konuşmuş, onlara bir film çekmek istediğini söylemişti. Öğrenciler bu işten film çok hasılat yaparsa para alacak ve ödevlerini güzel bir şekilde yerine getirmiş olacaklardı. Hepsi buna olumlu yanıt vermiş, derslerine girdikten sonra Gloria ile daha detaylı konuşacaklarını söylemişlerdi.

Genç yönetmenin içi içine sığmıyordu, sürekli gülümsüyor, elini kalbine atıp hızlı hızlı çarpan kalbini hissediyordu. Fakat bir yandan da muazzam bir endişe duyuyordu.

Birkaç gün içinde her şey o kadar kolay olmuştu ki, bu konudan endişe duyuyordu. Gloria'nin düşünce yapısına göre her iş zor olmalıydı. Başarı, güç, şan insanın ayağına gelmezdi. İnsan bunları kendisi almalıydı. Çünkü kolay yoldan bir şey kazanılmazdı. Kolay olan her şey bir sekteye uğrardı.

Yönetmen, bu zorluğu atlatmayı umdu.

Birkaç dakika sonra yanına öğrenciler gelmiş, okulun yanındaki bir kafeye geçmişlerdi. Gloria, şimdiden herkese bir rol biçmişti bile. Sicilya filminin ona ait olduğunu duyunca birkaç öğrenci şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ve sevinçlerini gösterdi.

Hepsi tek tek sorular sormaya başlamış, Gloria her soruyu dikkatle ve ayrıntılı bir şekilde cevaplıyordu.

"Pekala, hepiniz senaryoyu biliyorsunuz zaten. Sizden tek bir şartım olacak, film vizyona girene kadar hiç kimse, bu filmin içinde rol aldığını söylemeyecek. Hepimizin, ben dahil adı gizli kalmalı."

Bir öğrenci elini kaldırıp, soru sordu. "Neden peki? Güvenlik konusunda sorunlar mı var yoksa ? Sonuçta bu bir mafya filmi ve elbette tehdit alacağız, hepimiz. O yüzden mi adımız gizli kalmalı?"

Gloria, soruyu soran öğrenciye baktı. Ardından yüzüne bir gülümseme katıp, çocuğun elini güven verici bir şekilde sıktı. Konuşmaya devam ederken, sesini yumuşak bir şekilde tutuyor, sesiyle öğrencileri kendine hayran bırakıyordu.

"Biliyorsunuz ki birkaç ay önce iflas ettim, şimdi de ciddi bir çıkış yapmak istiyorum. Bana gülenlerden intikam almak istiyorum. Hepsine kararlı bir şekilde Hollywood'a geri döndüğümü söylemeyi istiyorum."

Öğrenciler, Gloria ile empati kurmuş, ona kelimesi kelimesine hak vermişlerdi. Şimdiden onunla çalışmak için çok heyecanlılardı. Gloria, bir an pişmanlık duydu. Bir sürü insanı tehlikeye attığı için, çok pişman hissetti.

Öğrencilerle birkaç saat boyunca sohbet ettiler, bir öğrenci ailesinde görsel efektler şirketinde çalışan biri olduğunu söylemiş, çok kalabalık sahneleri daha az paraya yaptırabileceğini söylemişti.

Bir öğrenci ise ailesinin vintage bir giyim mağazası sahibi olduğunu eklemiş, kıyafet konusunda her türlü yardımı yapacağını söylemişti.

Gloria, öğrencilerin telefon numarasını alıp, hepsine pazartesi günü kiralayacağı eski evde buluşmaları için haber vermişti.

Günün geri kalanında birkaç çekim şirketiyle görüşmüş, aralarında en ucuz olanıyla bir gizlilik anlaşması imzalamış, pazartesi görüşmek üzere sözleşmişlerdi.

Yönetmen, kendini filme kaptırmışken, dünyanın bir ucunda farklı şeyler oluyordu.

Angelo, Hollywod'a gidemeden tekrar aile evine dönmek zorunda kalmıştı. Helikopterde otururken, her dakika baş ağrısı daha da artıyordu. Sinirden ne yapacağını bilemez haldeydi. Onun sinirini fark eden Nina, adama bir kadeh viski uzattı.

Angelo, viskiden birkaç yudum alırken, düşünmeye devam ediyordu. Ailesinin sırrını kim ifşa etmiş olabilirdi? Kafasında tek tek tüm aile üyelerini düşünüyor, tartıyor, bir sonuca varamıyordu.

Abel miydi? Abel, Vero ailesinin dördüncü erkek torunuydu. Çocukluğu ve gençliği boyunca aileye hep uzak olmuştu. Uzak kalması böyle bir şey yapacağı anlamına gelmemeliydi.

Abel'in bir ikiz kardeşi vardı. Bale Constantino Vero. Bale, ikizi Abel'in aksine aileye daha çok bağlıydı. Hatta, Angelo'ya laf atan bir adamla kavga etmiş, bu kavgada yüzüne büyük bir yara almıştı.

Angelo, onu suçladığı için nankör gibi hissetti. Bale böyle bir şeyi yapamazdı.

İkizlerin ardından, onların ağabeyleri olan Mario'yu düşündü. Mario da böyle bir şey yapmazdı. Her zaman Angelo'ya saygı ve sevgi duymuştu. Ailesine ise çok bağlıydı.

Ardından ailenin iki kızını düşündü. Aria ve Juno. Aria, yirmi altı yaşında kendi işinin başında bir kadındı. Monte Carlo'da yaşıyor ve ailenin gizliliğine herkesten daha çok önem veriyordu. Aile sırlarını ifşa edecek en son kişi oydu.

Juno ise on altı yaşına basar basmaz, teknolojiyle ilişkisini kesmiş, kendini derslerine vermişti. Ailedeki en zeki kız olarak, Juno asla böyle bir şey yapmazdı. Çünkü sonuçlarını bilirdi. Kendini o riske atmayacak kadar zeki bir kızdı.

Nina mıydı yoksa ? Sonuçta ailesinin sırrını ve hikayesini bilen tek yabancı oydu. Hayır, o da yapamazdı. Nina, böyle bir şey yapmaya korkardı.

Geriye kalan tek kişi Abel idi. Angelo, bunları düşünürken Sicilya'ya varmıştı. Çatık kaşlarıyla aile evine bir bakış attı. Beyaz mermerler, yeşil ve parlak çimenlerin üstünde görkemli bir şekilde yükseliyor, denizin tatlı esintisi bahçedeki çiçekleri uçuşturuyor, etrafa güzel bir koku bırakıyordu.
Angelo, bu manzaraya bakıp sakinleşmeye çalıştı. Yanlış bir hareket yapmaması gerekti. Sakin olmalıydı. Çünkü o herkese örnek olan bir adamdı. Tek bir hatası, suçu olmaması gerekti.

Bu aileyi ayakta tutan kişi Angelo'ydu.

Kendini sakinleştirip içeri girdi. Evin içine girdiği an, gördüğü kişiyle yüzüne bir tebessüm yerleştirip, adama doğru ilerledi.

Frederick Marino. İtalya'nın en güçlü ikinci adamı. İkinci fakat hürmet edilen bir adam. İtalyanlar, yaşlılara her zaman daha çok hürmet ederdi. Özellikle o yaşlı adam, eski bir mafya ise.

Angelo, adama doğru adımlayıp elini sıktı. Ardından tok sesiyle konuştu. "Bay Marino, lütfen oturun."

Frederick, başını iki yana salladı. "Hayır, çocuğum. Konuyu kısa keseceğim. Seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Seni çok sevsem de, kuzenin Abel'in hatasını telafi etmesini bekliyorum. Fakat bildiğin gibi o kayıp. Onu aramayı bıraktın mı yoksa? Biliyorsun, bana bir sözün vardı."

Angelo, adamın dediğiyle hafifçe başını salladı. Abel, Abel, Abel! Her zaman saçma sapan sorunlara sebep oluyordu! Derin bir nefes aldı ve Bay Marino'ya bir teklif yaptı.

"Biliyorsunuz, Abel'in bir ikizi var ve onun hatasını telafi edebilir. Ne dersiniz? Hem Bale, Abel'den daha ciddi ve olgun birisi."

Marino, birkaç dakika bunu düşündü. Bu teklifi zevkle kabul edip, evden memnun bir halde ayrıldı.

Angelo, Bale'nin hayatını mahveden bir karar vermişti. Ama bir şey daha vardı.

Bir adam, her zaman ailesini korumak için her şeyi yapmak zorundaydı.

...

Hikaye nasıl gidiyor? Duymak isterim. <3

YÖNETMEN Where stories live. Discover now