19 | control

3K 202 744
                                    



merhaba, geç de olsa 6.8k bir bölüm ile geldim~ 

+18 sahneler içerir, hatalar için şimdiden üzgünüm çok kontrol edemedim. iyi okumalar!! <3



—♡—

bölüm on dokuz

control


Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.




Bahar beraberinde çiçekleri getirmişti; her yerde açan kiraz çiçekleri gökyüzünden dökülüp de kaldırımlarda ağır izler bırakırken, farkında olmayan insanlar onların üzerine basıp kokularını, esanslarını, varlıklarını kaldırıma daha da yerleştirirken arabanın içerisinde sessizlik vardı.

Seokjin çiçekler ve etrafta uçup duran polenler yüzünden alerjisinin yükselmesini istemiyordu; ama bir yandan bu onun sorumluluğu gibi hissetmişti. Çiçeklere olan alerjisine rağmen onları bu kadar sevmesi ve buna engel olamayışı, kokusunun bile onlardan eser taşıması Tanrının bir oyunuydu, her zamanki gibi.

"Burasıydı," dedi dakikalar sonra ilk defa konuşarak. Söylediğiyle etrafındaki karanlık havayı dağıtmıştı, bir bıçak kadar keskindi sessizliği. Alfanın arabadan çıkıp yanına gelmesi bile gözlerini odaklandığı yerden çekmesine olanak sağlayamamıştı.

Gözleri altı katlı apartman dairesinin dördüncü katında takılıydı; şimdi balkonunda kıyafetler asılıydı ama bir zamanlar rengarenk çiçekler vardı; rengarenk çiçekler kadar masa, dört sandalye, bir de bebek sandalyesi. Daha var olmamış bir bebek için. Balkona yerleştirilmiş masada oturup ablasıyla yediği yemekler de aklındaydı –tıpkı aldıkları bebek sandalyesiyle büyük umutlar gibi.

Jungkook anlamayarak apartmana baktı. Omeganın sabah uyandıkları gibi onu Busan'daki rastgele bir apartmanın önüne getirmesini kavramıyordu sanki.

"Burada yaşıyorlardı," diye fısıldadı Seokjin. Jungkook'a dönmedi. "Abinle ablam. Evleri burasıydı." Parmağını kaldırdı, onun gözünden görme amacıyla Jungkook'a doğru yaklaşarak parmağını kaldırdı. "Dördüncü kat."

Jungkook gözlerini apartman dairesinden çekip Seokjin'e çevirdiğinde omeganın titreyen dudaklarını ve acıyla kısılmış, ıslak gözlerini gördü –ağlamaya müsait duruyordu, sanki Jungkook ona tek bir teselli sözü söylese yere çökecekti, sanki bu konu hakkında konuşmamak kadar konuşmak da acı veriyordu, sanki ne yaparlarsa yapsınlar hep acı verici olacaktı.

"Mutlular mıydı?" diye fısıldadı Jungkook, elini omegasının beline sararken. Haaifçe arkasına geçip iki eline de sardı ve çenesini geniş, güzel omuzuna yasladı. "Abimle ablan, yani."

metanoia | jinkookKde žijí příběhy. Začni objevovat