23

3.2K 171 61
                                    


"Senden nefret ediyorum." Yunus'un bana söylediği şeyle şaşkınlıkla bakıyordum onun yüzüne.

"Ben ne yaptım!" Şaşkınlığım ses tonuma da yansımıştı.

"Bir de arkadaşız, senin mutlu olman için her şeyi yaparım diyordun Naz. Yazıklar olsun." Yunus'un her dediğiyle biraz daha geriliyordum.

"Yunus n'oluyor?" Kerem sesleri duymuş olacak ki tesisteki odama geldi. Yunus'un bana karşı olan öfkeli bakışlarını gördüğünde beni kendine doğru çekmişti refleks olarak.

"Senin bu sevgilinin her şeyden haberi varmış. Enesle Eda'nın sevgili olduğunu bildiği hâlde saklamış. Planlı bir şeymiş. Benim moralimi bozacak ve sonrasında sizin de moralinizi bozup abisinin takımının şampiyon olmasını sağlayacakmış." dediği şeyler o kadar mantıksızdı ki.

Ben abimi aramayı bile unutuyordum çoğu zaman. Keremle daha çok vakit geçiriyordum ona bakılırsa. Yunus'a bunları kim söylemişti?

"Bunu iddia eden kim?" Kerem'in sorusuyla Yunus'un öfke dolu gözleri Kerem'e dönmüştü.

"Eda söyledi. Mesajlarla birlikte hem de." Şaşkınlıkla onun bu dediğini dinliyordum. Çok saçmaydı. Kerem'in bakışları şüpheyle bana döndüğünde yumruklarımı sıktım, ağlamamak için.

"Naz, gerçekten böyle bir şey var mı?"Onun şüpheli oluşu beni şaşkınlığa uğratmıştı.

"Cidden mi soruyorsun bunu?" Sorgularcasına baktığımda Kerem'in kaşları çatıldı. "Trip sırası değil Naz." Kaşlarım havalanmıştı.

"Sence böyle bir şey var mı Kerem?" Sorgularcasına ona baktığımda gözleri kısılmıştı.

İnanmıyordu, sorguluyordu. Bu onun bir şeye emin olmadığında attığı bakıştı.

"Siz neye inanmak istiyorsanız ona inanın." Onları ardımda bırakmıştım. Ersan abiye gidip biraz rahatsızlandığımı erken çıkmamın bir sorun teşkil edip etmeyeceğini sormuştum.

O da sorun olmadığını, sağlığıma dikkat etmemi söyleyip çıkmama izin vermişti.

Onun odasından çıktığımda aniden karşıma çıkan Alp'e baktım. "Naz, iyi misin?" Kafamı sallayıp hızlıca yanından geçip gitmiştim.

Bana nasıl güvenmezlerdi? Böyle bir şey yapmayacağımı bilmiyorlar mıydı? Yunus hadi Eda'nın gazına gelip ona kanmış olabilir. Peki ya Kerem? Kerem, Eda'nın nasıl biri olduğunu benden iyi bilmiyor mu?

İnanamıyordum cidden.

-

"Abim ağlama artık." Abim, şefkatle saçlarımı okşuyordu. "Neden bana inanmadılar abi?" Gözlerinin içine bakıyordum. Gözde, bu hâlime dayanamamış bana sarılmıştı.

"Seni üzeceğini biliyordum. İlk defa ben haklıydım demek beni çok sinirlendiriyor."

Derin bir nefes vermiştim.

"İnsanlara bu kadar değer vermek benim hatam." Kendimi toparlamaya çalıştım. İçeriye gidip elimi yüzümü yıkadım ve geri içeri geldiğimde gülerek konuştum.

"Rakı balık mı yapsak?" dediğim şeyle abim gülmüştü. Gözde de heyecanla gözlerini açmıştı. "Mertoyu da arayalım."

Birkaç kişi buluşup bizim böyle aramızdan birinin morali bozuk olduğunda gittiğimiz balıkçıya gelmiştik. Muhtemelen sabah hiçbir şey hatırlamayacak içip, sabah feci bir ağrıyla uyanacaktık.

Allah'tan yarın ne abimlerin ne de bizim idmanımız yoktu. Tesislere gidilmeyecekti.

Arabadan inen Mert Hakan'ı görünce gülümseyerek yanına ilerledim. Ona sarıldığımda gülerek o da bana sarılmıştı. "Kim üzdü bizim ufaklığı?" Altay'ın sorusundaki ufaklığa bile kızmamıştım. Onlarlayken gerçekten sinirimi unutuyordum çünkü.

"Gel sana da sarılacağım." Altay'a işaret yaptığımda gülerek bana yaklaşmıştı. Parmak ucumda ne kadar yükselsem de şartların elverdiği şekilde sarılmıştım.

Masaya geçtiğimizde balıklar söylenmiş rakı bardakları doldurulmuştu.

"N'oldu be güzelim? Neden bu hâldesin?" Mert Hakan'ın sorusuyla dudak büzdüm.

"Bir arkadaşımın üzülmesinde parmağım olduğunu bunu yapmamın da yegane sebebinin sizin şampiyon olmanızı sağlamak isteyişim olduğunu düşünüyorlar." dediğim şeye şaşkınlıkla bakmışlardı.

"Abi, Naz yanımıza bile gelmiyor." Altay'ın dediği şeyle kafamı salladım.

"Hadi sözde üzülmesini istediğim arkadaşımın inanması için yeterli sebepleri var kendince ancak Kerem?" Bardağı kafaya diktiğimde bakışlar bardağımdaydı.

"Bu gece uzun olacak." Abimin sözleri kulaklarımı doldurmuştu.

"Abi mesela biri gelip diyecek ki Gözde böyle kötü bir şey yaptı. Gözde'den şüphelenir misin?" Kafasını olumsuzca salladı. "Yapmayacağına emin olduğum şeyleri söylerse güler geçerim. Ancak mesela Gözde geldi tokadı çarptı ağzıma derse inanırım. Yapar çünkü." Sona doğru Gözde'yle dalga geçmişti.

"Değil mi abi? Bence de öyle olmalı." Üzgünlükle söylediğim şeyden sonra Altay kolunu omzuma attı. "Bir açıklaması vardır eminim ki." Söylediği şeye alaylı bir şekilde güldüm.

"Ya yoksa Altay? Ya sadece içindeki his şüphe duydurttuysa? Bana güvenmeyen biriyle nasıl bir ilişki yaşayacağım ben?" Onlar belki de şu an benim yakınım oldukları için böyle düşünüyorlardı. Ama sanmıyorum ya, hepsi dürüst insanlardı ve benim bir hatam olduğunda yeri geldiğinde gerçekten de çatır çatır söylemişlerdi, zamanında.

"Bence herkes ikinci bir şansı hak eder." Altay'ın bu dediğime alayla güldüm.

"İkinci şans birincisine haksızlık değil midir?"O kadar mantıklıydı ki bu dediğim. Bu sözlerime içilirdi.

Şimdi şey falan diyenler olur muhtemelen Kerem bir şey dememiş ki. Arkadaşlar güven dediğiniz şey sorgulanmaz diye düşünüyorum, en azından ben. Eğer siz biriyle bir ilişki içerisine girdiyseniz o ilişkinin temellerinde güven olmalı. Sen birine güveniyorsan sen böyle bir şey yaptın mı diye sormazsın direkt o böyle bir şey yapmaz diyebilirsin diye düşünüyorum. Dolayısıyla drama queen olarak gözükebilir ama bence birçok kişinin sevdiği kişiler tarafından böyle karşılanması sonucunda ben çoğunluğun Naz gibi davranacağını düşünüyorum yani.

Gibi Gibi || Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin