"Çığlık kıyamet. Sonra çıkıyor odadan, ortalığı inletiyor. Odamda böcek var diye. Otel sahipleri bedava ağırladı. Ben hayatımda daha çingene bi' insan görmedim." Altay'ın dediği şeyle ona dil çıkardım.
"Ben bana bayılıyorsun diye yorumladım." Yumruğunu uzattığında ben de yumruğumu ona doğru getirdim.
Dorukhan yine kulağıma doğru yaklaşmıştı. "Sen iyi oyuncusun Naz, şimdi sanki komik bir şey demişim gibi güleceksin. Ama senin flörtvari bir gülüşün var. Hafif böyle, onu yapıyorsun. Yap." Dediğinde, söylediği şeyi yaptım. Abim, Dorukhan'ın omzumdaki koluna vurduğunda Dorukhan sandalyemi kendisine doğru çekmişti.
"Şimdi, sen yavaştan kalkıp tuvalete gidiyorsun. Eğer senden hoşlanıyorsa tak diye gelecektir. Hadi yine iyisin." Dediği şeyle gülümsedim. "Teşekkür ederim."
"Rica ederim bücür." Bu dediğine dil çıkarttım ve ayaklandım. "Lavabo." bakışları bana dönenlere açıklama yapmıştım.
Adımlarımı lavaboya doğru attığımda arkamdan kimsenin gelmediğini fark etmiştim. Neden olmamıştı? Neden gelmemişti?
Aynada kendime bakarken açılan ani kapıya gitti gözlerim. İçeriye giren Kerem'e baktım şaşkınlıkla. İçeri girdikten sonra kapıyı kilitlemişti. "Burası kızlar tuvaleti, hatırlatırım." alayla dediğim şeye göz devirdi.
"Ne yapmaya çalışıyorsun Naz?" dediği şeyle tek kaşım havaya kalkmıştı.
"Hiçbir şey yapmaya çalışmıyorum Kerem." Söylediğim şeyle derin bir nefes alıp bana doğru bir adım atmıştı.
"Beni kıskandırmaya çalışıyorsun." dediği şeye alayla gülmüştüm. "Neden? Sen kimsin ki." Bu dediğimi beklemiyor olacaktı ki şaşırmıştı, yüzünden belliydi.
"Bu ne demek oluyor? Sevgilinim ben senin farkındasın değil mi?" Sorgularcasına bakıyordu yüzüme.
"Sevgilim mi? Benim sevgilim, bana inanırdı Keremciğim. Başkasına değil." dediğim şeyle yumruklarını sıkıyordu. Kerem sakin bir insandı arkadaşlar. Onu sinirli görüyorsanız ciddi anlamda sinir bozucu bir şey olmuş olması gerekirdi.
"Özür dilerim." Kafamı iki yana salladım. "Keşke her şey tek özürle geçse gitse ya." dediğim şeye kaşlarını çattı. "Ben bir şey yapmadığım hâlde özür diledim Naz. Sence de abartmıyor musun?" Ufak bir kahkaha atmıştım.
"Şöyle düşün. Şimdi Halil gelecek ve bana diyecek ki Naz, Kerem senin arkandan iş çevirdi." Kaşları çatılmıştı bu dediğime.
"Ben, Halil ne kadar yakın arkadaşım olursa olsun Kerem böyle bir şey yapmaz diyebilirdim. Sen neden böyle bir şey diyemiyorsun?" Sinirle konuştuğumda yere doğru eğilmişti kafası.
"Anca böyle susarsın işte. Hiç o böyle bir şey yapmaz diyemedin. Eda'nın nasıl bir insan olduğunu ve insanları çabucak manipüle ettiğini bilmiyormuş gibi davranıyorsun. Bırak gerçekten değmezsin dil döktüğüme." Kırılmıştı, belliydi.
Muhtemelen pişman olacaktım. Onu arkamda bırakıp çıktığımda o henüz çıkamamıştı oradan.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.