2.2

90 14 27
                                    

Selamlar ve iyi okumlar efendim!

Bölüm şarkısı: Ne güzel güldün~ Pinhani

❄️❄️

"Gülme artık, yeter."

Bana söylediğinin aksine hâlâ gülmeye devam eden Özgür'e kısa bir bakış attım ve bende gülmeye devam ettim. Yapacak bir şeyim yoktu, o anki yüz ifadesine saatlerce gülsem yine de az kalırdı.

Gerçekten beklemiyordu, daha doğrusu beklemiyorduk. Dediğim gibi, İskender adındaki garsonun bir anda sohbetimize katılacak kadar konuşmamıza kulak misafiri olması asla beklediğim bir durum değildi. Ancak asıl komik olan bu değildi! Asıl garip olan Özgür azıcık, ucundan utanmasıydı...

Sonuçta Özgür'ün söylediği her cümle saçmalıklarla doluydu. Hamile olduğunu bile savunmuştu, utanması da oldukça normaldi.

O an için dikkatli bakıldığında anlaşılmayacak şekilde yanakları kızarmıştı, gözlerini de masaya dikmiş, bize bakmaktan kaçınmıştı. Söyleyecek hiçbir şey bulamadığından dolayı dudaklarını birbirine bastırmıştı. Özgür'ün konuşmaya ve yanlış anlaşılmayı düzeltmeye niyeti yok gibiydi, bu yüzden de durumu ben devralmıştım.

Zaten, eğer ben adama konunun onunla ilgisi olmadığını söylemeseydim adamın başımızdan ayrılacağı da yoktu.

"Valla, seninde utandığını gördüm ya, ölsem de gam yemem artık."

Kaşlarını çattı ve yalancı bir sinirle yüzüme baktı, kızdırmıştık küçük enişteyi...

Olabilirdi böyle şeyler.

"Ne utanması, nereden çıkardın sen onu?"

Sen zaten kafanda kurmuşsun kızım.

Omuz silktim.

"Ne dersen de, ben gördüğüme inanırım."

Yürüdüğümüz kaldırımda adımlarını hızlandırdı ve önüme geçti. Yürümeye bana dönerek devam etti.

"Ha ben bir şey dediğimde bana inanmayacaksın yani?"

Gözlerimi devirdim, ben dediği hiçbir şeye inanmayacağımı söylemedim ki? Tekrar omuz silktim.

"İnanmam ki."

Bir süre şaşkınlık içinde yüzüme baktı, sanırım istediği cevap bu değildi. Bende bunu amaçlamıştım zaten.

"En azından neden inanmayayım falan deseydin de mutlu olsaydım."

"Öyle soruya böyle cevap, işine gelirse."

Gülerek söylediğim sözler üzerine iç geçirdi ve hafifçe gülümsedi.

"Neyse ki seninle ilgili her şey işime gelir."

Dondum, ciddi ciddi olduğum yerde donakaldım. O kadar hazırlıksız yakalanmıştım ki bu sözlere, adım atmayı unuttuğumun dahi farkında değildim.

Yanıma yaklaştı ve elini salladı gözlerimin önünde. Sanırım sadece adım atmayı değil yüzüne bakmayı da unutmuştum.

Elini salladığı için değil de, elini sallamak için dibime kadar girdiğini fark ettiğim zaman ancak kendime gelebildim.

Sahi, aramızda bu kadar az bir mesafe olması şart mıydı?

"Sırma, kendinde misin?"

Kafamı salladım onaylarcasına, sonra alık alık gözlerine bakmaya devam ettim. Söyleyecek tek bir kelime dahi bulamıyordum.

Ihlamurlar Çiçek AçtığındaWhere stories live. Discover now