AIDS palavraymış

3.2K 33 14
                                    

Hızımı alamadım bir bölüm daha attım. Bu bölümde çıldıracaksın jddjdjdj

👑

"Sürekli karşıma çıkman artık sinirimi bozmaya başladı Tolga." Diyerek homurdandım, her partide bu çocuğun olması şart mıydı?

"İnan ben de meraklın değilim Hazel," dedikten sonra sırıttı. "Senin sarışın gözlerini senden alamıyor. İtiraf edip sevgili oldunuz değil mi?"

"Her şeyi bu kadar ince ayrıntıyla inceleyip bilmen de can sıkıcı."

"Biz Türk'lerin sezgileri çok kuvvetlidir."

"Siz Türk'lerin penisini çok merak ediyorum,"

"Neden? Ağzına almak için mi?"

Yüzümü buruşturdum. "İlgi alanım dışında canlı penis, yapayına hayranım ben. Sadece kesildiği hakkında birkaç duyum almıştım."

"İstersen gösterebilirim ama sakso çekmen karşılığında."

Ona orta parmağımı gösterip güldüm. "Çok beklersin."

"Çok beklemeye gerek yok, arka odaya geçelim?"

"Hey benim sevgilim var lanet olasıca, git o soğan kadar penisini başka kızın ağzının içine sok."

"Soğan kadar mı?" Diyerek yüzünü buruşturdu acı çekermiş gibi. "Kesildiği doğru ama soğan kadar değil bebeğim. Bak penis muhabbeti yaptık önümde nasıl bir şişlik var görüyor musun?" Dediği şişliğe bakarken göz devirdim.

"Eminim kendini tatmin etmen için boş odalar var."

"Tam da ihtiyacım olan ufak bir ağız ve saçını elime dolayıp çekeceğim uzun saçlı bir kız." Dedikten sonra elindeki içkiyle dans eden kalabalığın arasına girdi. Bu çocuğu anlamakta güçlük çekiyordum fakat bir yandan muhabbeti sarıyordu. Hala biriyle sevişmemiş olmasına da üzülüyordum. Ben, bir saniye bile Annabel'e dokunmasam çıldırırdım.

Etrafı kolaçan ederken Annabel'e yakınlaşmaya çalışan Paul'u görünce yumruklarımı sıktım. Öte yandan dişlerimin de sıkmamın nedeni Prenses'in o piçe gülümsemesiydi.

"Tekrardan barışacaklar." Kulağımın dibine kadar gelen Jack'e ters ters baktım.

"Oluru yok o dediğinin."

"Neden bu kadar emin konuşuyorsun? Birbirlerini özledikleri çok belli, Paul'un performansı okulda oldukça popülerken sence Ann onu bırakır mı?"

Aklımı çelmeye çalışan Jack'e izin verdim. Sevdiğim kızı tekrardan o piçin kollarına atamazdım. Zamanı gelmişti itirafın, herkes de buna şahit olacaktı. Yerdeki çimenleri eze eze yanlarına vardım ve Annabel'i kendime çekip yüzünü avuçlayarak dudaklarını öpmeye başladım. O daha ne olduğunu anlamazken kendime bastırdım. Etrafta şaşkınlığa dair nidalar yükselirken geri çekildim.

"Arkadaş sandık meğerse sevgililermiş."

"Seks makinesi Paul'dan sonra Hazel mi? Cidden mi Prenses?"

"Prensesimiz lezbiyenmiş!"

"Şunların pornosu olsa da dev ekrana yansıtıp izleyebilsek keşke."

Daha nice nice konuşmalar varken hepsini kulak arkasına atıp odaklandığım tek kişinin ifadesini izledim. Şaşırmış halde bir bana bir de arkamdaki insanlara bakıyordu.

"Bu kız için mi bıraktın beni Ann? Yazıklar olsun sana." Paul hayal kırıklığıyla yanımızdan ayrılırken Ann bana döndü.

"Herkesin içinde neden bunu yaptın Hazel?"

"Neden yapmayayım? Sevgilim değil misin sen?"

"Sana söylemiştim, şimdi sırası olmadığını kaç defa dile getirdim. Kendi bildiğini yapıp beni yok saydın." Dedikten sonra arkasına bile dönmeden eve doğru yürüdü.

"Ann!" Arkasından ne kadar bağırsam da duymazdan geldi. Şimdilik onu yalnız bıraksam iyi olurdu. Kendime içecek alıp rahatlamaya çalışırken ısrarla bakan gözlere dönüp bakmadım. Geçen dakikalardan sonra eve ben de girip etrafta Ann'i aradım. Alt katta olmadığını kanısına vardıktan sonra üst kata çıkıp birbirlerinin ağzına düşen çiftlerin işlerini bozmadan ilerlemeye çalışıyordum. Banyonun önünden geçerken Tolga'nın sesini duydum.

"Evet al şimdi onu ve dilini ucunda döndür." Aralık olan kapıya merakıma yenilerek baktım. Tolga'nın önüne çökmüş bir kız vardı ve Türk'ün baksırı kalçasının altındaydı. Diz çöken kızın kim olduğunu göremezken Tolga'nın konuşmalarına denk geldim.

"Ağzına verdim, boğazına kadar alacaksın onu. Em bırak ve sonra o sıvıyı ağzın dolana kadar al."

"Becerebiliyor muyum?"

"Burada tek beceren kişi ben olmak istiyorum, arkanı dön."

Tanıdık gelen sesle yerime mıhlanırken inleme sesleri beni kendime getirebilmişti. Banyonun fayansla döşenmiş duvarına ellerini yaslayıp inleyen Ann'i izlerken onun içine sertçe giren Tolga'yı göremiyordum bile. Aldatılmışlığın verdiği ağırlıkla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum.

Tolga'nın sürekli kendisini sakındırıp durmasını, partilerde önüme çıkmasının tek amacının ne olduğunu şimdi öğrenmiştim. Üstelik AIDS olayı da başlı başına palavraymış.

👑

Tolga'nın böyle bir şey yapacağını düşünüyor muydunuz?

Tolga'nın böyle bir şey yapacağını düşünüyor muydunuz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.







Prenses Annabel (gxg +18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin