1.2

19.9K 259 14
                                    

Sabahın perdeden sızan ilk ışıkları yüzüme vurarak beni rahatsız ettiğin de, yüzümü buruşturdum. Gözlerimi zorla açarak, derin bir nefes aldım ve yan tarafa döndüm.

Yatağın boş kısmıyla karşılaştıktan hemen sonra hayal kırıklığıyla inledim. Dün gece harika geçmişti ve ben rahat bir şekilde göğsünde uyumuştum. Sabah kalktığım da onu görmeyi beklerken, şimdiyse yatağın boş ve soğuk kısmı beni karşılamıştı.

Tekrar gözlerimi açtım ve yavaşça doğruldum. Güne mutlu başlamam gerekirken, moralsiz ve sinir küpüne dönmüştüm. Bunu yapmasından nefret ediyordum. Sik kafalı.

Ayağı kalkıp, eğilerek yerdeki kıyafetlerimi aldım. Hepsi ayrı bir yana dağılmıştı ve bir araya toplamak çok uzun sürmüştü. Son olarak, sütyenimi de koltuğun tepesin de bularak zaferle doğrulduğum da banyodan gelen sesleri duymamla olduğum yerde kalmıştım.

Sanırım Michael'a boşu boşuna sinirlenmiş ve boşu boşuna küfür etmiştim. Pekala, uyku sersemliğime veriyorum.

Ağır adımlarla banyoya ilerledim ve yavaşça kapıyı açtım. Sıcak buharın kapıyı açmamla yüzüme vurmasıyla, mayışmıştım. Çok sıcaktı ve insanın tüm kaslarını gevşetiyordu.

İçeri girip, kapıyı da arkamdan kapadım. Yavaş adımlarla duşa doğru ilerledim ve kapaklarını açtım. Arkası dönüktü ve geldiğimin farkında değildi. Beyaz tenine düşen her bir damla akıp giderken, benim de içimden bir şeyler akıp gidiyordu. Sanırım onun beni arzuladığı kadar, ben de onu arzuluyordum.

Turuncu saçlarına sürdüğü beyaz şampuanın, rengi değişirken gülümsemeden edemedim. Bu görüntüyü seviyordum.

Yavaşça vücudumu içeriye doğru soktum ve arkamdan kapakları kapadım. Çıkan ses ile Michael'ın aniden bana dönmesiyle birbirimize sürtüştük. Anın etkisiyle benim ağzımdan bir inilti ve Michael'ın ağzından koca bir "Siktir" kaçtı. Daracık alanda birbirimize değmekten başka bir şansımız yoktu. Tepemizden akan sıcak su ve hormonlarımızın bizi ele geçirmesi de buna pek yardımcı olmuyordu.

"Uyanmışsın," dedi yerlerimizi tek hamlede değişerek. Sırtım, soğuk duvarla buluştuğunda gerildim. Bunu anlamış olacak ki, elinin tekini kolumun altından dolayıp, duvara yapıştırdı ve sırtımı da eline yasladı.

Usulca başımı salladım ve gülümsedim. Yüzünü eğip dudaklarıma sert ve etkili bir öpücük bıraktığın da, gülümsemem daha da büyüdü. Alınlarımızı dayayıp, nefeslerimizin birbirine karışmasına izin verdiğimizde, sol elinin parmakları diz kapağımdan yukarıya doğru bir yol izledi.

Amacını anladığımda dudağımı ısırıp, bakışlarımı aşağıya çevirdim. Fakat o, gözlerini yüzümü diktiğinden, başımı kaldırmam gerektiğini anlayarak tekrar göz teması kurdum.

Aniden parmağını içim de hissettiğim de, sessiz ama keskin bir çığlık dudaklarımdan döküldü. Ani gelen parmakla, gözlerimi kapadım ve alacağım nefesi tuttum. İkinci parmakta yanına eklendiğin de, kendimi bulutların üzerin de hissedecek kadar mutlu hissediyordum.

Michael, alnını alnımdan çekerek, dudaklarını omzuma bastırdığın da "Michael," diye inledim. bu hoşuna gitmiş olacak ki, omzumda ki dudakları kıvrıldı ve içimde ki parmaklarını hareket ettirmeye başladı.







*









Harika bir banyodan sonra, üstlerimizi giyip aşağı inmiştik. Summer, kahvaltıyı hazırlamış ve herkes masaya oturmuş bizi bekliyordu. Abimin ne zaman geldiğinden haberim yoktu . Sanırım o, sabah gelmişti.

Bütüm kahvaltıyı, Summer'ın imalı bakışlarıyla geçirdim. Yine sesimizi duymuştu sanırım. Her sesimizi duyduğun da bunu yapıyordu ve beni deli ediyordu. Bir gün ben de onu Calum ile basacaktım. Ve o zaman intikamım acı olacaktı.

Sonun da kahvaltıyı da bitirip, içer geçtiğimiz de neler yapacağımızı konuşmaya başlamıştık. "Pekala, söyleyin bakalım. Bu gün ne yapıyoruz?" diyerek abim konuya herkesin dahil olmasını sağladı.

"Bara gidelim."

"Hayır, biz içemiyoruz ve bir anlamı kalmıyor."

"O zaman, akşama bir parti varmış oraya gidebiliriz?"

"Oh, ben almayayım," diyerek bu teklifi reddettiğim de, Michael sırıtarak, göz kırptı. En son partiye gittiğim de yaşadıklarımı, bir daha yaşamak istemiyordum. Düşüncesi bile korkunçtu.

"Durun, buldum!" diyerek çığlık attı, Summer. "Lunaparka gidelim!" diyerek devam ettiğin de oldukça heyecanlı gözüküyordu. Küçüklüğünden beri en sevdiği yerin lunapark olduğunu ve gitmediğin de bir köşeye sinerek 1 hafta kimseyle konuşmadığını anımsıyorum. Her zaman çocuk ruhluydu.

"Pekala, itirazı olan?" diye sordu Luke. Kimseden ses çıkmayınca devam etti. "Kabul edildi."





Bakalım lunaparkta neler olacak ddkkflfk Hızlı hızlı yazarak yetiştirdim, umarım beğenirsiniz dkdld

Multiye ölebilirsiniz apqjakskxjxkxks

Game ● CliffordWhere stories live. Discover now