game is over

12.8K 264 41
                                    

Canı en çok yananlar, acılarını doşa vuramayan insanlardır. Paylaşmak onlara ağır gelir. Acılar içlerinde büyür. Birilerinin onları kurtarmalarını beklerler. Gelen tek şey ise çıkmaya çalıştığınız karanlıktan sizi daha da dibe batıracak bir aşktır.

Umursamaz olmakla, her zaman her şeyle başa çıkamazdınız. Sadece kalbinizde ki acıları daha da dibe gömer ve bir gün su yüzüne çıkması için beklerdiniz. Bu bekleyiş bilinçli olmazdı. Ya da istenilen bir şey. Siz farkında olmadan sizi ele geçirir ve büyük bir karanlığa sürüklerdi.

Tüm hayatım boyunca böyle yaparak yaşadım. Her şeyi görmezden gelerek yaşadım. Hislerimi dibe gömdüm. Yaşadıklarımı göz ardı ettim. Asla yıkılmaz bir duvar ördüğümü sandığımdaysa, karşıma o çıktı. Beni daha da dibe batıracak katilim.

Kendimle bir problemim yoktu. İnsanlarla bir problemim yoktu. Sadece öylesine yaşayan sıradan bir kızdım. Ta ki Michael Clifford karşıma çıkana kadar.

Kendimi ona kaptırmak elbette ki istemezdim. Çünkü o, kızları becerir ve kovar, ertesi gün kovulanın yerini başkası alırdı. Herkes buna alışmıştı. Bu Gordon döngüsüydü. Onunla yatan her kız şanslıydı.

Ve bir gün piyango bana vurduğunda tereddütsüzce ona kendimi teslim ettim. Gelecek günün kovulmak ve küçğk düşürücü şeyler yaşanacağını biliyordum. Ama onu hissetmek bunları boşvermemi sağlıyordu. Sonuçta umursamazdım.

Ama bir sonra ki gün böyle olmamış ve ne olduğunu anlamadan devamlı takılmaya başlamıştık. Her şey hızlıydı. Sevişir, düzüşür ve beraber gezerdik. Bizim olayımız buydu. Ama ben olayın dışına çıkarak onu sevmeye başlamıştım ki bu hayatımda ki en büyük ve en güzel hataydı. Sonunda üzüleceğimi bile bile bu yolu seçmiştim.

"Evelyn? Hala hazır değil misin?" İçeri ne zaman girdiğini bilmediğim Summer, kapıya yaslanmış bana bakarken, kafamı iki yana sallayıp ona baktım.

"Gelmeyeceğim."

Summer ofladı ve hızla yanıma gelip oturdu. 2 gün önce Luke ile gittikleri yerden dönmüşlerdi. Kimse onlara nereye gittiklerini, ne yaptıklarını ya da ne olduğunu sormamıştı. Summer mutluydu, Luke gülüyordu, Calum ise pişmanlıkla ortalıkta boş boş dolanıyordu.

"Elbette geleceksin. Bu senin kardeşinin doğum günü. Orada olacaksın!" Ofladım. Abimin doğum günüydü ve orada olmalıydım. Fakat orada Michael'da olacaktı. O olayın üzerinden ise 1 hafta geçmişti ve biz hiç konuşmamış, görüşmemiştik. Şimdi gidersem onu görecektim. Ve onu görmek istemiyordum.

"Kuzenimin yediği boku biliyorum Evelyn. Ama bunu Luke'a ödetemezsin. Hadi kalk ve hazırlan. Partiye az kaldı," diyerek ayağı kalktı ve gülümsedi. "Güzel olacak, her şey."


*


Summer'ın zoruyla geldiğim partide gözlerim Michael'ı aramaktan başka bir iş yapmıyordu. Kaçıncı biramdı bilmiyorum. Üçten sonra saymayı bırakmıştım. Fakat hala sarhoş olmamıştım. Ya da öyle sanıyordum.

Partide ki herkes mutluydu. Köşede Luke ve Summer gülüşüyorlardı. Ashton ise tekli koltukta oturmuş içiyordu. Calum ve Emily ortaklıklarda yoktu ve bu iyiydi. Diğerleri ise dans edip, öpüşüyorlardı. Michael ise hala ortalıklarda yoktu.

Oturduğum sandalyeden savrularak kalktığımda, bedenimin çoktan uyuştuğunu anladım. Deli gibi sarhoştum ve her an kusabilirdim.

Saçlarımı geriye atarak ilerlemeye başladığımda, ayağımın altından yer kaydı. Gözlerini kapatarak düşüşüme hazırlandım. Fakat sert zemin erine hala havada duruyordum. Gözlerimi yavaşça açıp, başımı kaldırdığımda keskin yeşil gözleri görmem nefesimin kesilmesine yol açtı.

Saçlarını siyaha boyamıştı. Uzun süredir sakallarını kesmediği belliydi. Gözleri yemyeşil bana bakarken, tek yaptığım yutkunmak oldu. Etkisi altına çoktan girmiştim ve kıpırdayamıyordum.

Kırmızı dudaklarının üzerinde dilini gezdirdiğinde, kendimi onu öpmemek için zor tuttum. Dudaklarım günlerdir dudaklarıma hasretti. Onu deli gibi özlemiştim.

"Konuşmalıyız," diyerek fısıldadı. Sadece başımı sallamakla yetindim. Ve o, bunu bekliyormuş gibi beni kucaklayıp arka bahçeye çıkardı.

Beni çimlerin üzerine bırakıp, o da yanıma oturdu. Etrafa baktığımda, burası içeriye göre daha az kalabalıktı. Bakışlarımı yavaşça Michael'a çevirdim. O, bana bakmak yerine karşıya bakıyordu. Derin bir nefes aldı ve ileriye bakmaya devam etti.

"Seni hiç bir zaman başka kızlarla aynı tutmadım," diyerek durdu ve bir kaç dakika bekledi. Ardından devam etti. "Eğer görseydim, bunca zaman yanımda olmazdın. Seninle ilgilenmezdim. Her istediğinde, yanında olmazdım."

"Bak bu kadar zaman neler olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Sevişmek, düzüşmek ve takılmak olayımız gibi görünse de hiç bir zaman bunu, bu şekilde düşünmedim. Seni her zaman farklı gördüm. Tamam, önceden kızları beceren ve atan bir tip olabilirdim. Fakat bunlar seninle olana kadardı. Sen onşar gibi değildin. Bunu duyguyla yapan, yanımda olmayı bu kadar çok isteyen ve beni umursayan ilk kızdın. Başta bunlar bana yabancı geldi. Fakat zamanla hoşuma gittiğini anladım."

"O gün o partiye giderken, söylediklerin benim her şeyi batırdığımı gösterdi. Sadece düzüşmek istemiyordum. Bunu sana böyle göstermekte istemiyordum. Fakat her zaman boşvermişliğim yüzünden bu böyle gözüktü." Yüzünü bana döndü ve dudakları yukarı kıvrıldı. Ben ise sadace ona bakıyordum. Söylediklerinin doğru olup olmadığını görmek, sarhoş zihnimin bunları uydurmadığına emin olmak istiyordum.

"Oyun bitti, gerçekler ortada. Şimdi seninle takılmak yerine birlikteyiz. İkimizden ne kadar gerçek olacaksa, biz daha iyisini yapacağız Evelyn. Biz olacağız," dedi ve beni öptü.

Game ● CliffordWhere stories live. Discover now