prisoner | taekook (ara verildi)

üç

Arkadaslar yorum yapin amk gorcem yorumlari bak

•
•
•

"İkinizide son kez uyarıyorum. Başınızın derde girmesini istemiyorsanız oturun oturduğunuz yerde, 10 gün sonra çıkarsınız buradan. Ha biz rahat durmayız diyorsanız da yine siz bilirsiniz. Olacaklara hazır olun o zaman."

Kaçıncı olduğunu bilmediğim uyarı ve tehditlerden sonra nihayet gardiyanlar hücrenin kapısını kapatıp kilitlediler.

An itibari ile Kim Taehyung ile beraber göt kadar hücrede başbaşa kalmıştık.

O kadar sikeceğim dedim ama bu dominant puşt beni sikerse bütün karizma elden gider.

Öylece kapanan kapıya bakarken hafif bir kıkırtı duymamla vücudum kasıldı.

"Ee, kaldık baş başa. Ne zaman soyunacaksın?"

Gözlerim kocaman olurken hışımla arkamı döndüm. Ağzımı açıp bağırmaya başlamam ile sesimden rahatsız olur gibi yüzünü buruşturdu. "Ne soyunması pezevenk herif! Git benden uzakta, beni düşünerek çek o küçük aletini!"

"Seni düşünerek? Seni düşünmeye başladığım anda iner sikim, ne saçmalıyorsun? Kusacağım galiba, midem kalktı."

Her kelimesinde daha da öfkelenirken onun keyfine diyecek yoktu. Alçak puşt, arzulanan bir güzellik olmaya bayıldığımı biliyordu ve beni buradan vurmaya çalışıyordu! Bende Jeon Jungkook isem seni, beni arzulamaktan kıvrandırırım Kim Taehyung!

Ağır ağır dudaklarım havalanırken aklımdan geçen hinlikler ile kahkahayı basmamak için kendimi biraz sıkmak zorunda kaldım. Onu pişman etmek için elimden geleni yapacak ve bu on gün boyunca çok fazla eğleneceğim.

Gülümseyerek yüzüme alaylı bir ifade yerleştirdim ve dudaklarımı araladım. "Emin misin ineceğine? Ne zaman yanından geçsem seğiriyordu hâlbuki..."

Cümlenin sonuna doğru dudaklarımı büzüp hayal kırıklığına uğramış bir ses tonuyla konuştum. Oyunculuğuma diyecek yoktu ve ben setlerde olmak yerine bu siktiri boktan yerde karşımdaki salak ile laf dalaşına giriyordum. Hayat gerçekten adil değildi.

"Senden gizlenmek için bacaklarımın arasına saklanıyor sikim Jeon, görüpte üzerine zıplama diye, anlarsın ya." Cinsel iması ve son kelimesinde göz kırpışı ile sinirlerimi tekrar tepeye çıkarırken gözlerimi yumup genişçe gülümsedim. Ona sinirle karşılık verip topuğuma sıkmayı kesinlikle düşünmüyorum.

"Öyle mi? Bende üzerine zıpladığım hayaller ile koğuşunda kendini çektiğini düşünmüştüm. İnlemelerin bizim koğuşa kadar geliyor da, anlarsın ya."

Onun yaptığı gibi son kelimemde gözlerimi kırpmama derin sesi ile kıkırdadı. Benimle uğraşmaktan büyük bir zevk alıyordu.

"Ah Jungkook, beni kendinle karıştırma bebeğim. Söylesene; parmakların, hayallerindeki gibi seni tatmin edebiliyor mu? İnce parmakların yerine sikimi kaç defa hayal ettin, hm? Bahse varım sikimi uzun uzun düşünüp hayal etmişsindir."

Edepsiz cümleleri beni sinirlendirmek yerine gülümsetti çünkü elime güzel bir fırsat geçmişti. Hücre cezası boyunca Kim Taehyung ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacağım.

"Ah Taehyung, tabiki parmaklarım beni tatmin etmiyor... Onlar yerine senin upuzun parmaklarını- ah, hayır, uzun ve kalın sikini tercih ederdim sanırım. Hayallerimdekinden daha iştah açıcı olduğuna yemin edebilirim ama ne yazık ki kanıtlayamam."

Her kelimemde yüz ifadesi biraz daha değişirken kahkaha atmamak için kendimi çok zor tuttum. Ey Jeon Jungkook, sen nelere kadirsin!

Düşüncelerime gülmemek için kendimi tutarken duyduğum hırlama ile yüzüm şokla çarpıldı. Kafamı ağır ağır sesin geldiği yöne çevirirken karşılaşacağım görüntü kesinlikle düşündüklerimle uyuşmuyordu çünkü lanet olası Kim Taehyung'un gözleri kendi renginde değil kurduna ait olan kırmızı rengindeydi!