prurience. ── vsoo ✓

xxxi.

Bekleme odasının duvarları, zengin ve zarif detaylarla süslenmişti. İhtişam ve zerafet, her bir detayda hissediliyordu. Duvarlar, ince işlemelerle bezenmiş yüksek kaliteli kumaşlarla kaplıydı. Altın varaklı süslemeler ve floral desenler, odanın atmosferine sofistike bir dokunuş katıyordu.

Duvarlardaki tablolar da aynı estetik anlayışı yansıtıyordu. Büyük boyutlu tuvaller, ustalıkla çizilmiş portreler ve manzaralarla süslüydü. Her bir tablo, ayrıntılara verilen özenle dikkat çekiyordu. İspanya'nın tarihi ve kültürel mirasını yansıtan sahneler, odaya tarihi bir atmosfer katıyordu.

Tablolardaki figürler, yüksek yetenekli ressamlar tarafından ustalıkla tasvir edilmişti. Kraliyet ailesinin üyeleri, asilzadeler, kıyafetleri ve mücevherleriyle göz kamaştırıyordu. Renklerin uyumu, ışık ve gölgelerin kullanımıyla canlanan bu tablolar, izleyiciye gerçeklik duygusu veriyordu.

Tablolar arasında dikkat çeken bazı sahneler, İspanya'nın tarihi olaylarını ve önemli anılarını temsil ediyordu. Savaşlar, kralların taç giyme törenleri, ülkenin farklı bölgelerinin panoramik manzaraları gibi çeşitli konuları içeren tablolar, geçmişin büyüleyici anılarını canlandırıyordu.

Bu fevkalade odada, kendi romantizmini yaşayan iki meraklı insan vardı. 

Bu sefer kadın kaşınmıştı, Taehyung onu bilgileriyle donatacak ve Jisoo'yu nefessiz bırakacaktı. Fakat onunla herhangi cinsel temas yapmayacaktı.

Bu doyumsuz kadına istediklerinin bir kısmını verecekti, pekala ilk kez bilgiyle tahrik olan birini görmüştü fakat bu Taehyung'un hoşuna da gitmiyor değildi.

"Doğru söylemek gerekirse, İspanya, 15. ve 16. yüzyıllarda dünya sahnesinde büyük bir etkiye sahip olan en büyük imparatorluklardan biriydi." diye başladı Taehyung.  "İspanya, o dönemde büyük bir güç ve zenginlik kaynağıydı. Büyük coğrafi keşiflerin gerçekleştiği bu dönemde, İspanya'nın koloni imparatorluğu genişlemiş ve dünya üzerindeki çeşitli bölgeleri kontrol altına almıştı.

İspanya, Amerika'nın büyük bir kısmını, Asya, Afrika ve Avrupa'da da önemli topraklara sahipti. Altın ve gümüş madenleri, mücevherler, baharatlar ve diğer değerli kaynaklar İspanya'ya büyük bir zenginlik getirmişti. Ayrıca, İspanyol Kraliyet Ailesi, o dönemde Avrupa'da büyük bir güç ve prestij sembolü olarak kabul ediliyordu. Daha İngiltere'nin kendi kendine takıldığı dönemden bahsediyorum."

Jisoo ses çıkarmadan dinliyordu, çünkü inanılmaz hoşuna gitmişti.

"Ancak, İngiltere'nin denizaşırı keşiflerle birlikte yükselişi, İspanya'nın hakimiyetini sarsmış ve İngiliz İmparatorluğu'nun yükselişine katkıda bulunmuş. İngilizler, İspanya'nın kolonilerini ve denizaşırı ticaretini ele geçirerek kendi imparatorluklarını inşa etmişlerdi."

"İngilizlerin, İspanya'nın mücevherlerini çalarak mı zengin olduğunu söylüyorsun?" Diğer tabloya doğru ilerlerken Taehyung kafasını salladı, "Tam olarak öyle diyorum mi amor."

"İngiltere, deniz yollarının keşfiyle birlikte büyük bir denizaşırı imparatorluk kurma fırsatını yakaladı. El Dorado olarak bilinen altın hazinesi efsanesi, İspanya'yı büyülemiş ve keşiflerine yön vermişti. Ancak İngilizler, İspanya'nın altınlarını çalmak için fırsat kolluyordu.

Onlar da büyümek istiyordu fakat sömürgecilik yarışında inanılmaz geç kalmışlardı." "Sanayi devrimi ile onlara yetişmediler mi?" Taehyung sevgilisine baktı, "Sence o kadar parayı nereden buldular sevgilim?"

Jisoo bu güzel soru hakkında cevapsız kaldı. Savaş tablolarından birine bakıyordu. "İngilizler sömürgecilik yarışında inanılmaz geç kalırlar, çünkü sömürgecilik maden de demekti aslında. Amerika'ya gidip koloni de kurdular. Ama hiçbir altına dair iz bulamadılar. Bu da onları inanılmaz zarara sokmuştu."