23

6.1K 551 277
                                    

Verdiğiniz oylardan çok memnunum, lütfen devam<3
-

Barış: hayırdır Masal, neden hiç yazmıyorsun?

Barış: öğrenci konser etkinliği için çalışıyorduk sözde, o gün işim vardı diye gittin ve bir daha da ses seda çıkmadı senden.

Barış: bir sorun mu var?

Önümde notalar kendi kendime bulduğum bir besteye dair çalışmalar yürütürken telefonuma Barış tarafından gelen mesajlar yüzünden duraksamak zorunda kalmıştım.

O sözde çalışma yapacağımız günden sonra ne onunla bir kelime konuşmuş ne de derslikte onunla yüz yüze gelmiştim. Hep ondan uzakta bir köşeye oturmuş ve onunla diyalogdan kaçınmıştım.

Sorun, o Gaye denen kızla arasında bir şeylerin olması veya ikisinin arasındaki samimiyet değildi. Asıl sorun, ikimizin yer alacağı bir çalışmada davet ettiği başka biri yüzünden beni görmezden gelmesiydi. İkisi resmen sanki ben orada yokmuşum gibi konuşmuşlardı. Ayrıca Gaye'nin bana olan tavrı ve Barış'ın beni Gaye'ye tanıtırkenki tutumu hiç hoşuma gitmemişti.

Masal: bir sorun yok.

Barış: bir sorun yok, mu?

Barış: tavırların ve bana davranış şeklin asla böyle söylemiyor ama.

Masal: nasıl yani?

Barış: kampüste yüzüme bile bakmıyorsun.

Barış: çalışmamız hakkında hiçbir şekilde tek kelime etmiyorsun.

Barış: o gün metro istasyonunda yanına geldim ve seninle konuştum.

Barış: ama sen beni hiç takma tenezzülünde bile bulunmadan önümden öylece geçip gittin.

Barış: hayır yani, ben sana istemeden kötü bir şey mi yaptım?

Barış: o sözde çalışacağımız günden sonra bir garipsin bana karşı.

Attığı sayısız mesaj sonucu şaşkına uğramıştım. Ne diyecektim şimdi ki ona? Ondan hoşlandığım için 'Gaye'yle arandaki yakınlık beni rahatsız etti' mi? Veya sadece, 'benden habersiz birini çalışmamıza dahil ettin' mi?

Masal: hiçbir sebebi yok.

Masal: beni yanlış anlamışsın.

Barış: bana asla inandırıcı gelmedi bu söylediğin.

Masal: inandığın ne öyleyse?

Barış: Gaye'nin yanımıza geldiği gün kilit nokta.

Barış: o gün seni bir şeyler rahatsız etti ve bu yüzden benden uzak duruyorsun.

Barış: haksız mıyım?

Derin bir nefes verip yazdım.

Masal: alakası yok.

Barış: yalan konuşan biri olduğunu bilmiyordum.

Masal: pekala, benden habersiz birini çalışmamıza dahil ettin mesela.

Masal: bu uygun bir davranış değildi.

Birden sinirle yazdığım bu mesaj sonrası yutkunup 'yazıyor' ibaresine baktım arkama yaslanarak. Söylemiştim işte.

Barış: mznznsksnxjbs

Barış: oysa ben sana Gaye daha yanımıza gelmeden önce 'bir arkadaşım gelse sorun olur mu?' diye sormuştum ve sen de 'sorun olmaz' diye yanıt vermiştin.

Barış: yoksa unuttun mu?

"Siktir ya." Saçlarımı sinirle karıştırıp tepede en salığından bir topuz yaptım. Nedensizce terlemeye başlarken ellerimle yüzümü yellemeye başladım. Resmen beni sorguya çekiyordu.

Masal: sen çalışmamızı düşünmeden kalkıp da birini davet edebiliyorsan ve bana yalnızca bir dakika öncesinden haber veriyorsan başka ne diyebilirdim ki?

Barış: kabul etmesen diretmezdim ama.

Masal: sen de olsan benim yerimde, zoraki bir cevap vermek zorunda kalırdın.

Barış: iyi de seni ne rahatsız etti ki?

Barış: Gaye'nin bir hareketi mi seni kırdı veya başka bir şey?

Barış: yanlış bir şey söyledi de ben mi kaçırdım?

İstemsiz güldüm. Asıl sorun Gaye ve kendisiydi oysa.

Masal: ben yokmuşum gibi muhabbet ediyordunuz.

Masal: sanki ben orada hiç yokmuşum gibi.

Masal: bir an ben bile varlığımı unutmuş, size odaklanmıştım.

Masal: beni Gaye'ye 'bu' diye hitap ederek tanıttın. Sanırım Masal olduğum bir an aklından çıktı.

Masal: ve Gaye de bizim çalışmamızı seyretmeye pek hevesli değil gibiydi.

Masal: ben de sizi daha fazla rahatsız etmemek adına yanınızdan ayrıldım. :)

Yazmıştım işte. Yazmıştım! İçimdeki her şeyi bir bir yazmıştım.

Mesajlarım tek tek görüldü olurken dirseğimi çalışma masama yaslayıp çenemi avuç içime yerleştirdim.

Barış: haklısın.

Barış: hem kendim adına, hem de Gaye adına özür dilerim senden.

Barış: farkında olmadan oldu tüm bunlar.

Barış: doğrusunu söylemek gerekirse Gaye bana karşı boş değil ve onu üzmek istemediğim için öyle davranıyordum ona karşı.

Barış: gitar çalışımı da görmeyi çok istediğini söyleyince kıramadım işte, davet ettim yanımıza.

Barış: ona dair bir şeyler hissetmediğimden yalnız kalmak istemiyordum zaten onunla, bu yüzden de senle olan çalışmamıza davet etmek istedim.

Barış: ama rahatsız olduğunu bilmiyordum, kusura bakma.

Ne?

Çoktan kısılmış gözlerimle attığı mesajları defalarca defalarca okudum ve düşünmeye başladım. Ya gerçekten böyleyse ve ben, her şeyi yanlış anlamışsam?

Barış: çalışmalarımızı lütfen bunun için aksatmayalım, tüm öğrencilerin önünde konser verme şansımız var.

Barış: bu bizim kariyerimiz için çok önemli bir adım olacak.

"Ne desem ki acaba?" Kendi kendime mırıldanıp çalışma masamın karşısında kalan küçük, yuvarlak makyaj aynama doğru bakıyordum.

Ben daha birkaç gün öncesine kadar Barış'a dair hislerimin olduğunu kendime itiraf ederken neden birdenbire bir yanım artık böyle olmadığını fısıldıyordu?

"Toygar," dudaklarımın arasından direkt dökülen kişinin ismiyle duraksayıp kalbimde oluşan bir hareketlilik sonucu şaşkına uğradım.

Tamam, lisede zihnime kazınacak bir kişiliği olmuştu. Ondan baya baya etkilenmiş ve onu bir daha göremediğim için de oldukça üzülmüştüm. Peki ya şimdi? Hiçbir şey öyle değildi ki. O çocuk beni en zayıf yönüm olan yalnızlığımdan vurmuş ve resmen dalga geçercesine kullanmıştı.

Hâlâ aklıma geldikçe kendimi hiç olmadığı kadar kötü hissediyordum. Kullanılmışlık hissini anca yaşayan anlayabilirdi.

Gözlerimi tekrardan elimdeki telefonuma doğru indirdim ve kalbimin sesini dinleyerek yazmaya başladım.

Masal: bence ben sana engel olmaktan öteye gidemem.

Masal: en iyisi senin tek başına çalışman olacaktır.

-
***simdi bu neydi lan demeyin, bugun gün içinde birkaç(?) tane daha bölüm gelecek. Oy verirseniz kimlerin beklediğini görür ve ona göre daha hızlı yazar atarım :")

CANSIZ YILDIZLAR | TextingWhere stories live. Discover now