-Aşkın Mevsimi...-

208 17 16
                                    

Beklediğinize değen bir bölüm olmasını temenni ederek keyifli okumalar dilerim...

Beklediğinize değen bir bölüm olmasını temenni ederek keyifli okumalar dilerim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


******************************************

2 Hafta Sonra Rize...

Sadun'dan...

Mutluluk denen hayal vâri hissiyat benim bu yaşıma rağmen asla yüreğimin kıyısına bile ulaşmayan tek şeydi. Çocukluğumda nadir anlar vardı doyasıya kahkaha attığım, kalbimdeki kasvetten kurtulduğum... Lakin o anların üzerine kara basan misali çöken adamla onlarda zihnimin en kuytu köşelerine atılmıştı bir zaman sonra...

Hayal kurmak, hep yasak bir elma gibiydi benim için. Tam karşımda onu ısırmam için tüm ihtişamıyla dursa da, içimdeki korkak çocuk buruk bakışlarla onu uzaktan izlemekle yetindi. Bu gün ise ilk defa hayal kuşları adını verdiğim sayısız güvercin kalbimde kanat çırpıyor ve ben mutluluk denen hissin asla doyulamayacak bir duygu olduğunu öğreniyordum...

Kendimi keşfettiğim çocukluk çağımdan beri insanları izleyip onların yüzündeki ifadeleri beyaz kâğıda dökerek canlı hale getirmek en büyük hobimdi. Bir zaman sonra ise uçsuz bucaksız yeşillikleri çizerek onların içinde özgürce dolaşmak en büyük tutkum olmuştu. Elime kalemi aldığım anda sanki bambaşka bir adama dönüşüyordum. Birkaç kez çizdiklerim, o adam yüzünden sabote edildiğinde o günden sonra sanki ilham denilen duygum sonsuz bir uykuya yatmıştı. Benim hayatımdan vazgeçişime oda ayak uydurmuştu benimle. Ta ki ona kadar...

Lavin'i çizmek, hayallerime tekrar kavuşmakla eş değerdi. Yüzünün her bir santimini, bakışındaki ürkekliği, tenin üzerinde yıldızları anımsatan minik benleri resmetmek benim için bir hazine içinde yüzmek gibiydi. Dudağının kenarındaki o minik ben bile Tanrı'nın onu özene bezene yarattığının en büyük kanıtıydı...

Yatağımızda hamileliğinin son aylarına giren sevgilimi çizerken çaylıktaki gece büyük bir aşkla bütünleşen bedenlerimizin, bir yapboz misali tamamlanmasının verdiği aynı hissiyatla çevrelenmiştim. Ona doymam asla mümkün değildi biliyordum. Lakin karşımdaki bu görüntü en nadide sanat eserinden bile daha değerliydi benim için.

Onu kaybettiğimi düşündüğüm anlarda dahi kalbime kök salan aşkı asla bir gram bile azalmamışken, şimdi ona istediğim gibi dokunmak, badem gözlerine istediğim kadar dalıp gitmek benim için yaşamak demekti...

Çizim defterimdeki son rötuşları yapıp yanımdaki koltuğa bırakırken onun huzurla içine çektiği nefeslerle inip kalkan göğsüne baktım. Hamilelik ona öylesine yakışmıştı ki. Bir erkek olarak hormonlarımı zapt etmek çok zordu. Dolgunlaşan hatları ile evimde, etrafımda salındıkça onu yatağa yatırıp kuytularına gömülmemek için büyük direnç göstermem gerekiyordu. Ondan önce hiçbir kadına böylesine bir tutku ile bağlanıp istek duymadım. Oysaki Lavin'i gördüğüm ilk andan beri benim için başka olacağını sanki anlamış gibiydi benliğim. O akşam onu mutfakta dalgınca yeri izlerken gördüğümde benim için basit bir çalışandan fazlası değildi. Fakat başını kaldırıp da göz göze geldiğimiz anda kalbim ilk defa hızına yetişemeyeceğim kadar hızlı atmıştı. Evet başkalarına göre o kilolu bir bayandı ama benim gözümde kendini dünyanın en güzel insanı atfeden diğer insanlardan hiçbir farkı yoktu. Üstelik yüzünün güzelliğini aldığı kilolar bile örtememişti.

YEGANE...Where stories live. Discover now