10.Bölüm

102 11 276
                                    

Yeni bölümle sizlerleyim canlarım. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar

Bölüm şarkıları
Ahmet Kaya: nerden bileceksiniz
Halit bilgiç: söyleme

                KALPLERİN ATIŞI

Demir'den

Zaman hızla akıp gidiyordu. Tam on gün olmuştu. On gündür hastane koridorunda, yoğun bakım kapısının önünde güzel bir haber bekliyordum.

Sevdiğim kadının on gündür gözlerine bakamıyordum. Sesi yoktu, yeşilin en güzel tonu olan gözleri kapalıydı. Sadece hareketsiz bir şekilde uyuyordu.

Elimden hiç bir şey gelmiyordu. Çaresizce sadece onu izliyordum.

Onu ilk gördüğüm an gelmişti aklıma. Bir suçlunun peşinden koşuyordu. Yağmurun yağdığı bir gün ansızın karşıma çıkmıştı. Güzel saçlarının kokusunu ilk kez o an hissetmiştim. Sesini yakından o gün duymuştum. Gözlerine ilk kez o gün bakmıştım. Neredeyse 3 yıl olacaktı. Koskoca 3 yıldır uzaktan seviyordum.

Bu zamana kadar uzaktan Başak'ı koruyan ben, sadece bir adamdan koruyamamıştım. Etrafında ona takıntılı olan bir insan vardı.
Ne istiyor, amacı ne bilmiyorum ama benim sevdiğim kadına zarar vermek istiyordu.

Önce kardeşini aldı, ruhen canını yaktı. Şimdi ise bedenine bir kurşun sıktı, canını yaktı. Hem benim, hemde sevdiğim kadının canını acıttı.

Ne pahasına olursa olsun ben onu bulacaktım. Gerekirse o herifin ölümü benim elimden olacaktı, gerekirse katil olacaktım. Ama ben sevdiğim kadının canını yakanın, canını yakacaktım. Ansızın kendisini elimde bulacak, ölmek için yalvaracaktı.

Benim sevdiğim kadına uyumak yakışmıyordu, benim sevdiğim kadına acı çekmek yakışmıyordu.

Keşke sıkılan kurşun benim kalbime gelseydi. Şuan uyuyan ben olsaydım da sevdiğim kadının ellerimde kanını görmeseydim.

Bir kaç saat sonra on birinci güne girecektik.

Bu zamana kadar uyanmasına dair hiç bir belirti olmamıştı. Günlerdir perişan halde yoğun bakımın kapısında bekliyorduk. Yaptığımız tek şey çaresizce Allah'a dua etmekti. Tüm kalbimle dua ediyordum. Sevdiğim kadının sesini duyabilmek için, gözlerini bir daha görebilmek için sadece Allah'a sığınıp dua ediyordum.

Sandalyede başım eğik gözlerim kapalı öylece bekliyordum. Kimsenin yüzüne bakamıyordum. Suçluydum, korumam gereken canı koruyamamıştım.

Yanımdaki koltuğa birisi oturdu. Eliyle yaralı olan sol koluma dokunduğunda başımı kaldırıp yanımdaki kişiye baktım.

Çınar yarama bakıyordu. "Pansumanını yaptırdın mı? Mikrop kapmasın."

O gün kolumdan vurulmuştum. Acısını hissetmemiştim. Çünkü benim sadece düşündüğüm tek şey Başak'tı.

"Yaptılar pansuman. Merak etme kolum iyi benim. Acımıyor zaten." diyerek Çınar'ı ikna etmeye çalıştım. Kolum yaralanmıştı ama ben acıyı kolumda değil, kalbimde hissediyordum. Ben o gün kolumdan değil sevdiğim kadınla beraber kalbimden vurulmuştum. Ona sıkılan kurşun beni delip geçmişti.

"Hadi ordan oğlum. Ben bilmezmiyim seni. Canın yanıyor ama sen belli etmiyorsun. Çünkü bu olay olduğundan beri kendini suçluyorsun. Yeter be kuzen! Yedin bitirdin kendini. Her zaman güçlü olan adam, kaç gündür çöktü resmen."

"Evet, canım yanıyor ama kolumdaki kurşun yarasından değil, kalbimdeki kurşun yarasından dolayı acıyor." dedim güçlükle.

"Geçecek kardeşim. Geçecek. Bak gör uyanacak bizim sarı cadımız."dedi teselli ederek.

Masum ve SuçluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin