21. Bölüm

41 6 75
                                    


           Sevgiyle yanan kalpler

Polis olmayı seçtiğimde her zaman içimde bir korku oluyordu. Severek seçmiştim mesleğimi, severek de okumuştum. Şimdi de severek yapıyordum görevimi ama ilk zamanlar yaşadığım sorunlar yüzünden korkuyordum. Acaba bir sorun olurmuydu? Suçluyu bulabilirmiydim? Ya elime yüzüme bulaştırırsam diye tonlarca düşünceler beynimi kemirmişti. Ama bir şekilde altından kalkmıştım. İlk başladığım zamanlarda ailem destek olmuştu. Özellikle Zeynep bu konuda benimle sırdaş olmuştu. İnanarak, güvenerek işimi yapıyordum. Oğuz'un yaptıklarına rağmen, yaşadıklarımı unutmaya çalışıp sadece görevime odaklanmaya çalışmıştım.

Tüm engellere rağmen ben bir şekilde dik durmaya çalışmıştım. Benimle oynamışlardı, beni yıkmaya çalışmışlardı ama ben herkese her şeye rağmen ayaktaydım. Hayatımı düzene sokmak içinde her şeyi yapacaktım. Çünkü artık güçlü olma zamanıydı.

"Bu taraftan Komiserim!"

Yeni bir ceset, yeni bir vaka vardı. Demir ile birlikte polisin bizi yönlendirdiği yere doğru yürüyorduk. Üstümde korku yoktu. Sakince o cesede bakacaktım ve soruşturmayı başlatacaktım.

Lakin içimdeki tek sıkıntı cesedin tanıdık biri çıkma ihtimaliydi. Katil bana zarar vermek için etrafımdaki herkesi hedef alıyordu ve tekrar sevdiğim birini öldürmüş olabilirdi. Buna hazırmıydım? Emin değildim. Ben bile henüz kendimi tanımıyordum.

"Görmeye hazırmısın?"diye sordu Demir. Olay yerine yaklaşmıştık. Bakışlarımı yoldan çekmeden dudaklarımı araladım. "Hemde hiç olmadığım kadar. Bakalım bu sefer ki kurban kim?"dedim. Olduğumuz yer bir ormandı. Yağmur yağdığından dolayı her taraf çamurdu. Katilde tıpkı diğerleri gibi sıradan azılı bir katildi. Gördüğüm tanıdığım hatta okuduğum kitaplardaki gibi tenha yerlerde cinayet işliyordu.

Olay yerine geldiğimizde karşımda yerde yatan üstüne gazete serilmiş bir ceset duruyordu. Olay yeri ekibi etrafı incelemeye devam ediyordu. "Bana eldiven verin!"dediğimde olay yeri ekibinden biri plastik eldiveni bana verdi. Onları taktıktan sonra usulca cesede yaklaştım. Eğilip gazeteyi kaldırdığımda paramparça kan içinde  bir erkek yüzüyle karşılaştım. Tahminen otuzlu yaşlarda biriydi. Ceset çamurun en fazla olduğu tıpkı bataklığa benzer kısıma atılmıştı. Ölen kişinin üstünde siyah kısa kol tişört ve siyah kot pantolon vardı. Tişörtün sağ kısmı yırtılmıştı. Üstü çamur içindeydi. Neredeyse her tarafında çamur lekesi vardı. Pantolonunun diz kapağı kısmı yırtıktı. Sol kolu yukardan aşağıya doğru kesilmiş derin bir yara açılmıştı. Boynunda morluklar vardı. Buda bize boğulmaya çalışıldığına işaret ediyordu. Yüzünde de kanlar vardı. Sağ yanağında kolunda olduğu gibi derin bir yara vardı. Her kimse yüzünüde kesmişti. Alnında hafif morluklar vardı. Görüntüsü tam anlamıyla mide bulandırıcıydı.

Gördüğüm kadarıyla ölmeden önce onu öldüren kişiyle baya bir savaş vermişe benziyordu. Aralarında boğuşma olduğu belliydi. Kurtulmaya çalışmış fakat çok kötü bir şekilde öldürülmüştü. Bunu yapanın acıdan zevk aldığına emindim. Murat Hocayı öldürmesinden belliydi. Resmen midesiz bir mahlukat peşimdeydi. Ah! Tam delirmelik.

Ayağa kalktığımda olay yeri ekibinden biri yanıma geldi. O sıra Demir ceseti incelemeye devam ediyordu. Yanıma gelen adam elinde delil poşetini tutuyordu. "Komiserim, bunlar cesedin üstünde bulunanlar." Deyip elindekileri bana uzattı. İçindekileri elime aldığımda ilk gördüğüm şey not kağıdıydı. Bitmeyen notlar.

Ben bana yapılan hiç bir şeyi unutmam Sarışınım. Özellikle ihaneti. Bana ihanet etmeye çalıştı, bende üstüme düşeni yaptım ve onu biçtim. Nasıl eserimi beğendin mi? Zor olsada işini bitirdim. Anlamıyormusun? Bunlar senin için sadece senin.

Masum ve SuçluWhere stories live. Discover now