Ferit: Benim aslan oğlum dedeye mi gidiyor? Dedenin tüm arsalarına, topraklarına el mi koyacak? Ha paşam?
Seyran: Kerem noluyo sevgilim?
Ferit: O yer cücesini karıştırma Seyran. Gıcığım ona.
Seyran: Off başladın he gene. Hadi şu bavulları indirelim de vedalaşalım herkesle.
Ferit: Tamam tamam Mustafa halledecek. Suna'lar hazır mı?
Seyran: Bizi bekliyorlarmış. Geç kalmayalım hadi. Kız karnı burnunda bizi bekliyor Ferit.
Ferit: Ay aman bi şey olmaz ona. O ne yılan ooo o ne fena.
Seyran eline geçirdiği şeyle kocasına vurdu.
Seyran: Ablam hakkında düzgün konuş Ferit.
Ferit karısının elindekini görünce sırıtıp eline aldı.
Ferit: Bunun kırmızısını da alalım Seyran sana.
Elindeki sütyeni görünce bir çırpıda alıp dolaba koydu.
Seyran: Unut sen bunları. Hadi yallah.
Ferit: Ya Seyran. Hem bak zaten orada özlicez birbirimizi diyorum ki biraz bekleseler de biraz özlem mi gidersek?
Seyran: Ay Ferit şişirdin he beni. Mert'i al hadi ya geç kaldık!
Ferit oflayarak oğlunu omzuna oturtup aşağıya indi.
Gülgün: Ah benim paşam. Gel oğlum kucağıma.
Orhan: Dikkat edin Ferit. Hızlı kullanmayın arabayı da.
Ferit: Ya senin bu gelinin maşallah benden hızlı sürüyor.
Seyran öldürücü bakışlarını attı kocasına.
Orhan: İftira atma gelinime. Senden akıllı o. Napıcanı bilir.
Herkesle vedalaşılmış yola çıkmışlardı.
Abidin: Rahat mısın Suna?
Suna: İyiyim iyiyim.
Ferit: Yastık filan veriyi mi? Bagajda var.
Suna: Yok yok sağ ol. Bi an önce gidelim de.
Seyran: Abla iyi değilsen dönelim?
Suna: Yok ablacım iyiyim.
Bir kaç saat sonra yemek için bir dinlenme tesisinde durmuşlardı. Yemekler yenip çaylarını içtiler.
Şoför koltuğunda seyran geçmişti bu sefer.
Abidin: Yemin ederim senden daha iyi sürüyor Ferit.
Ferit: Hocası kim acaba? Di mi karıcığımm?
Seyran: Aynen aynenn. Abidin abi sağ olsun o öğretti.
Ferit: yuh ama Seyran. Gerçekten pes yani sana.
Abidin: Ne var olum?
Ferit: Yok bi şey. Sür sende kız.
✨
Antep'e geldiklerinde akşam olmak üzereydi. Kazım iki torununu da yanına oturtmuş bir şeyler anlatıyordu. Mert asla anlamıyor anne ve babasına gülüyordu. Kerem ise dedesini dinliyor her dediğine kafasını sallayıp onay veriyordu.
