11.Bölüm

12.8K 1.1K 351
                                    

~ 🍐 ~

Zeynep'in kitaplarını toplamasını bekleyen Ayyıldız timi, sessizliğe bürünmüştü. En çokta Cengiz. Cengiz diğerleri gibi kıza üzülmüyordu. Aksine seviniyor. Sebebiyse artık kızın bu vicdansızların arasında kalmayacak olmasıydı. Pekâlâ yara almıştı ama kalmaya devam ederse daha çok alırdı...

Ali Timur öylece çeşmenin yanında otururken, elinde telefonu vardı. Telefonun ekranında Gülçin Erva'nın fotoğrafına bakıyordu. Ne kadarda güzeldi. Hoştu, onundu... Ayçin'e yazmıştı, çaktırmadan fotoğrafını çek diye. O da hemen fotoğraf yollamıştı.

Gülçin Erva yanına ikizleri almış kitap okuyordu.

Hiç dinlememişti onu kitap ve ya Kuran okurken. Dinlemek isterdi mesela Kuran okurken. Bu kez huzuru bildiği Kuranı onun sesinden tatmak isterdi Ali Timur. Gözlerini yumdu içinden dualar etdi. "Allahım ömrüm uzun mu kısa mı bilmem ama....Rızan olursa, bir ömür onun dilinden Kuran dinlemek isterim." Diye dua etti.

Hatta yalvardı. Biliyordu Allah işitirdi ve kabul ederdi. Allaha edilen dua hep kabul edilirdiki. Sadece zaman ve sabır gerekiyor...

"Abi?" Diye seslendi Alphan. Gözlerini açtı Ali Timur.

"Söyle koçum."

Alphan hem çekinerek hem de endişe ederek, "Eymenden bir haber var mı?" Diye sordu.

Ali Timur bir elini boynuna atarak ovaladı. "Daha sabah irtibata geçmiş karargahla. Elhamdulillah iyiymiş. Allah izin verirse bir kaç güne sizinle beraber olurum dedi."

Alphan derin nefes alarak, "Çok şükür." Dedi. Sonra Ali Timur'a baktı. "Az önce bir kabus gördüm. Karabasan gibi rüyama girmişti Eymen."

Ayağa kalkan Ali Timur, bir elini Alphan'ın omzuna vurdu. "Çok uyuduğundandır o Alphancığım. Ama merak etme sana 3 gün 3 gece nöbet yazacağım. 3 gün boyunca kabusu görmez yaşarsın artık."

Yutkundu Alphan. Uykusu onun için çok özeldi. O uyumadan yapamazdı. Uyumalıydı. Uyumadan olmaz-

"Alphan?"

İrkilerek baktı komutanına, "Efendim komutanım?" Diye sordu.

Ali Timur, "Betin benzinin attı birden. İyi misin?" Diye sordu. Garip davranıyordu Alphan. Tedirgin ve endişeli gibi.

"Nöbeti düşünüyorum komutanım. Ne yapacağım diye."

İnanmamıştı Ali Timur. Elbet öğrenirdi sebebini. Timden biraz uzaklaşarak, Gülçin Erva'yı aradı. Çok geçmeden açmıştı. Ruhuna işleyen sesini duyarken, gülümseyerek şükretti.

"Ali Timur! Ne oldu? İyisin, iyisiniz değil mi?"

Ne de güzel Ali Timur diye sesleniyordu. Cıvıl cıvıl çıkıyordu sesi. Arkadan, konuşan çocuk sesleri geliyordu. Olmasını dua ettiği hayallere daldırıyordu telefondan gelen sesler. Tebessümü tüm yüzüne yayıldı.

"Elhamdulillah iyiyiz güzelim. Geliyoruz."

"Çok şükür! Ayçin! Necla teyzeye söyle geliyorlar! Kızım koşsana! Dorukcuğum dur geliyorum."

Kaşları çatıldı Ali Timur'un. Ne demek cuğum? Hem de Dorukcuğum olan cuğum.

"Gülçin Erva? Boncuk suratlı, kıçına bez takmış bebeğe mi cuğum diyorsun sen?"

"Evet. Hem adı üstünde bez takmış bir bebek. Çokta büyütülmemesi gereken bir konu."

Sol elini beline koydu Ali Timur. "Allah Allah ya. Allah Allah! Bir kere bez takmış çocukların meselesini büyütmemiz gerek. Sıpanın üç mü ne yaşı var, karı kız peşinde."

BOZKURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin