10. Bölüm: Kavak Ağaçlarının Arasında

31 4 0
                                    

Willow- Taylor Swift

"Hassiktir" diye bağırışımın üzerinden tam olarak 2 dakika 58 saniye geçmişti ve biz 2 dakika 58 saniyedir bakışıyorduk. Ne güzel bakıyordu deniz gözlüm. Konuyu saptırmamalıydım çünkü bu gerçekten önemliydi. Kraliyet'te evlenmeden böyle görüntülerin yayılması hoş karşılanmazdı. El ele tutuştuğumuz fotoğraf tam 5 gün gündemden düşmemişti ve hemen peşine Eftalya'yı kucakladığım bir fotoğraf magazine düşmüştü ve kimse onun o sırada baygın olduğunun farkında değildi ve bununla ilgili bir açıklamaya kimse inanmazdı maalesef bu da işe yaramayacaktı. Ve büyük ihtimalle kraliyet ailesi bize bunun için evde bir ceza hazırlamıştır bile. Bir anlığına bunları unutmak istedim ve sanki hiçbir şey olmamış gibi Eftalya'ya yaptığım çorbadan içirmeye çalıştım.

-"Varis ne yapıyorsun?" dedi . Kaşlarını çatmıştı ama bu benim içimi ısıtmıştı.

+" Sen hastasın şu an bunu düşünmenin vakti değil , iç şunu." dedim

ve çorba dolu gümüş kaşığı Eftalya'nın ağzına tıktım. Eftalya zorla da olsa çorbayı içti ve yüz ifadesinden anladığım kadarıyla çorbayı beğenmişti. İkinci kaşığı , üçüncüyü derken çorba bitmişti ama çorbayı çok sevdiğini düşündüğüm için kendi çorbamı da vermeye karar verdim ve onu da büyük bir zevkle yemekten çekinmedi.

+ " Beğenmiş gibisin." İçin gururla dolmuştu. Kafasını olumlu anlamda salladı.

- " Bayıldım,ellerine sağlık. " İçim bir hoş olmuştu işte .

+" Afiyet olsun papatya." diye cevapladım. Anlamamışçasına bana baktı.

-"Papatya?" Gerçekten Varis papatya da neydi şimdi?

+" Sade ve zarif " diye yanıtladım sırıtarak. Hoşuna gitmiş olacak ki kıkırdamaya başladı.

- " Bu hoşuma gitti."dedi

ve sırıtırken adını
ezberleyemediğim görevlilerden biri içeri girdi. Sarayda o kadar kişi çalışıyordu ki bazılarıyla daha tanışamamıştım. Her gün odamıza bambaşka biri girdiğinden karıştırmam bence gayet doğaldı ki .

- " Varis Bey misafirleriniz var. " dedi.

Kim olabilirdi ki? Büyük ihtimalle Füsunlardı gelen. Bunun sevinciyle koşarak alt kata yöneldim. En sonunda dış kapıya geldiğimde arkası dönük üç kişi görmüştüm. Ve onlar olduğun anladığımda istemsizce sırıttım . Füsun arkasını dönüp beni görünce koşarak yanıma gelip boynuma atladı.

- " Neredesin lan sen , kaç gündür seni arıyoruz köpek? " dedi. Hasretle yanağına bir buse kondurdum.

+" Çok özlemişim sizi , başımı kaşıyacak vaktim olmadı ki olsa ilk sizi arardım. Füsundan ayrılıp önce Aras'a sonra da Elif'e sarıldım.

+" Özlemişim sizi lan. "dedim büyük bir sevinçle.

- " Özlesen arardın ağabey bir kere bile aramadın. " dedi Elif. Trip atacak gibiydi.

Elif daha 18 yaşındaydı ve benden küçük olduğundan beni hep ölen ağabeyi yerine koymuştu. Altın sarısı saçlarına ellerimi daldırdım :

+" Dünkü bücüre bak sen . " dedim kıkırdayarak.

- " Ama öyle deme ağabeyi 18 oldu o ." diye dalga geçti Füsun ve Aras , Füsun ve ben bir anda gülmeye başladık. Gülerken Füsunun su yeşili gözleri parlamıştı yine. Füsunun gözleri sadece gülerken ve Aras'a bakarken böyle parlardı ki onların arasındaki ilişki ağabey kardeş ilişkisinden farklıydı. Birbirlerine aşıklardı ama reddedilme korkusu onları yiyip bitiriyordu. Füsunla daha yakın olduğumdan onu sarhoş edip ağzından lafı almam zor olmamıştı. Benim bir ara şunları yapmam lazım ama şu aralar çok yoğunum.

Taçsız PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin