İyi okumalar...♡♡♡
<><><>
Amora'nın, yani gerçek adıyla Shin-Hye'nin öldüğünü iki Akademiye de yayılmıştı. Kimin öldürdüğünü çoğu kişi tahmin edebiliyor, iki Akademi de Delta'nın, Vita için yaptıklarına anlam veremiyordu. Ancak bunu Delta veya Vita'nın açıklama yapmasıyla anlayabileceklerdi. Çünkü bildiklerine göre Vita, Delta'yı reddetmişti. Ve Delta'nın, Vita'yı öldürme teşebbüsü gösteren Amora'yı kendi elleri ile öldürmesi absürt geliyordu. Ya ona hala bağlı olduğu içindi yada kendisi onu halletmek istiyordu.
"Delta, duyduğuma göre Vita'nın odasından hiç ayrılmıyormuş."
"Changbin, gittin kendin sordun ya. Bu duymak olmuyor."
"Off ne var? Her yerde o kadar söylenti yayılmış durumda. Bir ara odadan inleme seslerinin geldiğini bile duymuşlar."
Changbin'in sona doğru sesini kısarak konuşmasıyla Seungmin göz devirerek arkasına yaslandı. Buraya geldiği zaman ıq seviyesi düşüyormuş gibi hissediyordu.
"Dedikoduyu çok seviyorsun Changbin."
"Sen sanki hiç sevmiyorsun Jisung."
Changbin, hızlıca Jisung'a cevap verirken oturduğu çimenlik alandan silkinerek kalkıp yerde sırıtan Jeongin'in elini tuttuğu gibi kendine doğru çekti. Beta, ne olduğunu anlamadan Alfa tarafından çekilerek götürülmeye başlanmasıyla üstünde ki şaşkınlığı kolayca atıp elini saran eli sıklaştırdı ve yerinde keyifle gülümseyerek Changbin'in onu götürmesine izin verdi.
İkilinin bu haline artık alışmışlardı. Changbin, yüz vermemeye çalıyormuş gibi yapıyordu, sadece deniyordu ki davranışları ile bu düşüncesi hiç uymuyordu. Jeongin ise her yanyana gelince dünden razı davranışlarda bulunuyordu.
"Acaba Bay Kim, ne zaman Vita'nın yanından ayrılacak? Artık insanlar odayı basmayı düşünüyor."
"Canına susadılarsa basarlar."
Seungmin, Chan'ın dediğine karşı verdiği cevapla somurtarak yerinden kalktı. Çok bile dayanmıştı. Şimdi gidip biraz antrenman yapması gerekiyordu.
"Chan, geliyor musun?"
Omega, Alfa'ya beklentiyle bir süre baktı. Ardından kendisine aval aval bakan bedene göz devirip arkasını döndü ve yürümeye başladı. Chan da neden böyle kalakaldığını anlamadan ayağa kalkıp peşinden ilerledi. Felixler geldiğinden beri peşinde koşan kişi, artık kendisiydi. Ama bu durumu garipsemiyordu.
Geri kalan 4 kişi de bir süre oturduktan sonra kendi odalarına dağılmışlardı. Şuanlık her şey sorunsuz ilerliyordu ve umarım böyle ilerlemeye devam da ederdi...
<><><>
Felix, ön koltukta oturan Delta'nın sinirini anlamamıştı. Yola çıktıklarından beri derin derin soluklar alıyordu ve bu da arabada gergin bir atmosferin oluşmasına sebepti. Vita ile bir sorun olduğunu düşünüyordu. Yani birden yanlarına gelip herkesi alarak Büyücü Akademisine dönmek istemesi durduk yere olacak bir şey değildi.
"Bay Kim? Bay Jeon ile bir sorun mu oldu?"
"Sanane bundan. Öğrenince ne yapacaksın!?"
Hyunjin, sorusuna karşı aniden yükselmesi ile Uzun saçlı Alfa çoktan ne olduğunu anlamıştı. Bu atarlı davranışı bir sorun olduğunun kanıtıydı.
"Aptal Jungkook. Senin kadar aptalını görmedim ki. İlk bana sormadan yıllarca uzak dur, beni reddet üstüne her şeyi öğrenip yanında olacağım sen beni Savaşçı Akademisinden kov. Sanki o lanet Akademiyi yiyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wizard Academy/Hyunlix√
Fanfiction[TAMAMLANDI] Bir evrende omegalar, Alfalar, betalar ve diğer nadir türler ikiye ayrılırdı. Büyücüler ve savaşçılar... Bu iki ayrı yetenek, türe doğuştan gelen bir olaydı. Ve bunlar belirli yaşa geldiğinde onlara özel akademiye yerleştirilir, eğitim...