Bölüm6 Handaki Yabancı

1.9K 169 11
                                    

Kuşları orda bıraktıktan sonra hızla ayrıldım. Kendileri bir adamı yok edebilirler bence.

Başkente tahmin ettiğimden geç vardım ve kalacak bir han bulmam gerekiyor.

Sığınacak kimsem olduğunu sanmıyorum.

En son ne zaman birisi benim için ayağı kalktı?

Bu dünyada en son ne zaman öyle bir şey olduğunu dahi hatırlamıyorum.

Kontun kızı on yıl sonra dönünceye kadar evde herkes onun ardından ağlıyordu. Küçükken de böyleydi.

O kaybolmadan önce bile kimin neyi iyi yaptığı farketmeksizin övgüyü alan kişi olurdu.

Onun kadar güzel değildim tabi ama ondan çok daha yetenekli olduğumu biliyorum.

Narsistlik değil tabi sadece ödevleri hiç bir zaman tamamlamaz ve verilen görevleri tamamlayamazdı.

Geri döndüğünde ise pek farklı değildi. Gözleri parlıyor gibiydi. Parıltı o kadar göz kamaştırıcıydı ki iyi mi kötü mü olduğunu anlamak imkansızdı.

Sosyete de her zaman şu söz fısıldandı. 'Zorluklar içinde yaşayan oydu ama hala daha masum ve güzel olan o.'

Ha... Burada yaşayan herhangi biri nasıl masum olabilir ki? Ah ama masumiyeti bir zayıflık haline getiren yine onlardı!

Ben zayıf biri değilim ve bunla gurur duyuyorum. Ve bu masum olmayan halimle hepsini keseceğim. Şimdi bir de günahkar oldum değil mi halime bir bakın.

Yağmur başladı ve sokakta atımla ilerlemeye devam ettim.

Önüme gelen ilk hana girdim.

Kapıyı ardına kadar açtığımda pelerinimden aşağı yağmur damlaları düşüyordu.

-Burada kalmak istiyorum atımı koyacak bir yer var mı?

Handaki bir görevli baktı ve kafasını salladı. Birisi atı aldı ve götürdü.

-Bir hafta kalacağım.

-35 ay parçası.

Ah evet ve böyle garip bir para birimi var.

-Bu bayağı bir pahalı.

Başkentteki her şey pahalı.

Parayı uzattım ve beni odama götürdüler.

Bu rastgele seçtiğim bir han olmasına karşın alt seviye bir yer değil. Baktığımızda eşyalar kaliteli, bir kaç tane çalışan var ve bura oldukça büyük.

Bara ineceğim en iyi dedikodular her zaman oradadır.

Maskemi yanıma aldım ve aşağı indim.

Köşede bir masaya oturup bir bardak aldım.

Sarhoş adamlar bağırarak konuşuyordu. Yine de hepsinin giyimi yerindeydi.

Haha sanırım ilginç bir yer seçtim.

-Başkent karışacak!

Bağırdı birisi.

-Biliyorum değil mi? Bir kız ve rahip bile dövüşecek!

-Kim bilir tapınakta rütbesi bile düşebilir.

-Kimin umrunda! Kim kazanır sizce? Bence lord Edwin alır.

Dur... Rahip dedikleri...

-Hahha böyle bir duelloyu teklif etmek büyük cesaret ister. Oyum bay rahipe.

Onları kafam önde dinlerken masaya birisi yavaşça oturdu.

-İlginizi çekmişe benziyor.

Maskemi yavaşça taktım ve kafamı kaldırdım.

-Dinlediğinize göre sizin de ilginizi çekmiş.

Karşımda oturan adam bana gülümseyen bir yüzle bakıyordu. İyi bir figürü var.

Önündeki bardağı tuttu ve yüzünü bozmadan içindekini yudumladı.

Hmm duruşu ve bardağı tutuşu hatta içişine bakılırsa o bir soylu. Ama kim?

Kendi bardağımı kazara elim çarpmış gibi masadan aşağı ittim ve adam saniyesinde yakaladı.

Vücut ve refleksler, kesinlikle kılıç kullanıyor.

Bana soru işaretleriyle baktı.

-Nedense oldukça tanıdık geliyorsunuz.

-Hmm oysa ilk kez görüştüğümüze eminim.

Aslında beni önceden görmüş olduğu kesin. Ama ben iki hayat öncesindeki çoğu figürü unuttum.

-Maske güzelmiş.

-Teşekkürler?

-...

-...

Hmm bir fikrim var.

-Sir belli ki sizinde canınız sıkılıyor öyleyse neden bir oyun oynamıyoruz?

_______
Yazar:Villainesssss

Ölü Kızı Değişti Where stories live. Discover now