Ölü Bedenler

131 21 41
                                    

Jisung küvette uyandı. Dizlerini göğsüne çekip kıvrılmış, yanağını musluğun soğuk metaline dayamıştı. Musluktan damlayan soğuk su yüzünden kıyafetlerinin omuz kısmı ve saçlarının bir kısmı ıslaktı. Neyseki geri kalan her yeri kuruydu. Boynu tutulmuş, omuzları ağrıyordu.

Uyku sersemliğiyle tavana, mürekkep testlerini andıran rutubet lekelerine baktı. Bir an zihni bomboş, öylece kaldı. Ardından kaygan küvette dizlerinin üstüne doğruldu, perdeyi kenara çekti. Lavaboya plastik bardaklar, bira kutuları yığılmış, el havluları gelişi güzel fırlatılmıştı. Klozetin üstündeki küçük pencereden içeri süzülen parlak yaz sonu güneşini bölen tek şey, tavandan sarkan sarımsakların oynaşan gölgeleriydi.

Parti. Evet. Jisung bir günbatımı partisindeydi. "Iyyy" diye mırıldandı.

Kaymamak için tutunduğu perde askısından, ağırlığına dayanamayan üç tanesi kopmuştu bile. Şakakları zonkluyordu.

Partiye hazırlandığını hatırlıyordu, en sevdiği bilekliklerini taktığını... Ki şu an kolunu sıkıyorlardı. Ve bağlanması asırlar süren çelik burunlu siyah botlarını giydiğini de... Şuan o garip botları ayağında değildi. Kahverengi gözlerine siyah kalem çektiğini... Hatta evden çıkmadan önce şans için aynayı öptüğünü bile hatırlıyordu. Fakat sonrası biraz bulanıktı.

Jisung yanlardan destek alıp kalktı,küvetten çıktı. Yüzüne soğuk su çarptı. Makyajı bozulmuştu, ruju dağılmış, gözlerindeki kalem ve rimel akmıştı.
Kardeşinin dolabından bin bir yalvarışla aldığı dekolteli gömleğin birkaç düğmesi kopmuş göğsünü açıkta bırakıyordu.
Mavi saçları karman çormandı öyle elle tarayarak düzelecek gibi değildi ama jisung yine de elleriyle taramıştı.

İşin aslı eski erkek arkadaşı Hyunjin den kaçmak için buraya geldiğine ve burada sızdığına emin sayılırdı. Ondan önce Leydi mi Kaplan mı adında bir içki içme oyunu oynamışlardı. Havaya atılan bozuk para yazı mı (kaplan), tura mı (leydi) geleceği konusunda iddiaya giriyor yalnış tahmin ederseniz bir shot atmak zorunda kalıyordunuz. Bunun ardından deli gibi dans etmişler, birkaç viski yuvarlamışlardı. Hyunjin yanına gelip sarkıntılık yapmış ve ikisine tıpkı ışıkla karanlığın tutulması gibiyiz gibi sözler söylemişti.

"Senin donunun içindeki söndü anlaşılan, o tutulmadan bahsediyorsun." gibi cümlelerle onu terslese de Hyunjin inat ve azimle saçma iltifatlarına devam etmişti.
O şeytani melek yüzüyle Hyunjin e hayır demek onun için hep zordu. İşin kötüsü bunu Hyunjin de biliyordu.

Jisung iç geçirerek banyo kapısını açtı. Kapı kilitli bile değildi, yani bütün gece içeri birileri girip çıkmış ve Jisung un o halini görmüştü... Jisung bundan utanç verici bir şey düşünemiyordu. Koridorda ilerledi, yere dökülen biraların kokusu havayı doldurmuştu. Bir koku daha vardı. Buruk, tatlı, metalik bir koku.

Diğer odada televizyon açıktı. Mutfağa doğru giderken haber spikerinin alçalan sesini duyabiliyordu.

Yeonjun'un annesiyle, babası eski çiftlik evlerinde oğullarının parti vermesini aldırmıyordu, bu yüzden Yeonjun neredeyse her hafta sonu evde parti verir, akşam güneş batıp, sabah şafak sökene kadar kapıları kilitler, binevi onları eve hapsederdi.

Jisung birçok kez geceyi bu evde geçirmiş, sabahları mutlaka arkadaşlarının bağrışmaları ve koşuşturma yaşanır, duşlar yapılır. Bir yandan kahveler fokurdarken bir yandan yumurta kokuları evi sarardı.

Ve iki küçük banyonun kapısında kuyruklar oluşur, biri içerde fazla kalırsa kapılar yumruklanırdı. Yani bunca gürültü patırtı Jisung u mutlaka uyandırırdı.

Black City / MinsungWhere stories live. Discover now