4.Bölüm

66 13 0
                                    

Ertesi gün

Hizmetçim akşama doğru gelecek. Bu yüzden giyinmeme yardım etmeye farklı hizmetçiler geldi. Bugün kahverengi bir elbise giydim. Saçlarımı da iki tane balık sırtı yaptırdım. Bence yine çok güzelim.

Her neyse, bugün festivale katılacak bazı önemli kişiler gelecek. Tabii bizde yani ben, Prens Andrew, kral ve kraliçe onları karşılayacağız. Yaaaa, acaba ben niye oradayım? Sanırım kral ve kraliçe nişanlım tarafından sevilmediğimi bilmiyorlar.

Ah, bu üzücü. Yani benim açımdan. Bir de benim size söylemeyi unuttuğum bir şey var; festivale sadece soylu leydiler değil onların aileleri de gelecek. Ama maalesef ki aileler yalnızca on beş gün kalacak.

Zaten festival normalde on beş gün. Ama kral ve kraliçe oğullarına eş bulmak için on beş daha festival adıyla uzatıldı. Değişik bir yöntem. Bizde zaten değişik şeyleri severiz😎.

[ az önce TDK'DEN Her Her neyse kalıbının yazılışına baktım. Sanırım önceki bölümlerde yanlış yazmıştım.
Yazarın notu:)]

Her neyse, biz asıl konuya dönelim. İlk olarak Wizard ailesi geldi. Burada Leydi Anabel Wizard var. Kendisinin sarı saçları kahverengi gözleri benden kısa boyu ve boyunun on katı kadar da kibir var.

Sanırım genetik. Çünkü o ve annesi öyle. Babası ve benden iki yaş kadar büyük görünen bir abisi var. Babası ve abisi oldukça mütevazi görünüyor.

Wizard ailesi arabalarından indiklerinde kraliçe " DEAN krallığın hoş geldiniz." dedi. Leydi Anabelin abisinin gözleri ilk olarak bana döndü. O sırada Andrew kolunu belime sardı ve nazikçe " Hoş geldiniz" dedi sert sesiyle.

Bu hali beni oldukça şarttı. Ama birkaç saniye kadar. Çünkü hâlâ onun nişanlısı olduğum için böyle davrandığını farkettim.

Bu oldukça aşağılayıcı bir şey. Festival başlamadan önce nişanımı atmam gerekiyor. Zaten bu işin başka olur yanı yok.

En yakın zamanda kral ile konuşmam gerekiyor. Zaten hemen kabul edeceğini tahmin ediyorum. En azından aşağılık herifle anılmam.

Ah, yine kendimi avutmak için bir şey buldum.
Her neyse, nerede kalmıştık? Heh, krala nişanımı atmak istediğimi söyleyecektim. Ama aklıma yine ömür çürütücü bir soru takıldı: biz nasıl ve neden nişanlandık?

Ah, bugün babam gelecek akşama doğru. Ona sorsam çok mu garip kaçar? Aslında kaçarsa kaçsın. Kimin umurunda? Şahsen benim değil. Umarım aynı duyguları paylaşıyoruzdur.

Wizard ailesini kalacakları binaya kadar ben ve kraliçe eşlik ettik. Sonrada kraliçe bana döndü ve " teşekkürler Leydi Aurora. Ailemize uygun bir şekilde davrandın. Açıkçası beni oldukça şaşırttın. " dedi. Bende gülümseyerek " Ah, ben teşekkür ederim sevgili kraliçem." dedim. Memnun bir gülümsemeyle yanımdan ayrıldı. Senin egonu yesinler kraliçe.
.
.
.
Babamın gelmesine çok az kaldı. Eğer ona baba ben neden Prens(!) Andrew ile nişanlandım desem garipser. Ama önceden de söylediğim gibi benim umurumda dahi değil ama işte.

Bende babama direkt nişanı atmak istediğimi söyleyeceğim. Artık babamın tepkisinden yola çıkarak nasıl nişanlandığımı bulacağım.

Neyse hemen dolabın karşısına geçip kendime açık mavi bir elbise seçtim. Yardımcılarla hemen giyindim. Lacivert topuklu ayakkabı. Saçlarımı açık bıraktım. Bence oldukça güzel oldum.

Hemen aşağı indim ve Babamın kaldığı odanın önüne geldim. Kapıya dört defa vurdum.
Bu babamla aramızdaki bir şifreydi. İçeri girmem için bir komut geldiğinde hemen içeri girdim. Babam- yani adaşımın babası. ( Az önce Aurora'nın babasını Leyal'in babası olarak aşırı derecede fazla kullandığımı fark ettim.)

Sıkıca sarıldık. Sonra anlımı öptü. Yatağın üstüne oturduk. Babam " Nasılsın güzel kızım. Burada hayatın nasıl geçiyor?" Bende " Şu bir kaç gün biraz yoğun geçti. Ama gayet iyiyim. Sen nasılsın babacım?" " Bende gayet iyiyim kızım seni gördüm daha iyi oldum."

Biz bunları konuşurken konuya nasıl gireceğimi düşünüyordum. Bence hemen şimdi gireyim. " Baba ben nişanımı atmak istiyorum." babam önce birkaç saniye kadar düşündü. Sonra " Zaten önceden nişanlanmak istemediğini biliyordum. Bizim onurumuz ve mevkimiz için bunu yapman beni çok üzmüştü. Ama yaptığının hatalı olduğunu fark edip nişanını atman benim için hiç sıkıntı değil. Hatta oldukça mutlu oldum. Sen nişanlandığından beri içimde bir huzursuzluk vardı. Şuan oldukça iyiyim." Babama gözyaşları içinde sıkıca sarıldım.

Yaklaşık yarım dakika kadar sonra ayrıldık. Biraz havadan sudan konuştuk. Bir veya bir buçuk saat sonra biri kapıyı çaldı. Gelen bir muhafızdı. Yanımıza gelip başıyla selam verdi.

Ardından" Efendim kral ve kraliçe Leydi Aurora'yı çağırıyor." dedi. Babamda başıyla onayladı . Hızlıca ayağa kalktım.

Önemli bir şey olmasa varya içimdeki bütün bedduaları onlara sıralayacağım. Sonuçta beni şuanki babamdan ayırdılar. Baba babadır. Kimin babası olursa olsun.( değil mi)

Muhafızla beraber odadan çıktık. Beni neden çağırdıklarını şuan çok , merak ettim. Acaba ne oldu?

Kral ve kraliçenin yanına vardığımızda kraliçe bana " yaklaşık iki saat sonra Glory ailesi gelecekler. Onları karşılamak için aşağıda hazır olmanı rica ediyorum." dedi. Bende " Tabii ki kraliçem." dedim.

Sonra ufak bir selamla yanlarından ayrıldım. Bu gelecek ailede Leydi Emma yani sevgili(!) prens Andrew'in sevdiceği. Ah, düşündükçe sinirlerim bozuluyor.

Leydi Emma'yı hiç görmedim ama benim gibi bir güzelliği nasıl bırakır hâlâ aklım almıyor. Demek ki herkes benim gibi düşünmüyor. Ama onların düşüncelerini bir yerlerine takan Leyal de yok.

Ah, her neyse hemen yukarı çıkıp tekrar üzerimi değiştirdim. ( eğer ben günde üç çeşit gitseydim annem bana günde üç çeşit giyer diye şarkı söylerdi.)

Sarı balon kollu bir elbise giyindim. Tabii ki hizmetliler yardım etti. Onlar olmasaydı şu lanet geçmişte cıbıldak kalırdım.

Yeşil bir çift topuklu ayakkabı. Saçlarımı da balık sırtı ördürüp tek omuzuma attım. Bence gayet hoş görünüyordum. Tabii insan nişanlısının onu resmen aldattığı kadını görmeye hoş(!) ve güzel(!) çıkmalı ama değil mi?
___________________________________________________

BÜYÜLÜ KOLYE (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin