1- Ani karşılaşma

166 24 27
                                    

             >>>>>>>>>>  🌙   <<<<<<<<<<

Her yerde ışık vardı. Gözlerim yanmaya başlamıştı bile. İnsanlar bağırıp çağırıp çılgınca partinin tadını çıkarıyorlardı. Peki ya ben! Gözlerimi ovuşturmaktan başka yapabildiğim bir şey yoktu. YOKTU İŞTE!!! Zorla getirildiğim partide sıkıntıdan ve gözlerimin yanmasından bıkmıştım. Canıma tak etmişti. Hızla insanların arasından çıktım ve sonunda kendimi dışarıya atabilmiştim. Öyle hızlı çıkmıştım ki ayağımdaki topukluları unutup sendeledim ve direk korkulukları tutundum. Tam sinirden bağıracağım sırada biri güldü.

- Bu iyiydi.

- Pardon anlayamadım?

- Bence gayet iyi anladın.

- Her neyse.

- Bir şey mi dediniz?

- Bence gayet iyi anladın.

Off bu sohbet de ne böyle.İyi anlamalar, anlamamalar...

- Sıkıldınız galiba.

- Hemde çok içerisi çok bunaltıcı ve...

- Parlak.

Wow iyi tahmin.
Sırtımı korkulukları yasladım ve kollarımı birbirine doladım.
Gözlerimi kapattım ve akşamın sessizliğini dinledim. İçeride çalan şarkı BLACKPİNK'in şarkısı olan "Love To Hate Me" idi. Şarkıyı sessizce mırıldanmaya başladım.

- Kinda sad that you always been like that. See me making waves and you don't like that.

Hiç beklemediğim anda az önce konuşmaya başladığım
adam bir anda şarkıyı söylemeye başladı ama Türkçe olarak.

-Hep böyle olman biraz üzücü. Dalgalarımı gör ve bundan hoşlanmadın.
Şaşırdım doğrusu.

- Hayatımda ilk defa bir şeye şaşırıyorum doğruyu söylemek gerekirse.

- Demek hayatın sana verdiklerine şaşırmıyorsun. Aslında düşünürsek mantıklı. Hayatın bize verdikleri tek şey acı, hüzün, umutsuzluk ve...

Sözü devralarak

- Hiçlik. Sadece hiçlik. İnsan kendini hiçbir yere ait görmüyor nedense.

Bir anda konuyla alakasız bir soru sordu.

- Adın?

- Neden sordun, sonuçta seni tanımıyorum.

- Hadi ama ne yani annen yoksa sana " Tanımadığın kişilere
adını verme" falan mı dedi?

Kurduğu cümle beni rahatsız
etmişti. Doğruldum ve siyah elbisemin uçlarını gereğince aşağıya çekmeye çalıştım. Çok kısaydı.

-Alınmadın herhalde!

- Hayır tabiki sadece... Annem ve babam
ben beş yaşımda iken vefat ettiler.

Gözlerini  benimkilere hapsetti ve
kimsenin kurmayacağı o unutmayacağım
cümleyi söyledi.

- Hayat denen oyunun bir parçası
bu. Herkesin bir sevdiği melek
oluyor şaşırmıyorum artık.

O sırada üvey abim Can geldi ve kolunu omzuma attı.

- Kiraz abim iki saattir içeride seni arıyorum sen ise şey ile sohbet ediyorsun...

-Ayaz Bulut.

- Anlayamadım?

Abimin dediği şeye kıkırdarken Ayaz bana göz kırptı. Elimle ağzımı kapattım

-Diyorum ki adım Ayaz Bulut.

- Kusura bakma bir anda dedim.

- Sorun yok. Bu arada...

Öne eğildi ve bana bakarak

- Bu sıkıcı akşama renk kattığınız için sağolun Kiraz Hanım.

Hanım mı? Sadece on sekiz yaşındaydım. O da o yaşlarda sayılırdı.

- Sizede sağolun Ayaz Bey. Bu hayat denen oyunun gerçekçiliğini
anlattığınız için.

Abim bir dakikalığına telefonla
konuştu ve bana dönerek

- Annemler geç olmadan gelin diyor
dedi.

Ayaz bana şaşkınca bakınca buruk bir
tebessüm ettim ve yanından geçerken kurduğum cümle onun hayran
Kalmasına yeterdi.

- Hayatın oyunları bitmediği gibi
daha yeni başlıyor.

Merhaba değerli okuyucular veya yazarlar. Bu roman benim için çok değerli olacak. Çünki bu macera dolu olan romanı sizin gibi eleştirmenlere bırakmak gerçekten gurur verici. Biliyorum pek samimi bir konuşma olmadı ama olsun herkesin kendine özgü bir yapısı var. Şuan WATTPAD deki ilk deneyimim olduğu ve sizler gibi okuyucular olduğu için heyecanlandım. Karakterlerimiz kesinleştikten sonra karakter tanıtım bölümü yapacağım. UNUTMAYIN HAYAT BİR OYUNDUR SEVİYE ATLADIKÇA ZİRVEYE ULAŞIRSINIZ.

🌼🌙🤍

Karanlıktaki ışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin