M'Savior

55 8 8
                                    

Kanciklar oy atın mk

*

Chris pov; 


Uzun zamandır mesaj almıyordum ki bu bana dehşet şekilde şüphe uyandırmıştı. Telefonumu aldım ve klavyelere tıklamaya başladım, sildim, yazdım, sildim, yazdım. Tanrım gerçekten ne yazacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. En sonda çok basit bir mesaj attım.

BangzZ: Uzun zamandır yazmıyorsun?

Knowctrl: Sen istedin az az yazmaya çalışıyorum?

BangzZ: Peki 

Knowctrl: Noldu merak mı ettin?

BangzZ: evet 

Knowctrl: Endişelenme her zaman yanındayım.
(görüldü 23.13)

Telefonu kapattım ve  yanımdaki öğrenciye döndüm "Testin bitti mi jeongin?". Jeongin bir soruda takılmış görünüyordu, henüz 9. sınıf öğrencisiydi bu yüzden içine kapanık bir çocuktu sanırsam yapamadığını söylemiyordu. Ona sıcacık gülümsedim ve kalemi elinden aldım "Tamam o zaman bu kadar yeter çok geç oldu. Biraz oyun oynayıp yat tamam mı" gülümsedim ve onunla beraber gerindim. Aynı okuldaydık ve arkadaşları tarafından zorbalarınken görmüştüm. Eve onu kendi ellerimle götürdüğümde ailesi beni akşam yemeğine davet etmişti, çok nazik insanlardı. Jeongin'in notlarını düzeltmek için yardım ediyordum ben de. Jeonginle ayağa kalktık ve salona doğru yöneldik.

"Görüşürüz Jeongin, görüşürüz bayan Haneul" dedim gülümseyerek. Bayan Haneul hemen ayaklandı ve elime poşet sıkıştırdı "Dur yavrum gitmeden şu erzakları al bugün yaptım daha"

"Lütfen bunları kabul edemem siz yeterince maddi açıdan destek veriyorsunuz" dedim incelikle

Bayan Haneul zorla elime tutuşturup kapıya attı beni "Oğluşum için yeterince destek veriyorsun zaten. Sana yaptıklarımız az bile, kendine çok çok dikkat et unutma ki 2. oğlum sayılırsın" dedi ve kıvırcık saçımı okşadı. "Gerçekten çok teşekkür ederim" dedim ve içtenlikle eğildim. Bayan Haneul kapıyı kapatınca elimdeki poşetle eve yol aldım. 

*

Minho pov;

Yine sabah okula gelmiştim. En son ortaokulda okula gitmiştim bu yüzden ortam çok garip geliyordu. Çantamı sıramın kenarına asıp Chris'i beklemeye başladım. Açıkçası heyecanlıydım çünkü onu görmek beni mutlu ediyordu. Uzun süredir görüşmemenin bedeli buydu sanırım. Chris geldiğinde gülümseyip el sallamıştım fakat çok sinirliydi ve yüzü yaralar içindeydi. Yanıma ani bir sinirle oturdu ve kafasını sıraya gömdü.

Sormadan edemedim tabii "Chris.. iyi misin?..Kavga mı ettin"

Kafasını kaldırdığında sulu gözlerle bana baktı. Eskiden beri her aşırı sinirlendiğinde ağlardı, onu çok iyi tanırdım. Kollarımı araladım ve ona sıcak bir sarılma bıraktım. O beni  1-2 haftalığına tanırken ben onu 1-2 yaşımdan beri tanıyordum. Bu sıcak kucaklaşma o kadar iyi gelmişti ki benim bile gözlerim dolmuştu. Kollarını benden çektiğinde göz yaşlarını sildi ve bana baktı "Teşekkür ederim.."

"Rica ederim" dedim ve önüme geri döndüm. Büyük ihtimal bunu karşımda başkası yapsa nasıl teselli vereceğimi bilemez ve umursamazdım ama Chan benim için farklıydı. O ben her ağladığımda bana sarılırdı, ben her sokaktakilerle kavga ettiğimde yaralarımı o sarardı. Özlemiştim ve şu ana kadarki en güzel anlarımdan birini yaşıyordum.

Chris bana baktı "Dün gece eve giderken birkaç  kişi tarafından kaçırılmaya çalıştım. Kendimi koruyabildiğim kadar korudum ve bir şekilde kaçtım. Bedeli de oldu tabi ki" derken sargılı elini gösterdi "Kurşun sıyırdı elimi az kalsın vuruluyordum"

Şaşıp kalmıştım aklımda sorular coşarken ona baktım ve çok ciddi bir şekilde sordum "Kıyafetleri nasıldı ve üzerlerinde logo var mıydı?"

Chris kafası ile onayladı "Takım elbiselilerdi ve sırtlarında kocaman bir logo vardı. Şeye benziyordu P harfine." 

Siktir siktir siktir. Bana haber vermeden yapmamaları lazımdı. "Ah- Benim müdürle görüşmem gerekiyor bekle geleceğim sonra konuşuruz tamam mı" dedim ve koşarak sınıftan çıktım ve kimsenin beni göremeyeceği bir yere gittim. Telefonumu açıp Felix'i aradım bir süre çaldıktan sonra açtı.

"Alo Felix?"

Sesi nefes nefeseydi "Jisung şuan müsait değil Minho"

"Neden müsait olmadığı anlaşılıyor bayağı. Umurumda değil kurtarıcıya telefonu ver."

"Efendim Minho?" telefon jisungta idi sesimi düzeltip saygımı takındım

"Benden habersiz Chan'ı mı kaçırmaya çalıştınız"

"Evet öyle oldu biraz senin flörtleşme ve para kaybı hariç bir sik yapacağın yoktu. Yanlış mıyım?"

Derin bir iç çektim "İyide bana neden haber vermediniz"

"Diğer dediğimi tekrar dememi mi istersin? Uyuşuktun Minho. Değişiyorsun, iksirini içtin mi?"

"Hayır, almayı unutuyorum.."

"Pekala Minho uslu bir çalışan ol ve iksirlerini geciktirme yarın yine kaçırmaya çalışacağız bu sefer haberin olsun"

"Peki ama n-" yüzüme kapatmıştı ani bir sinirle telefonumu cebime atıp hızlıca sınıfa girdim. Kurtarıcım aklından ne geçiyordu?

*

Chris pov;

Odama girdiğimde sinirle çantamı atıp yine yatağıma oturdum. İşe yaramazın tekiydim kafam sorularla doluydu ve sadece mesleğini kazanmak isteyen bir gençtim. Tüm bunlar ne ara yaşanmıştı? Telefonumu elime aldığımda bildirimlerime baktım. Minho mesaj atmıştı nedense sevinip mesajına baktım.

Minho :
Bu gece biraz takılalım mı? Hem kafan dağılır.

Bir süre düşündüm, belki iyi bir fikir olabilirdi en azından tek başıma bir yerlere gitmekten iyiydi. 

Olur nerde buluşuyoruz

Minho :
Senin çalıştığın restoranın oraya gel akşam saat 9 da.

Tamamdır. Varınca haberdar et bilgim olsun.
(görüldü 19.00)

*

Minho pov;

8. bardağını da masaya vurdu, uyukladı uyuklayacaktı. Chris'in normalde bu kadar içen biri olacağını sanmıyordum sanki bu günü beklemiş gibi içmişti. Ben sınırımı aşmayacak kadar içtiğim için kafam yerimdeydi. Planım daha kolay olacak gibiydi. Yanımda oturan Chris kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu arada sinirleniyor arada hüzünleniyordu bazen de gülümsüyordu. Garip ama şirindi. Elimi saçlarında gezdirdim istemsizce saçları kıvır kıvır ve yumuşacıktı. Genelde düzleştirirdi yada şapka takardı. Yine siyah kombinini yapıp gelmişti ve nedense gerçekten de siyah üzerine tamamen yakışıyordu. Bir bardak daha koydum kendime ve direkt shotladım. Omzumda bir kafa hissetim, tamamen uyuya kalmıştı ve kafası omzuma düşmüştü. Kenara attığım deri ceketini onu rahatsız etmeden aldım ve üzerine örttüm. Bir süre uyumasına izin verdim çünkü onun için yorucu bir gün olacaktı. Hala kendi kendine mırıldanıyordu, bir de dediklerini anlasaydım tam olacaktı..

MinChan; 'Plan 143 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin